Kürt siyaseti daha ne yapsın?

Fehim IŞIK yazdı —

  • Kürtler siyaseti öğrenmekle kalmadılar, çok iyi yapmaya da başladılar. Daha da ötesi örgütlü ve güçlü bir toplum oluşturmayı başardılar. Birçok kez Kürt halkının tutumunun Kürt siyasetinin önünde gitmesinin nedeni de budur.

2015’ten bu yana özel bir durum söz konusu. Haziran 2015 seçimlerinde yenilen Erdoğan, iktidarının geleceğini faşist ittifakta gördü. Bu adımla birlikte aslına da rücu etti ve soykırımcı bir siyasete yöneldi.

Hatırlamakta yarar var. Irkçı ve faşist Türklüğün Müslüman yanı zayıftı. Ümmetçi Türklerin ise Türklüğünde zayıflık vardı. Erdoğan gibi ümmetçiler Kürtleri, daha doğru deyimle Kürt siyasetini kendi gerici emellerinin peşine takamayacağını, onları kendi çıkarları için kullanamayacağını görünce yönünü ırkçılara, faşistlere çevirdi. Ergenekoncular ve MHP ile birlikte yaşama geçirilen faşist AKP ittifakının kuruluşu bu realiteye dayanır. 2015’ten günümüze yaşananlar da bu kirli siyasetin sonucudur.

Bu kirlilik sadece Kürtlere yük olmadı. Bir o kadar Türkiye halkları da bu yükün sonuçları ile cebelleşti. Savaş daha da büyüdü. Binlerce Türk askeri ve özel timi bu savaşta öldü. Bir o kadar Kürt genci de yaşamını kaybetti. Fakirlik kat be kat arttı. Bu dönemden önce bir emekli ikramiyesi ile bir ev alınabilirken, şimdilerde bir emekli ikramiyesi ile aynı evin kapısı bile alınamıyor. Mafya ve çeteler dört bir etrafı sarmış durumda. Kemalistlerin iktidarında devlet mafya ve çeteleri kullanırdı. Şimdi o mafya ve çeteler devletin sahibi olmuş. Hukuk zaten yoktu ama yine de Kemalistler yazılı olana uyarlardı. Bugünlerde o olmayan hukuk tamamen bitti. Artık Anayasa’ya bile uyulmuyor. Özal “Bir kere delinirse ne olur” demişti. Bunlar delik deşik ettiler. Tek kişilik diktatöryel rejim ile tatmin olmayan Erdoğan açık biçimde şeriat devletinden söz etmeye başladı.

Peki, durum bu iken Erdoğan muhalifleri, özellikle sistem içi muhalifler ne yapıyorlardı?

Tek kelime ile dersek onlar ‘Kürt anasını görmesin’ derdindeydiler. Bunun için ellerinden geleni artlarına koymadılar. Sıkıntıya girdiklerinde kendileri için “hak, hukuk, adalet” dediler. Ancak Erdoğan yönünü Kürtlere çevirdiğinde, her türlü kötülükte Erdoğan’la ortak olmaktan çekinmediler. Efrîn işgalinde Erdoğan’ı desteklediler. Kurdistan bombalandığında Erdoğan’a “daha fazla bombalaman lazım” dediler. Binlerce Kürt siyasetçinin tutsak edilmesi onları zerre kadar ilgilendirmedi. Kürt siyasetinin zayıflamasını kendi çıkarlarına gördüler. Sağcısından solcusuna Türk ulusalcıları arasında en küçük bir fark yoktu. Tümü bir ağızdan Kürt düşmanlığı yapıyorlardı.

Kürt siyaseti bu duruma rağmen Erdoğan rejiminin zayıflatılmasını, son bulmasını halkların çıkarına gördü. Tüm kirliliklerine rağmen birçok kez tam da bu nedenle sistem savunucusu Erdoğan muhaliflerinin önünü açmaktan çekinmedi. Eğer Erdoğan 2019 yerel seçimlerinde birçok kentte belediye başkanlıklarını kaybetmiş ise bunun temel nedeni Kürt siyasetinin bu tutumudur. Peki, onlar ne yaptılar? Kurdistan belediyelerini gezince tutup Mustafa Kemal’in tablosunu Kürtlere hediye ettiler. Kürtlerin kazandığı belediyeler kayyumlar üzerinden gasp edilince de sessizliği tercih etmekten çekinmediler. Kürt siyasetinin bunca fedakarlığına rağmen bırakın bir selam vermeyi, bir teşekkürden bile çekindiler.

