KDP’yle kontrol planı

Fehim IŞIK yazdı —

  • Kürtler arasında uzlaşı sağlanması girişimlerinde KDP’nin talebi hep ‘alan hakimiyeti’ oldu. Rojava Özerk Yönetimi ikili askeri yapıya net çizgilerle karşı çıktı. Şimdi ise Esad’la sağlanacak görüşmelerin akabinde bir meşruiyet sağlamak için bu adımın atılacağı ve çetelerin bazı bölgelerde Kürtler üzerinden kamufle edileceği ifade ediliyor. Bu KDP ile Türk devletinin planı.

Erdoğan 3 yılı aşkın bir süredir Esad ile bir araya gelmenin yollarını arıyor. Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı olmadan önce Suriye istihbaratının başındaki Ali Memlük ile MİT Müsteşarı sıfatıyla bir araya geldiği 2021 yılında yazılıp çizildi. Bu bilgiler yalanlanmadı. Daha sonra her iki ülkenin istihbarat elemanlarının defalarca kez görüştüğü de yazıldı. Bu bilgiler de yalanlanmadı ki bu bilgileri de zaten MİT kendine yakın gazeteciler üzerinden basına servis ediyordu.

MİT’e yakın gazeteciler 2021 yılının sonlarına doğru Erdoğan ile Esad’ın telefon ile görüşeceğini sızdırmaya başladı. Bu arada Rusya’dan da Erdoğan ile Esad’ın görüşmesini telkin eden açıklamalar geliyordu. Hatta Erdoğan’ın talebi üzerine Putin’in Esad’a baskı kurduğu da konuşuluyordu. Ancak Suriye cephesinden gelen haberler farklıydı. Esad, 2022 yılının ilk aylarında yaptığı bir açıklamada Erdoğan’ı katil ve işgalci olarak tanımlamış, onunla görüşmeyeceğini net ifadelerle dile getirmişti. Esad, Erdoğan’la görüşmenin mümkün olması için Türk devletinin Suriye topraklarından tamamen çekilmesini şart koşuyordu.

Bu tartışmaların basına yansımasının ardından bu kez dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu devreye girdi. 2022 yılında Ankara’da düzenlenen 13. Büyükelçiler Konferansı’nda basına Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile Ekim 2021’de görüştüğünü açıkladı. Mevlüt Çavuşoğlu “Bağlantısızlar Toplantısı'nda, Belgrad'da ayaküstü diğer bakanlarla sohbet ederken Suriye Dışişleri Bakanı’yla da ayaküstü kısa bir sohbetim oldu” dese de belli ki derdi bu görüşmeyi ifşa etmek değil, kamuoyunda oluşacak Erdoğan karşıtı tepkileri frenlemekti. Bu dönemde Erdoğan doğrudan devreye girmeyip ‘ağır abi’ rolünü oynarken topu koşturan daha çok aveneleriydi.

Türk devletinin 2021’den bu yana çabaları hiç durmadı. Bulduğu her fırsatta Esad’ı zorladı. Nihayet aradan 3 yıl geçtikten sonra bizzat Erdoğan doğrudan devreye girdi. Yıkmaya, yok etmeye çalıştığı ülkenin katil olarak tanımladığı liderine bu kez ‘sayın’ diyerek görüşme talebini kamuoyu önünde açıktan iletti. Erdoğan tüm çabalarına rağmen ‘u’ dönüşü yaptığını hissettirmeden görüşme isteğini yerine getirememişti. Esad buna fırsat vermedi. Putin’e de, görüşmeyi telkin eden başka güçlere de direndi. Nihayetinde Erdoğan’ın açıktan yaptığı ‘u’ dönüşüne Esad da tepkisiz kalmadı. Son açıklamalarında “Ülkemi yakıp yıkan biriyle görüşmeye mecbur kalsam bilin ki bunu Suriye’nin çıkarı için yaparım” açıklamasında bulunarak o da çark etti.

Bu arada Erdoğan’ın Suriye’de işlediği suçlar yaptığı ‘u’ dönüşünün ardından yeniden tartışmaya açıldı. İşlediği cinayetler, Suriye’ye tırlarla taşıdığı silahlar, kendine bağlı çeteler üzerinden gerçekleştirdiği insanlık suçları yeniden gündeme geldi. Ne gam! Bunların hiçbiri Erdoğan’ın umurunda değilmiş meğerse. Mecbur kalınca yaptığı açıklamalar bunları ortaya çıkardı. Esad’a yalvarmakta bir beis görmedi.

