Yasak diktatörün fıtratında var
Fehim IŞIK yazdı —
- Erdoğan her sıkıştıkça, her gündemi değiştirme ihtiyacı duydukça bu yasaklamaları gündeme getirecek. Ayrıca bu yasaklamalarla söz konusu platformların birer ticari girişim olmasını da kullanarak onlardan daha fazla bağımlılık ve daha fazla taviz istemenin koşullarını da oluşturuyor. Böylece söz konusu platformların yönetimleri üzerinden binlerce muhalif sesi de susturabiliyorlar.
- Diktatörler bir anlamıyla hem yasaklarken hem serbest bırakırken nemalanıyor. Hele Türkiye gibi büyük bir pazara hâkim ise bunu daha da kolay yapabiliyor. İçeridekinin kapısına kilit vurarak sıfırlayan iktidar dışardakine de aşırı vergi yükleyerek sıfırladı. Bu tezat gibi görünen durum ise tamamen popülist ve korkak siyasetin sonucudur.
Türkiye bir kez daha yasaklarla gündeme geldi. İnstagram ve Roblox adlı dijital medya platformları erişime kapatıldı. Bunlar ilk değil elbette. Daha önce de Youtube video platformu kapatılmış, şimdilerde adı X olan Twitter ise birçok kez bant daraltma yöntemiyle engellenmişti. Hatta öyle ki yaşanan hezimete dönük paylaşımların görünmemesi için 6 Şubat depreminde de X platformunun bandı daraltılmış, bu durum birçok insanın enkaz altında sesini duyuramayıp ölmesine de neden olmuştu.
Son kapatılan platformlar popüler uygulamalar olduğu için yasaklama kararları hemen duyuldu. Dünyanın birçok haber mecrası bu uygulamaların engellenmesini haber yaparak geniş kesimlere ulaştırdı. Bu durum Erdoğan’ı rahatsız etmişe de benziyor. O, diktatörlüğünü yürütürken bunun konuşulmasını da istemiyor. İçeride bunu engelleyebilirken dünyanın önemli haber mecralarında bunu engelleyemiyor. Bu bir yana ama esasen duyulmayan çok sayıda yasaklama daha var. Örneğin Türkiye’de 1 milyon civarında internet sitesinin Bilim Teknolojileri ve İletişim Başkanlığı (BTK) tarafından yasaklandığı bilgisi var.
Muhalif medyayı yakından takip edenler bu 1 milyon yasaklı site arasında hangilerinin olduğunu bilir. Muhalif mecralar artık alan adı alırken peş peşe onlarca rakamın sıralı olduğu adları da satın alıyorlar. Her engellenmede ise yeni rakamlı alan adlarını devreye sokarak yasağı aşmaya çalışıyorlar. Bazı internet siteleri 70’inci, 80’inci adını bile kullanır duruma gelmiş.
Lafı hiç uzatmadan diyelim. Bu yasaklamaların altında yatan en önemli neden ülkenin bir diktatörlükle yönetilmesidir. Tek adam diktatörlüğü kontrol edemediği her mecrayı düşman olarak görür ve engellemek için elindeki bütün olanakları kullanır. Söz konusu dijital mecralar da diktatörlüğün kontrol edemediği alanlar.
Şunu da belirtelim. Söz konusu dijital medya platformları elbet pirüpak değiller. Buralarda her türlü pislikle, kirli ilişkiyle karşılaşmanız her an mümkündür. Bu kirli işlerin bir kısmı örgütlü biçimde yapılır. Ne ilginçtir, bu kirli işleri söz konusu platformlarda organize edenler yine bu platformları yasaklayan diktatörlüklerdir. AKP’nin İletişim Başkanlığı üzerinden binlerce trolü maaşa bağladığı ve bu platformlarda söz konusu trolleri kullandığını artık sağır sultan bile biliyor. Buna rağmen güç yetiremeyince ya da son yasaklamada olduğu gibi prestijleri sarsılınca bu kez yasakları devreye koyuyorlar.
