Geleceği bugünden kurmak

Demir ÇELİK yazdı —

  • Kürtlerin güçlü yönleri birçok noktada ortalamanın üzerindedir. Kürtlerin, Ortadoğu gibi gericiliğin kurumsallaştığı bir sahada ilerici ve demokratik yaşama açık olmasının önemi yadsınamaz. 

İçinden geçtiğimiz sürecin dinamiklerini bilmek, değişimin olası ihtimallerini öngörmek oldukça önemlidir. Yaşadığımız süreç; üçüncü dünya paylaşım savaşıdır. Bu savaşta iç içe geçmiş üç temel çelişki ve ilişki söz konusudur. Emperyalistlerin kendi aralarındaki çelişki, emperyalist sistem ile ulus- devletler arasındaki çelişki, en nihayetinde de bu her iki hiyerarşikçi ve hegemonik güce karşı devlet dışı hakların, sınıfların ve ezilen toplum kesimlerinin çelişkisi. Bu üç çelişkinin iç içe yaşandığı paylaşım savaşında yeni gelişmelerin yaşanma olasılığı da oldukça yüksektir.

Kapitalizm tarihsel ve yapısal krizini aşamadığından derin bir açmazı ve çoklu krizi yaşamaktadır. Sermayenin, iktidarın, emeğin ve bilginin uluslararasılaşması bu çelişkinin derinliğine yaşanmasına neden olmaktadır. İnsanlıktan sapma olan devletçi sistem, yapısal ve tarihsel krizinin neden olduğu açmazını ulus- devletlere yeni biçimler vermeye çalışarak aşmaya çalışmaktadır. Ulus- devletlerin tekçi katı merkeziyetçi idari ve siyasi yapısı, emperyalizmin yeni ihtiyaçları önünde engel oluşturmaktadır. Uzakdoğu’dan başlayıp, Kuzey Afrika, Kafkasya ve Ortadoğu’da devem eden üçüncü paylaşım savaşı, bugün için en çok biz Kürtleri ve dolayısıyla anti-kapitalist sistem paradigma sahibi Kürt Özgürlük Hareketi’ni ilgilendirmektedir. Devletsiz, statüsüz altmış milyonluk bir halk ve onun etrafında demokratik ulus paradigmasıyla örgütlenmiş halklar ve inançlar bütünü bu savaşta ve çelişkilerden azami kazanç ile çıkmayı başarmak durumundadır. Bu savaşın yol açtığı yeni ittifakları ve dengeleri doğru okuyabilir, çelişkilerin neden olacağı fırsatları amacına uygun kullanabilirsek kazanmak mümkündür. Hatta daha ilerisine geçerek, belki de hiç beklemediğimiz anda Kürdistan Statüsü ile de karşılaşabiliriz.

Türk devletinin ırkçı, faşist rejimi, Kürdistan karşıtlığı temelinde yüzyıldır sürdürmekte olduğu katliamcı ve soykırımcı zihniyeti kesintiye uğratmadan devam ettirmektedir. Rojava’yı ve Başûr’u işgal etmek istemesinin altındaki temel gerekçesi yüzyıl öncesindeki Kürdistan karşıtı jeo-stratejisini sürdürmek istemesindendir. Yer yer PKK’yi, yer yer YPG, YPJ ve PYD’yi gerekçelendirmesi, kirli savaşına uluslararası alanda meşruiyet kazandırma ihtiyacındandır. Bu gerçeği dört parça Kürdistan’da tüm parti ve hareketlerin doğru okuması ve görmesi gerekmektedir. Bu barbar ve insanlık dışı soykırımcı zihniyetin her tür kötülüğüne rağmen, bizler yaşanan bu sürecin bizden beklediği örgütlü direnişi harekete geçirebilirsek eğer, Bakur, Rojava, Rojhilat ve Başûr parçalarından Kürdistan statüsünü çıkarabiliriz. Bu anlamda olanaklar ve imkânlarımızla, risklerimizi doğru tespit edebilir, bu temelde pozisyon alabilirsek ve de dört parça Kürdistan’ı harekete geçirebilir, Avrupa başta olmak üzere dünyanın dört bir tarafındaki Kürtleri ve dünya kamuoyunu arkamıza alabilirsek, Kürdistan pekala bizler için bir hakikat olabilir. O nedenle bugün içinde bulunduğumuz koşulların analizi çok önem arz etmektedir.

