Colani bugünlere nasıl ve kimler üzerinden taşındı?

Fehim IŞIK yazdı —

  • Colani İdlib'i yönetirken, DAİŞ'le zirve yapan El Kaideci zihniyetin katliamcı yüzünden sıyrılmak için batı destekli olduğu açık olan yeni bir imaj sergilemeye başladı. Ortada kalan tüm cihadistleri şemsiyesi altında toplayıp askeri gücünü konsolide etti. Bu planların ne işe yaradığı ise 8 Aralık sonrasında daha somut görüldü.

27 Kasım'da Halep'e yürüyen, 8 Aralık günü de Esad rejimini deviren Heyet Tahrir Şam örgütü ve lideri Muhammed Colani, dünya medyasının yakın takibinde.

Peki kim bu Colani?

Yönettiği örgüt hangi kökenden geliyor?

Suriyeli olan Colani'nin adı ilk kez 2008 yılında Irak El Kaidesi'nin Musul kolundaki yöneticilerinden biri olarak duyuldu. Daha önce ABD’nin Irak-Kuveyt sınırında bulunan Kamp Buka Hapishanesi’ne Avs el-Musulî adıyla girdiği ve kimliği açığa çıkmadan serbest kaldığı da yazılıp çizildi. Colani'nin bu hapishanede tanıştığı isimlerden biri de daha sonra kendisini İslam Halifesi olarak ilan eden DAİŞ'in çetebaşı Ebubekir El Bağdadi'dir.

Colani, Irak El Kaidesi'nin talimatıyla 2010 yılının sonlarından itibaren Suriye'ye geçerek örgütü burada oluşturmaya başladı. Söz konusu dönemde Hesekê'ye yerleşen Colani, 2011 Suriye krizinin ardından başta Şam olmak üzere Suriye'nin birçok kentinde bombalı eylemler gerçekleştiren ekipleri de organize etti. Suriye'nin dört bir tarafında örgütlenerek yayılmaya başladı. Irak İslam Devleti adıyla örgütlenen El Kaide'nin Irak kolunun başındaki Ebubekir Bağdadi'ye biatları bu dönemde henüz devam ediyordu. Ebubekir Bağdadi Musul işgalinin ardından adını Irak Şam İslam Devleti olarak değiştirip Colani liderliğindeki yapıyı da kendine kattığını açıkladı. Ebubekir Bağdadi Suriye'ye geçip Rakka'yı İslam Devleti'nin başkenti olarak ilan edince Colani bu örgüte biatlarının kalmadığını açıkladı. Bu tarihten itibaren Colani de DAİŞ'in hedefine girdi. Türk devleti ise her iki örgütle ilişkisini sürdürdü.

Söz konusu dönemde MİT'in başında olan Hakan Fidan Bağdadi ile Colani'nin bir araya gelmesi, en azından çatışmamaları için taraflarla birçok görüşme organize etti. MİT yöneticileri iki örgüt arasında birçok kez gidip geldi. Türk devleti nihayetinde bu örgütleri birleştiremese de birbirleriyle ciddi çatışmalar yaşamasının önüne geçti.

Bu çabalarının ne işe yaradığı daha sonra anlaşıldı. Kobanî'ye saldıran ve Rojava Özerk Yönetimi savaşçılarının direnişi neticesinde toprak hakimiyetini kaybeden Bağdadi liderliğindeki DAİŞ yani Irak Şam İslam Devleti çetelerinin büyük çoğunluğu, sonradan İdlib'e geçerek Colani'ye biat etti. Bu geçişler Ebubekir El Bağdadi'nin ABD özel kuvvetleri tarafından İdlib'in Türkiye sınırına 5 kilometre uzaklıktaki bir çiftlik evinde öldürülmesinin ardından arttı. Giderek güçlenen El Nusra, sahaya hâkim olmakla kalmadı, birçok örgütü bünyesi altında toplayarak adını Heyet Tahrir Şam olarak değiştirdi.

Dönemin güçlü cihadist yapılanmalarından biri de Ahrar Al Şam çeteleriydi. Türk devleti bu arada sahaya yeni bir müdahalede bulunmuş ve Sultan Murat Tugayları, Hamza Tümeni gibi birçok farklı isimle yeni çete grupları örgütlemişti. Türk devleti ile Heyet Tahrir Şam arasında, özellikle Efrîn'in işgalinden sonra lokal bazı sorunlar yaşanması üzerine Hakan Fidan, önce Ahrar Al Şam'ı Colani liderliğindeki grubun üzerine sürdü. Ardından diğer çeteleri de bu grubun üzerine sürerek örgütün kendisine göbekten bağlanmasını sağlamak istedi. Ahrar El Şam'ı ciddi bir rakip olarak gören Colani bu örgütü doğrudan hedef alırken Türk devleti destekli çeteleri ise İdlib'den çıkarıp Suriye'nin kuzey batısındaki işgal bölgelerine sürmekle yetindi. Türk devletinin farklı çete gruplarını Suriye Milli Ordusu adıyla yeniden örgütlemesi Heyet Tahrir Şam'ın bu tutumundan sonradır.

Heyet Tahrir Şam ile Türk devletinin bu dönemde gerilen ilişkisi, Astana toplantılarından sonra bir kez daha iyileşmeye başladı. Heyet Tahrir Şam’ı batının da telkiniyle gözden çıkaramayacağını gören Türk devleti İdlib'de gözlem noktaları kurarak Rusya destekli Şam hükümeti ile İran yanlısı grupların İdlib'e saldırısını önledi. Bu durum Suriye'de rejimi yıkmak isteyen ABD öncülüğündeki batılı devletlerin de istediği bir şeydi. Colani'nin örgütünü güçlendirip bir yönetim deneyimi kazanması ise bu dönemin ardından geldi. Denebilir ki Colani ve örgütü, 8 Aralık sonrasındaki Suriye için daha o dönemlerde adım adım bugünlere hazırlandı.

Colani İdlib'i yönetirken, DAİŞ'le zirve yapan El Kaideci zihniyetin katliamcı yüzünden sıyrılmak için batı destekli olduğu açık olan yeni bir imaj sergilemeye başladı. Belediyecilik hizmetleri ile bölgedeki halk arasında bir güven oluşturdu. Ortada kalan tüm cihadistleri şemsiyesi altında toplayıp askeri gücünü konsolide etti. Bu planların ne işe yaradığı ise 8 Aralık sonrasında daha somut görüldü. Askeri elbisesini çıkarıp sivil kıyafetler giyerek Suriye'nin devrik lideri Beşar Esad'ın koltuğuna oturan Colani, hala Türkiye dahil birçok ülkenin terör örgütü listesinde olmasına rağmen Birleşmiş Milletler yetkilileriyle de bir araya gelebiliyor.

Batı, Esad'ı göndererek muradına ermiş olabilir. Ancak Türk devletinin beslediği on binlerce çetenin yanı sıra Colani gibi El Kaide zihniyetinin günümüze yansıyan takiyecilerinden olduğu açık olan birini de Suriye'nin başına taşıyarak belki on yıllarca sürecek yeni bir istikrarsızlığa da imza attı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.