İsrail’i gösterip İran’ı vurmak

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Erdoğan’ın İsrail karşıtı tutumu tümüyle sahtedir. Türk devleti İsrail’in ve ABD’nin İran’a savaş açmasını teşvik etmekte, buna mukabil bu savaşın dışında kalarak Ortadoğu’daki en büyük bölgesel rakibinin İsrail tarafından bertaraf edilmesinden yararlanmayı düşünmektedir.

Tüm muhalefet medyası, özgür medya dışında Erdoğan’ın “İsrail Türkiye’ye saldıracak” anlamına gelen sözlerini tartışıyor. Erdoğan’ın bu akla ziyan açıklaması acaba ne anlama geliyor?

Çok açık ki, İsrail’in Türkiye’ye saldırması için ortada hiçbir gerçek sebep ve bununla ilgili hiçbir belirti yok. Böyle bir saldırı olması için, ABD’nin genel olarak da NATO’nun Türkiye’ye saldırma niyeti olduğunu düşünmek ve bununla ilgili sebepleri ve belirtileri ortaya koymak gerekiyor. NATO Türkiye’yi yeniden güvenilir bir müttefik yapmak için zorluyor. İsrail, ABD desteği olmaksızın değil Türkiye’ye, Gazze’ye ve Lübnan’a bile böyle uluorta saldıramazdı. Demek ki “İsrail Türkiye’ye saldıracak demek, ABD ve NATO devletleri Türkiye’ye saldıracak” demektir. Karşımızda Türk diplomasi tarihinde görünüşe göre eşi benzeri olmayan bir saçmalık var.

O halde saçmalığını bile bile Erdoğan’ın “İsrail Türkiye’ye saldıracak” demesini nasıl yorumlamalıyız?

Bana öyle geliyor ki, Türk devleti, özellikle ordu çevreleri İsrail-İran savaşının tahminlerden önce kapıya dayandığını ve bazı belirtilere göre bu savaşa ABD’nin doğrudan katılma ihtimalinin arttığını, eğer savaş patlarsa NATO üyesi olarak Türkiye’nin bu savaşın dışında kalamayacağını görmüştür. Büyük ihtimalle NATO saflarında ve İsrail’le birlikte girilecek olan İran’a karşı savaşın “dışında” kalmak için, “İsrail İran’dan sonra Türkiye’ye saldıracak” diyerek savaş dışında kalmanın “gerekçesini” bu yolla ortaya koymuş olmalıdır. Barışçı olduğundan değil, fırsatçı olduğundan.

Şurası bence çok açık: Türk devleti başından beri İsrail-İran savaşını kışkırtan bir tutum içindedir. İktidara yakın medya Haniyye’nin öldürülmesinden bu yana İran’ın İsrail’e verdiği yanıtı alaya almakta, İran rejimini daha etkili saldırılara kışkırtmaktadır. Belli oluyor ki, Türk devleti İsrail-İran savaşı sonucunda İran’ın ağır bir yenilgiye uğrayacağını hesap etmektedir. Böylece Türk bölgesel emperyalizmi Ortadoğu’da rakipsiz kalacaktır. İran saf dışı olduğu durumda Türk devleti “misak-ı milli sınırlarına” engelsiz ulaşma, Irak devletini denetimine alma imkanı kazanacağını düşünmektedir.

Bu öngörüyü bir adım daha ileriye götürdüğümüz zaman karşımıza şu ihtimal çıkar: Eğer İsrail-İran savaşının sonunda İran’daki iktidar tasfiye olur ve yerine tıpkı Şahlık dönemine benzer NATO yanlısı bir iktidar kurulursa, bu durum bölgedeki güç dengesini kökten değiştirir. Böyle bir köklü değişiklik, Ortadoğu’da yeniden CENTO sistemine dönüş demektir. Böylece Türk devleti yenilgiye uğrayan ve NATO’ya teslim olan İran’ın yardımıyla PKK’ye karşı savaşı yeni bir aşamaya yükseltme imkanı bulacağını hesap etmektedir.

