Erdoğan’a “özgürlük mü?”
Veysi SARISÖZEN yazdı —
- Özgür Özel darbeye “tiyatro” diyen Kılıçdaroğlu’nu “gerçekten kopmuş ve eksik akıllı” olmakla ve “Türkiye’ye en büyük kötülüğü yapmakla” itham etmiştir. Bu gidişin istikameti kirli bir pazarlıktır.
Geçen yazıda “Ortadoğu NATO’su” ile ilgili spekülatif bir yazı yazmıştım. Şimdi de “Eroğan için genel af” ile ilgili yine spekülatif bir yazı okuyacaksınız.
Özgür Özel geçtiğimiz gün “normalleşme-yumuşama” yolunda nitelikçe büyük bir adım attı. 15 Temmuz darbesi ile ilgili olarak Eski CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na karşı ve Erdoğan’dan yana şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu bir tiyatro' diyorlardı. Anında karşı çıktım. Dedim ki; 'Kardeşim, bal gibi darbeydi. Buna tiyatro diyen ya gerçeklikten kopmuştur ya da eksik akıllıdır. Ve devam ettim; Buna tiyatro demek, Türkiye'ye yapılmış en büyük kötülüktür"
Kürt halkına karşı işlenen devlet suçlarını dışta bırakırsak, Cumhuriyet tarihinin en büyük anayasal suçlardan biri olan 15 Temmuz darbe provokasyonunu aklayan bu sözleriyle Özgür Özel, artık fiilen AKP-Ergenekon suç örgütüyle ittifakın kapısını ardına kadar açtı. Diğer en büyük anayasal suç AKP-MHP-Ergenekon iktidarının Suriye ve Irak topraklarının işgal edilerek Türkiye’yi Üçüncü Dünya Savaşı’na sürüklemesidir ki, Özgür Özel bu suçun da aklanması için Rojava’ya karşı Erdoğan-Esad uzlaşmasına yardım etmek üzere paçaları sıvamış bulunmaktadır.
Başta Öcalan olmak üzere Kürt halkına karşı işlenen devlet suçları konusunda da zaten Özgür Özel’in itirazı yok.
15 Temmuz darbesi Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasasına karşı yapılmış bir darbedir ve bu darbe parlamenter rejimi tasfiye etmiş, TBMM’yi fiilen ortadan kaldırmış, oligarşik bir diktatörlük kurmuştur. İşlenen darbe suçudur. 2010 Arap Baharı’nı fırsat bilerek girişilen toprak işgal ve fiili ilhaklar ise savaş suçudur. 2014 “Çöktürme Planı” ve 2015 Dolmabahçe Mutabakatı’nın yırtılarak başlatılan savaş ise Kürt halkına karşı soykırım suçudur.
Bu suçların dışında kalan yolsuzluk, uyuşturucu kaçakçılığı v.s gibi mafyatik suçlar derece derece bütün devletlerin bulaştığı suçlardır ve bu suçların gerçek failleri olan iktidardaki partiler bu suçlardan dolayı genellikle yargılanmazlar. Yargılananlar ikinci dereceden failler olur. Buna karşılık şu sayılan üç büyük suçu hiçbir mahkeme ikinci derecede faillerin üstüne yıkamaz. Çünkü devlet iktidarı dışında hiç kimse darbe yapamaz, ülkeyi savaşa sürükleyemez ve Kürt halkına soykırım uygulayamaz. Bunlar suçtur ve bu suçları işleyen iktidar gücü demokratik bir düzende yargılanmaktan kurtulamaz.
Kılıçdaroğlu’nun “Saray’la yumuşama olmaz, mücadele olur” sözlerini hangi saiklerle söylediğini bilemesek de AKP-MHP iktidarının gayrı meşru olduğunu, 15 Temmuz darbesi bağlamında defalarca dile getirdiğini biliyoruz. Özgür Özel darbeye “tiyatro” diyen Kılıçdaroğlu’nu “gerçekten kopmuş ve eksik akıllı” olmakla ve “Türkiye’ye en büyük kötülüğü yapmakla” itham etmiştir. Kendisini parti grubunun başına getiren eski Genel Başkanını, şu anda hala iktidarda olan darbecilerin önüne fırlatıp atmıştır..
Bu gidişin istikameti nedir?
Bu gidişin istikameti kirli bir pazarlıktır. Erdoğan ve çevresinin seçimle iktidarı bırakmasının biricik ön koşulu, yukarıda sayılan suçların bir genel afla ortadan kalkmasıdır. Erdoğan iktidardayken Özgür Özel’in desteğiyle Kürt özgürlük Hareketi’ni dışta bırakan böyle bir genel af ilan edildiğinde Erdoğan’ın iktidarı bırakmaması için ortada onun korkacağı hiçbir neden kalmayacaktır. Özgür Özel darbeyi aklayan bu adımıyla Erdoğan iktidarının suçlarını bir genel afla ortadan kaldırmanın işaretini vermiştir. Özgür Özel’in Erdoğan’ın onayıyla “geçim yoksa seçim” taktiği, ancak böyle bir genel af ilan edildiği zaman gerçekleşebilir. Devlet aygıtı içinde bu suçları Erdoğan’la birlikte işleyenler için iki yol kalmıştır: Ya çok partili uydurma seçimli sisteme yeni bir darbeyle son vermek ya da bir AKP-CHP koalisyonunun çıkaracağı bir genel afla yargılanmaktan kurtulmak. Son kamuoyu yoklaması CHP’nin 7 puan farkla birinci parti olduğunu gösterdiği için aklını kaybetmeyen bir siyasetçi ya da bürokrat kişisel garantiler almadıkça seçimle iktidarı devretmeyecektir. Çünkü Özgür Özel onlara dokunmayacak olsa da böyle bir seçim yenilgisi sonrasında iktidarın zulmüne uğrayanların ne yapacağı hiç belli olmaz.
Böyle bir öngörüyle, Erdoğan ve etrafı için genel af CHP’nin aklında değilse, halk deyimiyle söyleyeyim, ben eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmüş olabilirim. Ama bunun zararı yok. Çünkü gerçek durum bu kabuğun er geç akıllara düşeceğini bize gösteriyor. Bu durumda en iyi yol, akıllara düşmeden eşek yerine konacak olan halka bu karpuz kabuğunun kokmuş, çürümüş, mikroplu bir şey olduğunu peşinen anlatmaktır.
Lümpen ağzıyla “yemezler” deniyor ya, yemeyeceğimizi peşinen göstermek için…
Halk Önderi İmralı’da, Erdoğan torunlarıyla evinde, CHP-AKP iktidarda… Emek düşmanı ekonomik program ve barış düşmanı askeri plan yürürlükte, NATO’yla el ele… Öyle mi?
Biz halay çekerken ne diyoruz?
Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm, Türkiye’ye demokrasi, bölgeye barış ve halka refah!..
Benim tahminlerimi haksız bulanlar olabilir. O zaman CHP’ye ısrarla sorun: Bizimle halaya mı duracaksınız, yoksa AKP’yle birlikte milli ve yerli göbek dansı mı yapacaksınız?