Türkiye ve Kürtler

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Türkiye siyaseti her zaman Kürtlerin sırtından oynanmıştır. Kürt sorunu ya gerçek sebep ya da bahane olmuştur. Zaman zaman hepsi iç içe geçse de, ciddi bir çelişki ve çatışmanın yaşandığını söyleyebiliriz.

Cumhuriyet tarihi Kürtlerle savaşın tarihidir. Cumhuriyet kurulmadan önce ilk meclise davet edilen Kürt liderlere özerklik ve kültürel haklar vaat edilmiştir.

Daha Cumhuriyet kurulmadan önce komünist önderler, bu arada da Koçgiri direnişi önderleri katledilmiştir. Lozan’a kadar birlik-beraberlik lafları dilden düşmemiştir. Lozan’da İsmet Paşa, başkanı olduğu Ankara heyetinin Türklerin ve Kürtlerin ortak temsilcisi olduğunu, hatta kendisinin de Kürt olduğunu söylemiştir. Cumhuriyet’in ilanından sonra ise 1924 Anayasası ile TEKÇİ anlayış her alanda egemen kılınmak istenmiştir. Kürtlerin buna karşı rahatsızlıklarını-itirazlarını dile getirmeleri ise vatana ihanet sayılmış ve kanla bastırılmıştır. O günden beri devletin Kürtlerle savaşı sürmektedir. Bu savaş sadece askeri anlamda bir savaş değildir. Toplumsal yaşamın eğitimden ekonomiye, sanattan spora, Diyanet’ten ticarete kadar her alanı özel savaşa göre planlanıp yönlendirilmektedir. Devletin idari yapılanması, ordunun konumlanması büyük yatırımlar vb. hepsi de bu savaşa göre ayarlanmaktadır.

CHP’nin altı okundan birisi olan devletçilik sadece ekonomiye değil siyasete de, toplumun her gözeneğine de işlemiş bir özelliktir. Bu özellik dini de devletleştirmiş ve bütün laiklik nutuklarıyla birlikte Diyanet İşleri aracılığıyla din ve dini eğitim de bir devlet kurumu haline gelmiştir.

Böylece "tek-tek-tek-tek" siyaseti toplumu dört başı mamur olarak susturup köleleştirmeyi hedeflemiştir. Ama bu politika bütün zulmüne ve kanlı saltanatına rağmen iflas etmiştir. Devlet kayıtlarına geçen 29 isyan, ortalama her üç-dört seneye bir isyan demektir. Daha önceki isyanlar çeşitli kışkırtmalarla bastırılıp ezilmiş olsa da Öcalan ve PKK önderlikli son isyan sadece bir isyan olmakla kalmamış, Kürdistan’ın tüm parçalarını ve tüm bölgeyi derinden etkileyip sarsan bir toplumsal devrime dönüşmüştür. Düşünün ki, daha düne kadar Kürtlerin Türk olduğunu ve Kürtçe diye bir dil olmadığını iddia edenler ortalıktan kaybolup gitmiştir. Kürdistan devrimi cini şişeden çıkarmış, dünya ve bölge siyasetinin en diri, en etkili aktörü olmuştur. İşte son süreç bu şartlarda gündeme gelmiştir.

100 yıllık savaş döneminin sonunda onurlu bir barış gündeme gelebilir mi? Bu yöndeki olumlu gelişmeler kalıcı hale getirilip halklarımız rahat bir nefes alabilir mi?

Gelişmelere bakarsak bir yandan en umutlu gelişmeler yaşanırken aynı anda bu gelişmelere tamamen ters olarak askeri operasyonlar, kayyım operasyonları, hukuk dışı gözaltı ve tutuklamalar sürmektedir. Bunlar sadece bir senaryo ve kandırmaca mıdır? Yoksa devlet içindeki ciddi bir çatışma ve çekişmenin görüntüleri midir? Türkiye siyaseti her zaman Kürtlerin sırtından oynanmıştır. Kürt sorunu ya gerçek sebep ya da bahane olmuştur. Zaman zaman hepsi iç içe geçse de, ciddi bir çelişki ve çatışmanın yaşandığını söyleyebiliriz. Süreci uzatıp çürütmek ve bozmak isteyenlerin gücünü ve direncini kırmak gerekiyor. Karşımızdakilerin ne kadar kötü olduğunu anlatıp umutsuzluk yaymak doğru değildir. Tam tersine umudu yaymak ve güçlendirmek gerekiyor. Halkı bu yönde harekete geçirebilmek gerekiyor. Dünya deneylerinden ve Türkiye’deki geçmiş pratiklerimizden yararlanmak kaçınılmazdır.

Kürtlerle savaş değil barış isteyen tüm halkın iradesini ve gücünü birleştirmesi, meydanı savaş rantçısı çetelere bırakmaması bu mücadelenin sonucunu belirleyecektir.

Daha önceki ateşkes ve diyalog sürecinde Öcalan “Silahlar sussun, siyaset konuşsun” demişti. Öcalan halkların önderi olduğuna göre Öcalan üzerindeki her kısıtlama ve baskı, siyaseti susturup silahları konuşturmak demektir. Bunun tersi de doğrudur: Öcalan konuşursa silahlar susar, siyaset konuşur.

Silahların susması için Öcalan’ın üzerindeki tüm baskı ve engellemelerin derhal kaldırılması şarttır. Silah mı siyaset mi, savaş mı barış mı diyorsanız bu soruların cevabı çok net olarak verilmiştir.

TC tarihi Kürtlerle savaşın tarihidir. Artık bu çatışmayı bitirip siyaseti egemen kılmak gerekiyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.