Kıyım ve katliamlara dur de

Demir ÇELİK yazdı —

  • Bizler için savaş, işkence ve zulüm nasıl ki insanlık suçuysa ve yaşanmasın istiyorsak, hayvanlara zarar vermek, onları kötü koşullarda yaşatmak, öldürmekte etik açıdan kabul edilemez olup ortak yaşam suçu olmaktadır.

AKP-MHP iktidarı, gündem oluşturmada, insanları yönetme ve yönlendirmede her yolu mubah görüyor. Sorun ve problemleri çözüme kavuşturma amaç ve niyetleri olmadığı gibi toplumu yönetilmeye ikna etmede sınır tanımıyorlar. Ancak her zaman olduğu gibi bugün de sorunun parçası olmaktan öte bir işlevleri de yoktur. 

Başta ekonomik ve siyasi kriz olmak üzere çoklu krizi çözüme kavuşturma beceri ve kapasitesinden yoksun olan tek adam diktatörlüğü, sokak hayvanlarının itlafı üzerinden geleceğimizi karartma inadında ve ısrarındadır.

Bin yıllardır birinci ve ikinci doğamızı yok etme inadı ve ısrarında olan devletli sistemin parçası olan Türk ulus- devleti ve onun günümüzdeki versiyonu AKP-MHP iktidarı, siyasal kırım, toplum kırım, ekolojik kırım ve kadın kırımına devam ediyor. Mezopotamya- Anadolu'da yaşayan onlarca halkı ve inancı katliam ve soykırımlardan geçiren, toplumun çoklu kimliğini ve çoklu kültürünü ortadan kaldıran tekçi zihniyet, çokluğun ve çeşitliliğin fonksiyonu ile kendisini sürdüren eko- sistemi de ortadan kaldırmak için her yolu deniyor.

Biyolojik çeşitlilik, eko-sistemin sağlıklı ve dengeli olmasını sağlayan en temel dinamiktir. Eko- sistem eşitsizlerin eşitliğine dayalı doğal seleksiyonla kendisini güncelleme ve sürdürme potansiyeline sahiptir. Doğamızdaki her tür, her yapı taşı eko-sistemde belirli ve önemli bir rol oynar ve bütünü oluşturan parça- bütün ilişkisi ile hareket eder. Bütünü oluşturan parçalar tek tek koparılıp ortadan kaldırıldığında ya da parçaların rolü sönümlendirildiğinde eko-sistemin çökmesi, eko kırım kaçınılmaz olur. Ekosistem, inancımızın dört anasır madde dediği toprağı, suyu, havayı ve ışığı sağlar. Bu dört temel anasır madde sayesinde, doğadaki fauna ve flora çeşitliliği hayat bulur, sürdürülebilir eko-sisteme kaynaklı eder. Ormanlar, bir yandan su döngüsünü düzenlerken, diğer yandan da okyanuslarla birlikte karbon yutakları olarak dengeli iklim koşullarının oluşmasında kritik role sahiptirler. Arılar, kelebekler, kuşlar ve böcekler tozlaşma sayesinde bitkilerin(floranın) üremesine yardımcı olmakla kalmazlar, birçok ilaç ve tedavi materyallerin oluşmasına da neden olurlar.

Doğadaki canlı- cansız tüm varlıkların, bitki ve hayvanların bir anlamı ve değeri vardır. Bu anlamda biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilir doğal yaşam için olmazsa olmazdır. Bu anlayışı bilince çıkaran doğa inançları, bu nedenle doğadaki canlı ve cansız tüm varlıklarla ikrarla olduklarını söyleyerek, yok etmeyi değil, yaşamayı ve yaşatmayı esas almışlardır. Bunu da 'Toprak Ananın Hakları', 'Doğanın Adaleti' ve 'Ekolojinin Ayak İzleri' diyerek doğaya ve doğadaki her şeye ilkesel yaklaşmışlardır. 

Biz Raa(Reya) Heq inancından insanlar 'Doğanın Adaleti' ve 'Ekolojinin Ayak İzleri' ilkesel yaklaşımıyla gezegenimizdeki her şeye kutsiyetle yaklaşmakta, her şeyi kendimiz kadar hak sahibi görmekteyiz. Her tür canlı ve cansız varlıkların haklarını savunmakta, kaliteli yaşam sürdürmelerinin mücadelesini vermenin tarihselliğine sahibiz. Her dönemin zalimlerine karşı mazlum ve mağdurların yanında, doğamızı talan ve yok edenlerin karşısında ekolojist demokrasi anlayışımızla doğamızı ve doğadaki çokluğu ve çeşitliliği savunmuşuz. Bugün de AKP-MHP iktidarının başta köpek itlafı olmak üzere hayvan ve eko kırımına karşı doğal seleksiyonu savunmakta, hayvan haklarını savunucuları olarak hayvanların yaşam kalitesini korumanın etik ilkeleri ile hareket etmekteyiz.  

Hayvanlar da insanlar gibi, acı çekmemek ve yaşamlarını sürdürebilmek için temel haklara sahiptirler. Bizler için savaş, işkence ve zulüm nasıl ki insanlık suçuysa ve yaşanmasın istiyorsak, hayvanlara zarar vermek, onları kötü koşullarda yaşatmak, öldürmekte etik açıdan kabul edilemez olup ortak yaşam suçu olmaktadır.  

Hayvanların doğal yaşam alanlarında, doğal davranışlarını sergileyerek beslenme, barınma ve üreme koşullarını sağlamak, doğal yaşam alanlarını çoğaltmak ve çeşitlendirmek bilinçli insan toplumsallığının en temel etik kuralıdır. Kuşun, böceğin ve kelebeğin uçma, balığın yüzme, köpeklerin de beslenme, barınma ve üreme haklarına saygı göstermek ve onlara iyi bakmak etik kuralımız olurken, hayvanlara kötü muamele etmek, onları ihmal etmek veya sömürmek ve itlafına gitmek etik dışı görüyor ve ret ediyoruz. Hayvan haklarına duyarlı olan kişiler ve topluluklar olarak hayvansal ürün tüketiminde doğal seleksiyona uygun, vegan veya vejetaryen beslenme esasıyla hareket etmekte yapılması gereken olmaktadır.

Birçok ülkede var olan söz konusu hayvan haklarını koruyan yasaları daha iyi düzeye çıkarma arayışımız devam edecektir. Türkiye'deki tekçi, ırkçı, katliamcı ve soykırımcı zihniyetin hayvan kırımına, eko-kırımına karşı da ekolojist demokrasi mücadelesi içinde olmayı görev biliyoruz. Bu görevi, inancımızın evrensel değerlerinden esinlenerek başarmanın arayışı içinde olacağız.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.