İnstagram’ın yasaklanmasına İran’da bir suikastla öldürülen İsmail Haniye’nin fotoğraflarının paylaşılmasının engellenmesi gerekçe oldu. Bu gerekçe resmi karara yazılmadı. ‘Katalog suçlar’ gibi yuvarlak bir kavramla bu durum geçiştirildi. Ancak herkes asıl gerekçenin İsmail Haniye’nin taziye ilanlarının engellenmesi olduğunu biliyor. Bunu, Erdoğan’ın Gobels’i Fahrettin Altun da itiraf etti.
İleri sürülen gerekçe hiç kuşkusuz Erdoğan’ın popülist siyasetinin dışa vurumudur. İnstagram’ı yasaklayan Erdoğan alttan alta deveyi de havuduyla yutuyor. Nihayet bu kararın açıklandığı gün İsrail ile ticaretin devam ettiği ve İsrail askeri üslerinin elektriğinin yüzde 50 indirimle AKP yandaşı Türk şirketleri tarafından karşılandığı haberi de basına düştü.
İlginç olan mevcut platformlar içinde belki en masum olanı, önemli oranda dijital pazarlama aracı olarak kullanılan İnstagram’ın kapatılmasıydı. Bu kararla İnstagram üzerinden satış yapan binlerce, belki de on binlerce dijital satış mağazasının kapısına da bir anda kilit vuruldu. Bu kararla eş zamanlı yurtdışından dijital pazarlama üzerinden satın alınan emtiaların vergi oranlarının dikkat çekici biçimde yükseltildiği bilgisi de basına düştü. İçeridekinin kapısına kilit vurarak sıfırlayan iktidar dışardakine de aşırı vergi yükleyerek sıfırladı. Bu tezat gibi görünen durum ise tamamen popülist ve korkak siyasetin sonucudur.
Yasaklamaların burada durmayacağı belli. Erdoğan her sıkıştıkça, her gündemi değiştirme ihtiyacı duydukça bu yasaklamaları gündeme getirecek. Ayrıca bu yasaklamalarla söz konusu platformların birer ticari girişim olmasını da kullanarak onlardan daha fazla bağımlılık ve daha fazla taviz istemenin koşullarını da oluşturuyor. Böylece söz konusu platformların yönetimleri üzerinden binlerce muhalif sesi de susturabiliyorlar. Yani yasaklamaların ortadan kalkması da nihayetinde diktatörün ekmeğine yağ sürecek biçimde gerçekleşiyor. Diktatörler bir anlamıyla hem yasaklarken hem serbest bırakırken nemalanıyor. Hele bu diktatör 85 milyon gibi bir nüfusa sahip Türkiye gibi büyük bir pazara hâkim ise bunu daha da kolay yapabiliyor. Nihayetinde İnstagram, Facebook ve Whatsapp gibi platformların sahipliğini yürüten Metaverse üzerinden yürütülen görüşmelerde de Erdoğan’ın kendi koşullarını dayattığı ve bunun sağlanması durumunda söz konusu yasağın kaldırılacağı da konuşuluyor.
Bunlar tamam da bu mecralardaki muhalif yapılanmaların da söz konusu platformlarda çok da organize olduğunu söyleyemeyiz. Diktatör yasaklar, tüccar diktatörün ekmeğine yağ sürer de derdi özgür ve eşit bir yaşam olan ne yapar ya da ne yapmalı?
Muhalif mecraların neredeyse tamamı adı geçen platformları nasıl en verimli biçimde kullanabileceğini tartışıyor. Bu önemli. Ancak sadece tartışmak yetmiyor. Bu platformları en verimli şekilde kullanmanın örgütlülüğünü de en kısa sürede yaratmak gerekiyor. Bir diğeri ise kişisel kullanım üzerinden gelişen deneyim paylaşımlarıdır. Bunu yaparak da önemli sonuçlar elde etmek ve nitelikli kişisel kullanımları etkin örgütsel yapılanmaların motor gücüne dönüştürmek mümkündür. Diktatörlere daha fazla alan açmamak için bunu çok fazla geciktirmemek de gerekir.
*Yazı kaleme alınırken İnstagram’a erişim yasağı sürüyordu. Ardından bu yasağın kaldırıldığı açıklandı. Ancak yasağın kaldırılması yasakçı zihniyette bir farklılık oluşturmadığından yazıda bir değişikliğe gidilmedi.