İlkesizliği amaç edinmiş bu türden omurgasızların tek derdi hedeflerini yaşama geçirmek. Erdoğan’ın en büyük hedefi de Kürt soykırımı. Bu nedenle Türkiye’de ırkçılığın kör ettiği yandaşlar, aralarında kendine ‘muhalifim’ diyenlerin de olduğu bilumum ırkçı ve Turancılar da koroya takıldı. Erdoğan’ın ‘u’ dönüşüne Kürt düşmanlığı üzerinden kılıf bulmakta gecikmediler. Kürt muhalefeti dışında bazı kesimler ufak tefek cızırtı yapsa da işin aslı şu ki kimse Erdoğan’a “Katil Esed’den” “Sayın Esad’a” nasıl döndüğünü, buna neden gerek gördüğünü sormadı. Önü sonu herkes biliyor ki atılan adımlar Kürtlerin aleyhine olduğu sürece sorun yok ve mevzu Kürt karşıtlığı olunca CHP de dahil herkes Erdoğan’a asker selamı çakmaya hazır.

Bu ilişkide dikkat çekici olan devreye KDP Genel Başkanı Mesud Barzani’nin de girmesi. Mesud Barzani 6 yıl aradan sonra 3 Temmuz’da Bağdat’a gitti. Heybesindeki başlıklardan birini biliyoruz. Türk devletinin işgal saldırılarına sessiz kalınması ve hatta mümkünse destek verilmesi için her kesimle görüştü. Bu görüşmelerde bir Kürt temsilcisi gibi değil ne yazık ki Erdoğan’ın temsilcisi gibi davrandı. Türk devletinin işgal ve ilhak planlarına destek verilmesini talep etti. Destek vermeyenlerin de en azından sessiz kalmalarını istedi. Bu bilgiler basına da yansıdı.

KDP listesinden Irak Dışişleri Bakanı olan Fuad Hüseyin’in Erdoğan ile Esad’ın Irak devletinin arabuluculuğuyla Bağdat’ta görüşeceklerini açıklamasının ardından Mesud Barzani’nin bu konuda da devreye girdiği yazıldı. Arap basını Fuad Hüseyin’in Türkiye’nin talebi üzerine uzun zamandır Suriye ile kapı arkası görüşmeler yaptığını yazdı. Bu ilişkinin gerçekleşmesine onay veren ise hiç kuşkusuz Mesud Barzani.

Başka şeyler de konuşuluyor. Türk devletinin Rojava’daki işgal alanlarının bir kısmının yönetimini Suriye rejimi yerine başını ENKS’nin çektiği KDP yanlısı güçlere devredebileceği ileri sürülüyor. Bu durumun ayrıntılarını tam olarak bilmiyoruz. Elbet bilmek kolay değil. Ancak Mesud Barzani arabuluculuğunda yapılan girişimlerde bu planın da masada olduğunu ve Batı’nın bu plana sıcak baktığını ifade eden kulağı delikler var. Barzani Vakfı’nın ve ENKS’nin uzun zamandır işgal alanlarında faaliyet göstermesi de bu hazırlığın göstergelerinden biri olabilir.

Hatırlanırsa Rojava’da Kürtler arasında uzlaşı sağlanması girişimlerinde KDP’nin talebi hep ‘alan hakimiyeti’ oldu. “Kürtler arası uzlaşı için QSD’nin tüm komuta kademesini devrederiz. Ancak ikinci bir askeri güç oluşumuna cevaz vermeyiz” diyen Mazlum Kobanê’den ısrarla ikili askeri yapı oluşturulması ve bazı bölgelerin kontrolünün KDP’nin eğittiği Roj Peşmergelerine teslim edilmesi talep edildi. Bu olmadı. Rojava Özerk Yönetimi ikili askeri yapıya net çizgilerle karşı çıktı. Şimdi ise Esad’la sağlanacak görüşmelerin akabinde bir meşruiyet sağlamak için bu adımın atılacağı ve çetelerin bazı bölgelerde Kürtler üzerinden kamufle edileceği ifade ediliyor. Böylelikle Rojava Özerk Yönetimi bölgelerinde de KDP yanlısı yapıların güçlenebileceğini varsayıyor olabilirler. Bu KDP ile Türk devletinin planı. Esad bu işe ne der, henüz bir işaret yok.

Kıssadan hisse. Erdoğan bu kadar planı ardı ardına yapıyor ama buna rağmen gidici olduğunu bilmeyen yok. Anlaşılan o ki birileri gider ayak kalan kirli işlerini de ona ve avenelerine yaptırmak istiyor. Belki bunun karşılığında Erdoğan’a verdikleri tek güvence o ve yakınlarının, çarkın başında olan diğerlerinin kalan ömürlerini sorunsuz geçirmeleri olabilir. Eh! Bu da Erdoğan açısından yabana atılır bir kazanç değil.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.