İster devlet ve halk olsun, ister hareket, parti ve kurum olsun, her birinin önceliği kendisini sürdürebilir kılmayı ister. Siyasal hareketler ve toplum dinamikleri amaçlarına ulaşabilmek için sürekli yeni sistemler geliştirmek, yeni arayış ve yeni anlayışlar içinde olmak durumundadır. İletişim ve bilgi çağında bu ihtiyaç daha fazla kendisini gösterir olmuştur. Nitelikli ve kazandıran yeni ilişkiyi sağlamaya dönük araştırma ve analizler yapmak, daha rasyonel ve etkili yöntemler geliştirmek zorundayız. Bu anlamda siyasal yapıların ve toplum dinamiklerinin dış faktörlerden çok kendine yönelmesi, kendisini nitelikli analize tabi tutması, zayıf ve güçlü yanlarının farkındalığıyla hareket etmesi önemli olmaktadır. Kendi potansiyelinin ve açmazlarının farkında olan hareketler ve siyasal aktörler büyük fırsatlar ve değerli olanaklar sahibi olabilirken, bilinçli ve örgütlü hareket etmeyenlerin de büyük kaybettiklerine tarih tanıklık etmektedir. Halk, kurum, örgüt ve bireyin kendisini başarıyla devam ettirebilmesi, misyonuna uygun olarak kendisine yönelmesi, iç ve dış dinamiklerinin farkında olması, değişim ve dönüşüm için büyük önem arzeder.  

Kürtlerin güçlü yönleri birçok noktada ortalamanın üzerindedir. Kürtlerin, Ortadoğu gibi gericiliğin kurumsallaştığı bir sahada ilerici ve demokratik yaşama açık olmasının önemi yadsınamaz. Özellikle kadınların devrimci öncülük ve tarihsel direnişle kazandıkları meşruiyet, en önemli avantajı olmaktadır. Bize düşen uluslararası konjonktürün olanak ve imkânlarından yararlanmak olmalıdır. Yüzyıl önce diğer halklar, ulusal birliklerini sağlarlarken, Kürtlerin öndersiz ve öncüsüz olmaları büyük kaybetmelerine neden olmuştu. Ulusal demokratik talepler için ayağa kalkanların aile, aşiret ve mezhepsel duyarlılıkları aşamamalarına karşın, bugün dört parça Kürdistan’da aileler, aşiretler, mezhepler ve bölgeler üstü güçlü bir siyasal hareket söz konusudur. Bu hareket yaşamın her alanında yeni yaşamı ete kemiğe büründürmüş, ulusal ve bölgesel hareketi aşan hakikati ile dünya demokrasi hareketinin de en önemli gücü konumundadır. Yaşananlardan hareketle sürecin ruhuna uygun düşünce ve yaşam değerlerini gerçekçi bir şekilde yeniden formüle etmek, dünyanın yeniden paylaşıldığı günümüzde statüsüzlüğü aşan, nitelikli statü sahibi olmanın gereklerini yerine getiren çalışma ve faaliyetlerin içinde olmak yapılması gereken olmalıdır.

Kürtlerin hiç kuşkusuz en zayıf yönü parçalı ve parça esasıyla hareket ediyor olmalarıdır. Ulusal demokratik asgari müşterekte birlikte olması gereken siyasal hareketler yerine, Kürtleri bölen, ulusal ve insani temel taleplerini gasp eden egemen devletlerden birine ya da bir kaçına yaslanmak, bugün aşılması gereken en temel problem olmaktadır. Kürtleri Şii-Sünni, Kurmanc-Kırmancki, Kurmanc-Soran, Alevi-Sünni, Êzîdî-İslam, Hıristiyan-Müslüman, Yahudi-Müslüman, Zerdüşt-Müslüman gibi toplum kesimlerini ayrıştırarak, partiler ve aşiretler arasında çelişkiler yaratarak, bu çelişkileri derinleştirerek Kürt potansiyelini bölmüş, bu sayede onları kolayca kontrol altına almışlardır. Bu tip çelişkileri aşmak için KNK’nin inisiyatif alması, konferans ve paneller düzenlemesi, siyasi parti ve diğer toplum dinamiklerinin ulusal kongrede yer almalarını sağlamasına dönük çalışmaları planlamasında büyük yarar vardır.

Emperyalist paylaşım savaşlarının ürünü olan ulus- devletlerin derin bir siyasal krizi yaşadıkları bilinmektedir. İnsan toplumsallığının hakikatleri göz ardı edilerek kurulan suni ulus- devletler, eşyanın tabiatı gereği kriz içindedirler. Eğer bu krize ve kaos aralığına rasyonel bir şekilde yaklaşır, doğru analizler yapabilirsek, hiç kuşkusuz ki Kürtler için yeni fırsatlar demek olacaktır. Kürtler olarak yüz yıl öncesinden çıkaracağımız derslerle bugün yaşanan krizden en az kayıp, ama azami fayda ile çıkmak istiyorsak şu an dünyada lehimize esen rüzgârı arkamıza almalı, mücadeleyi statü ile taçlandırmalıyız. Ancak bunun sonuna kadar böyle devam edeceğini de kimse söyleyemez. Bu nedenle her türlü riski bertaraf eden bir pozisyon içinde olmamız gerekmektedir. Aksi durumda, kaçırılan her bir fırsatın, nelere mal olacağını geçtiğimiz yüzyılda büyük bedeller vermiş, ağır siyasal ve sosyal travmalar yaşamış bir halk olarak herkesten çok biz biliyoruz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.