Yeni bir süreç

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Erdoğan ve AKP şefleri kayyım operasyonuyla geçmişten hiç ders almadıklarını gösterdiler. Bu aynı zamanda mazlumların zalimleşmesine de en son örnek oldu. Bu yolda devam ederlerse kendi sonlarını da getireceklerdir.

Aslında her şey Erdoğan’ın “İç cepheyi sağlam tutmamız lazım” sözüyle başladı. Bu sözden ilham alan Bahçeli de TBMM açılışında başlattığı atakları hala sürdürüyor. O günden beri gerçekleşen kayyımlar ve buna tepkiler gibi birçok önemli gelişmeye rağmen konu hala gündemdeyse, bir ciddiyeti ve ağırlığı olduğundandır.

Yepyeni bir süreç başlamasa da yeni bir gündem oluştuğu açıktır. Zaten süreç deyince eskinin bir tekrarını beklemek yanlıştır. Heraklit’in binlerce yıl öncesinden dediği gibi aynı suda iki defa yıkanılmaz. Çünkü su da, yıkanacak insan da değişiyor. Süreç deyince kimse 2013-15 sürecinin tekrarını ya da kaldığı yerden devamını beklememelidir. Aslında bu süreci de yabana atmak yanlıştır, derslerinden yararlanmak gerekir.

Türkiye, cumhuriyetin birinci yüzyılında ağır sorunlarla boğuştu. “İmtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kitleyiz” deyip tek tip insan yaratmak hevesi toplumun sorunlarını çözmediği gibi kanlı bastırma yöntemleri birçok yeni sorun yarattı.

Bunların en önemlisi olan Kürt sorununu şiddetle bastırmak istedikçe çıkmaza girdi. Şiddete başvurdukça sorun büyüdü ve halk devletten uzaklaştı. Bu sorunu çözümsüz ve kangrenleşmiş olarak ikinci yüzyıla taşımış oldu. Ama “İkinci yüzyıl Türkiye’nin yüzyılı olacak” diyen Erdoğan’ın sözlerine zıt olarak ikinci yüzyıl daha işin başında Kürt sorunu çözülmediği için tıkanmış durumda. Bu sorunun üstünden atlayarak ilerlemek mümkün değil. Tersine her hamlede Türkiye’nin ayağına pranga olan ve bütün sorunlarını azdıran bir kilit sorun durumunda. Her gün değişen ve savaşlara boğulan bir dünyada bu sorunu ne dondurmak ne de ezmek mümkün. Geriye tek yol olarak çözmek kalıyor.

Ortaya birçok senaryo atılıyor. Her senaryonun kendi içinde bir tutarlılığı ve ciddiyeti var. Hiçbirini yabana atmamak gerek. Ama şu anda net bir çözüm yolu açılmış değil. Devlet sorunu kestirip atmak yerine zamana yayıp halkı alıştırarak mı çözmek istiyor? Öyle ya, yıllarca beka-terör-hainler edebiyatı yaptıktan sonra “pardon” deyip geçmek mümkün mü?

Bu konuların bütün boyutlarıyla gündeme gelmesi bile yeni bir gündem ve yeni bir süreç anlamına geliyor. Perde arkasında ne görüşmeler oluyor, ne pazarlıklar yapılıyor bilmiyoruz. Ama şunu biliyoruz ki, Türkiye bu sorunla birlikte uzun süre yaşayamaz. Bölgedeki ve dünyadaki şartlar buna izin vermez. Çözümsüzlük ve çatışmalar sürdükçe herkes kaybedecektir. Erdoğan ve Bahçeli "beka sorunu var" söylemini unutmuş gibi görünüyor. Ama sorunu inkar ve imha kafasıyla çözümsüz bıraktıkça kendileri ciddi bir beka sorunu yaratacaktır.

Sorun Kürt sorunu olunca her vatandaş kendine göre muhataptır. Ama açıktır ki ilk sıradaki muhatap Sayın Öcalan’dır. Öcalan’ı tasfiye etmek olmadı, by pass etmek uğruna onlarca yıl harcandı. Bunun bir çıkmaz yol olduğu anlaşıldıysa diyalog ve siyasi çözüm daha da kolaylaşmış demektir.

Bahçeli’nin çağrısının en önemli yanı ne kadar itici söylemleri olsa da açıkça Öcalan’ı muhatap almasıdır. Kayyımlara açıktan karşı çıkmasa da Ahmet Türk üzerinden güzelleme yapması da yeni bir gelişmedir.

Ezber bozan gelişmeler yaşanıyor. Eski ezberlerle yeni sorunlar çözülemez. Herkes ezberlerini bozmak zorundadır. Önceki çözüm girişimleri çeşitli sabotajlara uğradı ve çıkmaza girdi. Onlardan da ders çıkartarak siyasi çözümde ısrar etmek gerekiyor.

Erdoğan ve AKP şefleri kayyım operasyonuyla geçmişten hiç ders almadıklarını gösterdiler. Bu aynı zamanda mazlumların zalimleşmesine de en son örnek oldu. Bu yolda devam ederlerse kendi sonlarını da getireceklerdir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.