Darbeciler CHP’de değil Saray’ın dehlizlerinde!
Veysi SARISÖZEN yazdı —
Darbe!.. Olabilir mi? Olur.
Nasıl olur?
Genelkurmay Başkanı, Ordu komutanları, MİT ve İçişleri Bakanı karar verirse bal gibi olur.
Kime karşı olur?
Elbette iktidarı, hükümeti kim elinde tutuyorsa ona karşı olur.
Tek adam Erdoğan’a karşı.
Böyle bir ihtimal var mı?
Var.
Ekonomi çökerse… Dolar zıvanadan çıkarsa… Borucunu ödeyemeyen şirketler batarsa… Merkez Bankası iflas bayrağını çekerse…
IMF’ye ya da Amerikan Merkez Bankası FED’e avuç açılıp, karşılığında ağır tavizler verilirse…
Korona salgınının üstündeki perde açılıp, gerçekler ortaya çıkarsa.
Aniden İdlib’de ve Libya’da ağır bir yenilgi yaşanır, cenazelerin üstünü örten perde açılırsa…
Bütün bunlar ve benzerlerinin sonucunda evlerine kapatılan işsizler, yoksullar “yandık Allah” diyerek virüse, polise rağmen, öyle de öldük, böyle de ölelim diye sokaklara fırlarsa…
“Devletimizin bekası” adına kavanozlarda CHP’ye karşı teşhir edilen mermiler şarjörlere yerleştirilip, “öyle de öldük, böyle de ölelim” diye ölmeyi bekleyenlerin üzerine boşaltılırsa…
Kamuoyu yoklamalarının da gösterdiği gibi Erdoğan seçmen desteğini dramatik bir şekilde kaybederse…
Böylece devlete egemen Ergenekon ya da “derin devlet” için Erdoğan’ın ve AKP’nin kıymet-i harbiyesi anlamını kaybedip, Saray Türk devleti için taşınması ağır bir yük haline gelirse…
Devleti “kurtarmak” için manevra yapma zorunluluğu doğduğunda Erdoğan artık manevra yapamayacak hale gelirse. Erdoğan’la birlikte manevra yapmanın imkanları tümüyle tükenirse…
“Devlet aklı” denilen ne idüğü belirsiz aygıt “bu gidişle bölünürüz” sonucuna varır ve rotayı Moskova’dan Batıya çevirmeyi düşünmeye başlarsa…
Batılı devletler de “düşün düşün çoktur işin” diyerek “düşünenleri” teşvik eder, heyecan uyandıran vaatlerde bulunursa… Batıyla iş yapan tekelci sermaye bütün bu gelişmeleri analiz eder ve “Erdoğan’ın suyu ısındı” sonucuna varır ve batmakta olan Saray medyasına milyonlarca dolarlık tam sayfa ilanlar verirse…
Ve bu medya “deniz tükendi, gemi karaya oturdu” diyerek, yakayı kurtarmak için bu ilanları yayınlarsa…
Mis gibi darbe olur…
Çok basittir.
Ordu, MİT, İçişleri bir gün içinde Erdoğan’ı ve etrafındaki “birkaç kişiyi”, evet öyle Cemaat operasyonu gibi yüzbinleri filan değil, “birkaç kişiyi” derdest eder.
“Birkaç kişi” dışında geriye kalan AKP ne olur?
Ne olacak? Darbenin siyasi ayağı olur.
Tıpkı vaktiyle Romanya’da Çavuşesku ve eşinin kurşuna dizilmesiyle sonuçlanan “kapitalizme dönüş darbesini” bizzat Romanya Komünist Partisi’nin yapması gibi. İdam mangasının Çavuşesku’yu koruyan “koruma mangası” olması gibi… İdamı canlı yayınlayan TV’nin Komünist Partisine ait olması gibi.
Darbe böyle olur. Ve böyle bir darbe yeryüzünde icat edilmiş en tiksinti verici darbe olur.
Çünkü devletin çöküşünden Erdoğan’ı “kullana kullana eskiten” devletin kendisi sorumludur.
Bu darbede CHP’nin rolü ne olur?
CHP böyle bir darbede figüran bile olamaz. Devlete, orduya, bürokrasiye “talimat veren” İnönücü CHP çoktan tarihe karıştı. Eskiden ordu CHP’ye bağlıydı. Bugünün CHP’si olsa olsa Genelkurmay Başkanıyla bile değil, onun kapısını bekleyen zabitlerle muhatap olur. “Marş” denirse yürür, yürümezse Ecevit gibi kendini hücrede bulur. Bunu özellikle 12 Mart 1971’de, sonra 12 Eylül 1980’de cuntalar tarafından nasıl siyasi cinayetlere alet edildiğine şahit olmuş eski Ecevitçiler, İlhan Selçukçular, Doğan Avcıoğulcular benden daha iyi bilir. O nedenle Erdoğan’ın CHP’yi “darbecilikle” suçlamasının bugünkü somut koşullarda hiçbir temeli yoktur.
Erdoğan elbette “darbe korkusuyla” yatıp kalkmaktadır. Ama bu korku, CHP darbe yapacak diye değildir. Buna zerre kadar inansa, tek bir kararname ile CHP’nin defterini dürer.
Darbe “mekaniği” kurulmuş bir saatli bomba gibi, Saray’ın dehlizlerinde “tik tak” etmektedir.
İyi de böyle bir darbeden “demokrasi” doğar mı?
“Doğar gibi” olur, ama “ölü doğar.” Erdoğan sonrası düzen yeni Erdoğanlar doğurur.
O nedenle demokratlar, Kürt halkı, CHP’nin aklı başında insanları, hepimiz darbelere karşıyız. Erdoğansız bir rejim için darbe dışında her türlü siyasi çözüme açığız.
Son söz: Molla, kendini kendine ait mollalardan kolla…”