Bal demekle…
Suat BOZKUŞ yazdı —
- Seçimler daha yeni yapılmışken, kayyımlar ve hırsız takımı yeni sepetlenmişken, Özel-Erdoğan zirvesinde estirilen bahar havasına daha doymamışken, gündemi alt üst eden Kobanî kumpas davasının kararları geldi. Bir kez daha görüldü ki “bal demekle ağız tatlanmıyor.”
Bir zamanlar, eleştiren çok olsa da arabesk müzik boşuna tavan yapmadı. Çünkü memleketin durumuna çok uygundu. Beste ve güfteciler bu durumdan ilham alarak bir patlama yarattılar. Patlamanın yankıları Orta Doğu ve Balkanlar’ı sarsa da hiç bir zaman daha öteye geçemedi. Çünkü demokrasi olan daha doğrusu demokrasi mücadelesi güçlü olan yerlerde ağlayıp sızlanmaya, yalvar yakara yer yoktur. Ancak Türkiye gibi yerlerde yaşam tarzı da arabesk olduğu için, arabesk müziğin tabanı da pazarı da yaygındır. Birçok duygu ve düşünce çok kısa ve vurucu olarak bu müzikle açıklanabiliyor.
İşsizlik ve açlık içinde yanıyorsan, üniversiteye giremeyip sefil olmuşsan, üstüne bir de sevgilin seni terk etmişse ya da zaten yoksa, bütün umutların tükenmişse “Batsın bu dünya, bitsin bu rüya” demeyip de ne diyeceksin?
Seçimler daha yeni yapılmışken, kayyımlar ve hırsız takımı yeni sepetlenmişken, meclis başkanı yeni anayasa için muhalefet ile görüşürken, Özel-Erdoğan zirvesinde estirilen bahar havasına daha doymamışken, Erdoğan’ın iade-i ziyareti beklenirken gündemi alt üst eden Kobanî kumpas davasının kararları geldi. Bir kez daha görüldü ki “Bal demekle ağız tatlanmıyor.”
Ankara’nın göbeğinde, emniyet müdürleri birbirini yakalarken, cinayet ve katliam sanıkları kol gezerken, darbe söylentileri köpürtülüp her yeri kaplamışken memlekette yumuşama olur mu?
Kırk parça olmuş tarikatlar devletin içinde köşe kapmaca oynayıp birbirinin gözünü oyarken bu memlekette demokrasi olur mu?
Polisteki ve yargıdaki tarikatçı kavgaları hiç bitmiyor. Ankara’nın göbeğinde polis müdürleri birbirlerini yakalıyor. Kim kimi yakalıyor, kim kimi bırakıyor belli değil. At izi it izine iyice karışmış durumda. Bahçeli’nin talimatıyla polis müdürleri gözaltına alınıyor ya da bırakılıyor.
Erdoğan TEK-TEK modasını başlattıktan sonra her şeyin ayarı bozuldu ve memleket kırk parça oldu. Tarikatlar-cemaatler de bundan nasibini aldı. Ortalığa saçılan tarikatlara bakın. Hemen ilk adımda aklımıza gelenler:
Menzilciler, Okuyucular, Yazıcılar, Dinleyiciler, Közcüler, sözcüler, üfürükçüler....
Bir de Menzilciler gibi şeyhleri ölünce geriye kalan büyük serveti paylaşamayıp varisleri arasındaki taht kavgasından paramparça olanlar var. Bari bir yasayla bütün tarikatlar kayıt altına alınıp birleştirilsin de bilelim. Yeter artık… Tek tarikat!
Memleket bu haldeyken Kobanî kumpas ve intikam davası kararları açıklandı. HDP yöneticilerine ağır cezalar verildi. Tesadüfe bakın ki, aynı gün Ergenekon mahkumları Erdoğan tarafından affedildi. Yani Erdoğan Kürt düşmanı koalisyonu güçlendirmek için gene sırtını Ergenekonculara dayadı. Kürtlerin sırtından düşmanlarına ateş açtı. Kürtlere ve sola karşı en geniş koalisyonu mantolamış oldu. Böylece yeni anayasa, yumuşama, normale dönme balonları patlak çıktı ve daha şişmeden söndü.
Özgür Özel, Erdoğan’ın iade-i ziyareti için çikolata-şeker paketlerini hazırlamıştı ama galiba boşa gidecek. Demokrasi güçleri tepedeki yumuşamayı beklemek yerine güçlerini birleştirip tabanda mücadeleyi yükseltmelidir. Yoksa Erdoğan-Bahçeli diktası muhaliflerini kurbağa gibi ılık suda uyuşturup pişirecek. Muhalefetin kıpırdayacak hali kalmayınca da hiç acımadan mideye indirecek.
Yaşamın her alanında çürüyen ve tükenen Erdoğan-Bahçeli kanlı diktasına son vermek demokrasi güçlerinin elindedir. Bu görev layıkıyla yerine getirilmeden, bu mücadele zafere ulaştırılmadan makus talihimizi tersine çevirmek mümkün olmayacaktır.