Olasılıklar ve imkanlar

Demir ÇELİK yazdı —

  • Önümüzdeki aylar ve yıllar büyük değişimlere gebedir. Tehlike ve riskler ile fırsatlar ve olanaklar söz konusu olacaktır. Bugün 1916 Sykes-Picot şartlarından farklı uluslararası bir konjonktür söz konusudur. Özellikle biz Kürtler açısında büyük tehlike ve riskler yanında büyük fırsat ve olanaklar söz konusudur.

ABD'nin dünya genelinde 800 civarında askeri üssü vardır. Bunlardan bir kısmı küçük radar üs olma konumda olsa da, birçoğu yüksek teknoloji ile donatılmıştır. Bu üslerde yaklaşık 180 bin aktif personel bulunmaktadır. Bu personelin 60-70 bini Ortadoğu'daki üslerde konumlanmıştır. Rusya’nın daha az ülkede üssü var ve çok daha az personeli söz konusudur.

ABD Savunma Bakanlığı'nın 2020 mali yıl verilerine göre bu üslerin 820 milyar dolar maliyeti söz konusudur. Sadece bu üslerdeki askeri personelin yıllık bütçesi dünyadaki 150 devletin yıllık bütçesinden daha fazla rakama tekabül etmektedir. ABD istediği yere askeri üs kurup ardından barıştan ve demokrasiden söz etmesi sayesinde birçok kere birçok yerde askeri müdahalelerine meşruiyet kazandırmak içindir. ABD Irak'ı manipülatif bilgilerle işgal etti. Suriye ve Libya'ya "diktatoryal rejimlerdir" diyerek müdahale etti. 2004-2005 yıllarında Ukrayna rejimini değiştirdi. 24 Şubat 2022'den beri de Ukrayna-Rusya savaşı ile başka bir stratejik uygulama içindedir. Buna karşın Rusya, Suriye ve Libya’daki askeri üsleri ile sıcak denizlere inmenin ittifakları içindedir.                         

Biden'in giderayak Ukrayna'ya uzun menzilli balistik füze vermesi, bu hamleye karşılık olmak üzere Putin'in nükleer doktrini imzalaması savaşın bir üst seviyeye sıçraması anlamına geliyor diye sorası geliyor. Dünya genelindeki mevcut jeopolitik gerginlikler, devasa ölçekteki teknolojik gelişmeler ve küresel güç dengeleri göz önüne alındığında Üçüncü Dünya Savaşı’nın yeni bir evreye sıçrama ihtimali oldukça yüksek görünüyor.       

Üçüncü Dünya Savaşı, geleneksel ordular arasında büyük çaplı ve yaygın bir savaş yerine, hibrit ve asimetrik yöntemlerle zaten sürmektedir. Temel altyapı ve yaşam alanlarının (elektrik şebekeleri, su kaynakları, finansal sistemler, gıda depoları, hastahaneler) hedef alınmasıyla devam eden Üçüncü Dünya Savaşı, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten sonra hibrit ve asimetrik yöntemlere yerini bıraktı. Bu dönemle birlikte dezenformasyon ve manipülasyon araçlarıyla toplumun algısı değiştirilmeye, toplumda rızalık üretilmeye paralel olmak üzere silahlı dronlar, otonom robotlar ve yapay zeka sistemleri, Üçüncü Dünya Savaşı’nda etkinlikle kullanılmaya başlandı.                             

Şu an itibarıyla üç ayrı bölgede sürmekte olan Üçüncü Dünya Savaşı, önü alınmazsa birçok bölgeye ve üç kıtaya sıçrama olasılığı oldukça yüksektir. Bu üç bölgedeki mevcut gerilim ve savaş hali, daha büyük ölçekte ve çok daha yaygın çatışmayı tetikleyebilir, küresel boyutta bir savaşa evrilebilir. Ukrayna (NATO)-Rusya, Asya-Pasifik'te Çin ve Tayvan arasındaki gerilim, Ortadoğu'da İran- İsrail ve bölgedeki diğer aktörler arasında yaşanan çelişki ve çatışmalar ABD ve müttefiklerinin müdahalesiyle çok daha büyük bir savaşa dönüşebilir.

ABD, Rusya, Kuzey Kore ve İran başta olmak üzere birçok devlet, nükleer silah üreticisidir. Nükleer silahların caydırıcılığı, bugüne kadar emperyal güçler arasında doğrudan nükleer savaşı engellemiş olsa da, risk olmaya devam ediyor. Buna rağmen de  yer yer taktik nükleer silahların kullanıldığını biz biliyoruz. Daha düşük etkili nükleer silahların kullanımı, savaşın nükleer bir boyut kazanmasına yol açabilir. Kullanımı esnasında kimi kaza veya yanlış hesaplamaların yaşanması ya da teknolojik hatalar veya stratejik yaklaşımlar, nükleer bir savaşı tetikleyebilir. Pek muhtemeldir ki diplomatik, ekonomik ve siyasi gerilim ve çatışmalar daha da sıklaşacak. ABD öncelikle ekonomik (petrol, doğalgaz, su ve uranyum gibi enerji kaynaklarının manipülasyonu) ve ticaret savaşları gibi araçlarla uzun süreli bir yıpratma savaşı sonrasında konvansiyonel çatışmalara girişebilir.

Bütün bunlardan hareketle önümüzdeki aylar ve yıllar büyük değişimlere gebedir. Tehlike ve riskler ile fırsatlar ve olanaklar söz konusu olacaktır. Enerji kaynaklarının üretimi, sevk ve kontrolü esasıyla yaşanacak, başta Ortadoğu olmak üzere gezegenimizin yeniden dizaynı için kartlar yeniden karılacaktır. Bugün 1916 Sykes-Picot şartlarından farklı uluslararası bir konjonktür söz konusudur. Özellikle biz Kürtler açısında büyük tehlike ve riskler yanında büyük fırsat ve olanaklar söz konusudur. Her şeyden önce dört parça Kürdistan'da aşiretler ve malbatlar üstü, mezhepler üstü, bölge ve yerel hassasiyeti yerine Kürdistan statüsü için mücadele eden çok güçlü Kürt Siyasal Hareketi var. Hareketin milyonları mobilize edebilme kabiliyeti yanında uluslararası yaygın ve örgütlü gücü söz konusudur. Tüm dezavantajlara rağmen söz konusu bu avantajlarımızın bilinci ve duyarlılığıyla, ulusal birlik esasıyla hareket edebilirsek büyük kazanabiliriz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.