Kültürel soykırıma karşı ne yapmalı?

Demir ÇELİK yazdı —

  • Asimilasyona karşı Kürt dili
  • Toplumsal dayanışma ve örgütlenme
  • Müzik, edebiyat, sinema ve görsel sanatlar üzerinden toplumsal kimliğin geliştirilmesi
  • Kültürel hakların korunması için diplomatik ve lobi faaliyetleri
  • Kültürel mirasın belgelendirilmesi

Devletin Kürt türkü ve şarkılarına, halaylarına ve düğünlerine saldırması kültürel soykırım uygulamasıdır. Saldırı ve müdahalenin Türk devletinin kuruluş kodlarıyla direk ilişkisi vardır. Türk devleti inkâr, asimilasyon ve katliam üzerinden kendisini var etmeye çalışmış, Türkçülüğü toplumun çoklu kimliğine ve çoklu kültürüne dayatmanın ırkçı uygulamaları içinde olmuştur. "... dost da düşman da dinlesin ki, memleketin efendisi Türk' tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır. Türklerin dışında hiç kimsenin millet olma hakkı yoktur" diyen ırkçı zihniyet, bugünde Kürtlere kültürel soykırımı dayatıyor. Kürtlerin türkü, şarkı, halay ve düğünlerine saldırı; Kürt kimliğini, dilini ve kültürünü tanımamak, Kürt toplumsal hafızasını ve Kürt tarihsel belleğini karartmak amacıyla yapılmaktadır. Kürt toplumsallığını, dilini, kültürünü ve tarihsel Kürt hafızasını dağıtmaktır. Kürtleri kendi asli kimliklerinden, dillerinden ve kültürlerinden uzaklaştırmak, Kürtlere Türklüğü dayatmaktır.

Devlet, dilini, kimliğini ve kültürünü yasakladığı Kürt'ün sanatsal ve kültürel aydınlanma hareketleri ile anadiline, kimliğine ve kültürüne eriştiğini, o sayede toplumsal ve kültürel hafızasını oluşturduğunu bildiğinden Kürtlerin bu toplumsallığını parçalamak istiyor. Sanat, müzik ve kültür üzerinden tarihsel Kürt belleğinin güncellendiğini bilen devlet, Kürtlerin elindeki son kaleyi de ele geçirmek, ortadan kaldırmak istiyor. Türkü, halay ve düğünler, sadece Kürtlerin değil herhangi bir topluğun tarihini, değerlerini ve ortak hafızasını yaşatan önemli unsurlardır. Hele de Kürtler gibi 60 milyon insan toplumsallığının ortak değerleri olan stranlar, klamlar, deyişler, destanlar ve halay uluslaşmada kritik öneme sahip değerler olmaktadır. Kürtlerin devlet dışı bu toplumsallığı ulus devletler tarafından inkâr, asimilasyon ve soykırımla ortadan kaldırılmak istenince Kürtlerde bir araya gelerek dayanışmakta, ortak değerleri etrafında ortaklaşmakta ve kimliklerini, dillerini ve kültürlerini korumaya çalışmaktadırlar. Sanatsal ve kültürel etkinliklerin yasaklanması veya baskı altına alınması, Kürtlerin bu haklarından mahrum bırakılması ve meşru haklarının kriminalize edilip yasaklanması asimilasyonun da ötesinde kültürel soykırım politikasıdır.

Devletin kültürel etkinliklere yönelik baskıları, yalnızca bireylerin ve toplulukların haklarını ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal uyum ve barışı da tehdit eder. Türkülere, halaylara, düğünlere, kültürel haklara, ifade özgürlüğüne ve toplumsal çeşitliliğe saldırı faşizmdir. Asimilasyon ve kültürel soykırım, Kürtlerin ve Alevilerin kimliklerinin, dillerinin ve kültürel miraslarının sistematik olarak yok edilmesini hedeflediği için Kürtlerin ve uluslararası toplumun aktif çabalarını gerektirir. Kürtler ve Aleviler olarak asimilasyon ve kültürel soykırıma karşı ilk elden şunları yapabilmeliyiz.

1. Toplum olarak kendi kültürel mirasımıza sahip çıkmalı, bu mirası koruma bilincini oluşturmalıyız. Asimilasyona karşı dil kursları, kültürel etkinlikler ve halk eğitim programlarını düzenlemeliyiz.

2. Toplumsal dayanışma ve örgütlenme: Kültürel mirası korumak ve tanıtmak amacıyla faaliyetler düzenlemeli, Kürtler arası dayanışma ağları örgütlemeli, festivaller ve etkinlikler düzenleyerek, kültürümüzü canlı tutmalı, daha geniş kitlelere tanıtılmasını sağlamalıyız.

3. Medya ve sanat: Televizyon, radyo, sosyal medya ve diğer iletişim araçları aracılığıyla kültürel içerikli programları yaygınlaştırmalıyız. Asimilasyon ve kültürel soykırıma karşı en temel meşru savunma; müzik, edebiyat, sinema ve görsel sanatlar üzerinden toplumsal kimliğimizi geliştirmek ve korumaktır.

4.Hukuki yol: Kültürel soykırım, uluslararası hukuka göre suçtur. Kürt sanatına saldırıları Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi kurumlara taşımalı. 

5. Politik katılım ve lobi faaliyetleri: Hükümetler nezdinde kültürel hakların korunması için diplomatik ve lobi faaliyetleri yürütmeliyiz.

6. Kültürel mirasın belgelendirilmesi: Kültürel değerlerin, ritüellerin, dillerin, müzik ve sanat eserlerimizin arşivleri, müzeleri ve dijital platformlarını oluşturmalıyız.

Bütün bunlardan hareketle bu süreçte, kültürel mirası koruma ve yaşatma amacıyla kolektif bir çaba gösterilmesi hayati önemdedir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.