Yaş kesen, baş keser!

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Yaşam hakkını bir bütün olarak savunmak şarttır. Dikkat ederseniz köpek katliamını savunanlarla memleketi soyanlar, sokaklarda siyasi cinayetler işlemeye devam edenler, hapishanelerdeki tutsakları katledenler, işçi cinayetlerinin sorumluları hep aynı çetelerdir.

Sokak hayvanlarına karşı başlatılan imha kampanyası mecliste kabul edilen yasa ile resmiyete ve hukuki kılıfa kavuşturuldu. Ama bu tartışma Anayasa Mahkemesi ne karar verirse versin hiç bitmeyecektir. Çünkü söz konusu olan hayvan da olsa bir canlının yaşamıdır ve buna son vermek kolay-keyfi bir iş değildir.

Bir kere şunları hatırlayalım. Daha köylülükten tam olarak çıkamamış olan bizim halklarımız hep hayvanlarıyla birlikte yaşamıştır. Çocukluğumuzda elektronik, hatta plastik oyuncaklar olmadığı için, oyuncaklarımız ya rengarenk taşlar ya da her çeşit hayvan olmuştur. Yıllar boyunca bu hayvanlardan hiç bir kötülük görmedik.

Halkımız hayvanlarını çocukları gibi sever hatta çocuklarından ayırmaz diyebiliriz.

Nazım Hikmet’in “Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen….“ dizelerinde hor görülen kadın değil ama yüceltilen öküzümüzdür. Köylülerimiz, hayvanlarını da oğlum, kızım diye çocuğu gibi sever. Aloğlan, sarı kız vb. adlandırmalar yaygındır. “Kadın özgürlükçü, ekolojik demokratik toplum“ diyorsak ekolojinin içinde sadece bitkileri değil her türlü canlıyı düşünmemiz şarttır. Doğadaki canlıları keyfimize göre yok sayarsak, yok etmeye kalkarsak geriye doğa mı kalır?

Aç gözlü sermayedarların arsa kazanmak için yaktıkları ormanlarda ağaçtan çok börtü böcek, arı vd. canlı katliamları olduğu ve esas kaybın bu olduğu biliniyor. Geçen yıllarda görülen yaygın yangınlarda ağaçlarla birlikte en büyük kayıp arılar başta olmak üzere diğer canlılarda olmuştur.

Doğanın dengesi milyonlarca yılda oluşmuştur. Daha kaç gün iktidarda kalacağı bile belli olmayan bir mafyatik çetenin bu dengeyle oynamaya hakkı yoktur.

Bunları okurken “Yahu sırası mı şimdi bunun?“ diyenleri duyuyor gibiyim.

Ben de onlara sorayım: Ne zaman sırası gelecek? Bu sıralamayı kim nasıl yapacak? Köpek katliamına gözlerini kapatanların insan katliamına karşı çıkacaklarını mı sanıyorsunuz? İktidarı süresince en acımasız katliamları yapmış olan bir siyasi iktidarın köpek katliamcılığında bu kadar hevesli olması bir tesadüf mü? Zaten Cumhur çetelerinin en büyük marifeti halkı bin bir oyunla meşgul ederken bir torba yasayla ya da katakulli ile en önemli konuları meclisten geçirmektir.

İnsanlar kendilerini “eşref-i mahlukat” sayıp hayvanlara her türlü cefayı müstehak görebilir. Ama köpek diye aşağıladıkları bir hayvan bile ikinci bir sahibi asla kabul etmez. Sahibi ölür de ortada kalırsa bir köşeye çekilip yemez, içmez ve kendisini ölüme terk eder. Sanki çıkarı için her gün on takla atan, on sahip değiştiren insanlara ders verir. Gerçek ötenazi de budur.

Cumhur çetelerine kendi anladıkları dilden sormak gerek:

Onların canını siz mi verdiniz ki keyfinize göre can alıyorsunuz? Hani “yaratılanı“ hoş görüyordunuz?

Halkımızın binbir derdi varken bu işlerle mi uğraşacağız diyenler varsa onlara da usta büyüğümüz Çetin Altan’ın yıllar öncesinden dediği gibi cevap verelim. Bunun “Yahuu, bu maratoncular niye boşu boşuna koşup nefes tüketip ayakkabı eskitiyor? Böyle nefes tüketeceklerine dolap beygiri gibi su çıkarsalar da, susuzluktan kıvranan halkımıza bir damla fazla su versek daha iyi olmaz mı?“ demekten bir farkı yoktur.

Yaşam hakkını bir bütün olarak savunmak şarttır. Dikkat ederseniz köpek katliamını savunanlarla memleketi soyanlar, sokaklarda siyasi cinayetler işlemeye devam edenler, hapishanelerdeki tutsakları katledenler, işçi cinayetlerinin sorumluları hep aynı çetelerdir.

Boşuna “yaş kesen, baş keser“ dememişler. Ormanları içindeki canlılarla birlikte yakanlar, daha dün Diyarbakır kırsalında kaza süsü verip halkın tarlalarını ateşe verenler diğer canlılara da, insanlara da pervasızca katliam yapmaktan geri kalmaz.

“Sana düşman, bana düşman,
  düşünen insana düşman
  vatan ki bu insanların evidir,
  sevgilim onlar vatana düşman..“

Son bir söz: Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülkedir. Son Maraş-Antep depreminin üzerinden bir yıl geçti. Yeni bir depremde insanlara kim haber verecek, cenazeleri kim arayıp bulacak? Boğaz tokluğuna insanları koruyan ve yaşamımızın bir parçası olan canlıları yok etmek cinayettir. Askeri harcamaların binde biri bile tüm sahipsiz hayvanları sahiplenmemiz ve yaşatmamız için yeterli olur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.