Kürt siyasetinin bu tutumu eleştirilebilir ama samimiyetine söz söylenemez. Demokrasi, barış ve eşitliğin yolunun açılması için atılmış samimi adımlardı bunlar. Bugün inim inim inleyen tüm halkın selameti için bu samimi adımlar atıldı. Burada yanlış olan sözüm ona Erdoğan muhalifleriydi. Onlar demokratik ve barışçıl bir çözümün önünün açılmasını hiçbir zaman istemediler. Tek istedikleri Erdoğan’ın gitmesiydi. Bu nedenle Erdoğan’ın getirmek istediği sistemi kendileri için de uygulanabilir bulurken siyasetlerini sadece Erdoğan’a dönük kişisel karşıtlık üzerinden yürüttüler. Daha net ifade edersek, Erdoğan’ın Kürt soykırımı üzerine oturtulan kanlı siyasetine hiç karşı çıkmadılar. Hatta Kürtler her katledildiğinde Erdoğan’ın sırtını sıvazlamaktan çekinmediler.

Doğrudur. Kürtler birçok kez Erdoğan’ın yenilmesi için hiçbir öznel karşılık beklemeden Erdoğan muhaliflerine destek verdiler. Bugünlerde bu tutum çok eleştiriliyor. Tutumun nedeni anlaşılmaz ise elbet eleştirilir. Sorun burada konuşulabilir, siyaset yapılabilir, halk iradesini esas alan bir oluşumu sağlamaktı. Ancak sorun şu ki ‘muhalifler’ bunu anlamadı. Aksine kendi ucube sistemlerini güçlendirmek için bu samimiyeti kullanmaya kalktılar. Anlamadıkları bir şey daha vardı. O da Kürtlerin bu samimi adımları atarken direnişi güçlendirmeleriydi. Kürtler yaşamın her alanında direndiler. İradelerini hiç kimseye teslim etmediler. Hapiste, dağda, ovada, kırda, bayırda, kentte direnen Kürt insanı, Kürt siyaseti teslim olmayı tek bir an bile aklından geçirmedi. Her bedel ödendiğinde ise daha bir bilendiler, direnişi daha da büyüttüler. Bu emsalsiz direniş sadece Kürtleri etkilemedi, dünyanın dört bir yanında yankı uyandırdı. Erdoğan ve ortakları ‘Çöktürme Planı’ ile Kürtleri yok etmeyi önüne koyarken Kürtler direnişleriyle dimdik ayakta durdular. Soykırım siyasetine yol vermedikleri gibi ‘Çöktürme Planı’nı çökerttiler.

Artık yeni bir döneme girildiği aşikâr. Barbar Erdoğan rejimi de öncelleri gibi kendini denedi ve boyunun ölçüsünü aldı. Tabii şu da bir hakikat. Eğer yeni bir yol bulunmaz ise gelecek bugünden daha da karanlıktır. Bu karanlık ise sadece Kürtleri değil, tüm Türkiye halklarını bir kez daha enkaz altında bırakacaktır. Bu realiteyi gören Kürt siyaseti yine yol göstermeyi sürdürüyor. Çağrılarını çok açık biçimde yineliyor. Barış, demokrasi ve eşitlik için adım atılmasını talep ediyor. Bu çağrılar, seçim hesaplarından ötedir. Seçimler gelir geçer. Ancak kalıcı çözüm için esas olan demokrasi, barış ve eşitlik siyasetinin esas alınmasıdır.

Bu kez ne yapacaklarını hep birlikte göreceğiz. Çözüm siyasetini mi yaşama geçirmeye çabalayacaklar, yoksa yeni oyunların peşinde mi koşacaklar? Ancak ne yaparlarsa yapsınlar şunu da unutmasınlar: Kürtler siyaseti öğrenmekle kalmadılar, çok iyi yapmaya da başladılar. Daha da ötesi örgütlü ve güçlü bir toplum oluşturmayı başardılar. Birçok kez Kürt halkının tutumunun Kürt siyasetinin önünde gitmesinin nedeni de budur. Hiç kimse kendini bu akıl ile oynayabilecek durumda görmemeli.

Çok özet tekrar edersek; evet, Kürt halkı belki bedel öder, hatta bugünden daha da fazla bedel ödeyebilir. Ama herkes bir kez daha aklına yazsın, Kürt halkının özgürlüğü için mücadele edenler bedel ödeseler de yenilmezler...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.