Demek ki, Erdoğan’ın İsrail karşıtı tutumu tümüyle sahtedir. Türk devleti İsrail’in ve ABD’nin İran’a savaş açmasını teşvik etmekte, buna mukabil bu savaşın dışında kalarak Ortadoğu’daki en büyük bölgesel rakibinin İsrail tarafından bertaraf edilmesinden yararlanmayı düşünmektedir. İsrail’e karşı gibi görünen politikasının arka planında İsrail’le aynı amacı paylaştığını görmek isteyen her göz tarafından bir bakışta görülmektedir. “Tek millet iki devlet” dediği Azerbaycan da Türk devletiyle İran’a karşı aynı amacı paylaşmakta, İsrail ordusunun yakıt ihtiyacını Türkiye ve Azerbaycan’ın karşıladığı hesaba katılırsa bu gerçek çıplak biçimde karşımızda durmaktadır. Yeni Akit gazetesi Erdoğan rejiminin İsrail’e karşı düşmanlığının sahteliğini her gün “Fars-Şia emperyalizmi İslam’ı yok etmeye çalışıyor” diyerek gözler önüne seriyor. İsrail’in Sünni Hamas’a karşı savaşı, şimdi Lübnan’da Şii Hizbullah’a ve Şii İran’a çevrilmiştir, o nedenle fanatik Sünni dünyası bayram etmektedir. Erdoğan Nasrallah’ın öldürülmesinden dolayı göstermelik bir üzüntü bile duymamıştır. İsrail’in saldırılarına “Allah’ın lütfu” gibi baktığından şüphe bile edilemez.

Ancak bana sorarsanız ne İsrail, ne ABD, ne de NATO, Türk devletinin Ortadoğu’ya bedavadan, hiçbir riske girmeden hakim olmasına asla izin vermeyecektir. Erdoğan’ı kulağından tutarak, o ne kadar “İsrail bana saldıracak” diye bağırırsa bağırsın, Türkiye’yi bu savaşa İsrail’in yanında sürüklemek için Erdoğan’a bir demet havuç ile birkaç beyzbol sopası gösterecektir.

Tıpkı Libya’da olduğu gibi. Erdoğan o günlerde “NATO’nun Libya’da ne işi var” dedikten az sonra Türkiye’ye tarihi boyunca dostluk gösteren Kaddafi’ye karşı uçak filolarıyla Amerikan havuçlarının ve beyzbol sopalarının istikametinde saldırıya geçmişti.

Bu yazdıklarım muhtemel savaşta İsrail’in ve Türkiye’nin zafer kazanacağı anlamına gelmiyor. Böyle kesin bir zafer ihtimali olsaydı, başta ABD olmak üzere İsrail ve Türkiye çoktan İran’a karşı saldırıya geçerlerdi. Şimdilik inisiyatif sözü edilenlerde olmakla birlikte, böyle bir savaşta İran’ın yenilgisi yalnız bölgedeki dengeleri kökten değiştirmekle kalmayacağı, Rusya’nın, Çin’in, Pakistan ve Hindistan’ın birbirlerine karşıt da olsa menfaatlerine çok ciddi zarar vereceği için beklenmedik gelişmeler ortaya çıkabilir.

Mesela…

Sayılan devletlerden biri son çare olarak İran’ın nükleer silah geliştirme çabalarına destek verebilir ve karşılıklı füzeler gökyüzünde uçuşurken bir bakmışsınız İran çöllerinde bir nükleer bomba denemesinin yer sarsıntısı dünyanın bütün rasathanelerinde kaydedilmekte...

Yani?

Yani İsrail-İran savaşı durdurulmalıdır.

Savaşı durdurabilecek en büyük kuvvet dört parça Kürdistan’ın elli milyonluk örgütlü ve bilinçli yurtsever halkı ve onun yüzbinleri bulan silahlı “barış gücüdür.” Ortadoğu halkları devletlerinin ihanetine karşı bu büyük güçle birleştiği zaman hiçbir emperyalist devlet bölgeyi kana bulamaya cesaret bile edemez. Barış hepsi de emperyalist amaçlar taşıyan devletlerin iktidarlarıyla “yumuşayarak” barışmakla değil, Kürt halkıyla barışarak gelir. Bunun en büyük adımı zaman kaybetmeden bu halkın önderinin özgürlüğünü sağlayarak atılır.

Buna aklınız yetmiyor ve iradeniz elvermiyorsa, yarın  barış için bir şeyler yapın.

Ne gibi?

Yarın TBMM’de yapılacak göstermelik “gizli oturuma” katılan muhalefet, iktidarın sahte İsrail karşıtlığının ilk bomboş ve gülünç cümlelerini dinledikten sonra kardeş İran halkına karşı bu ahlaksız planı Erdoğan’ın suratına çarpmalıdır. Çünkü İsrail’le gölge boksu yapmak, onun gölgesinde İran halkına karşı en büyük soykırımı avuçlarını ovuşturarak beklemek Türk devletinin tarihine yüzyıllar boyunca silinmeyecek bir leke daha sürecektir.

Ya bu hengamede alnına leke sürülecek bir devlet bile elinizde kalmazsa…

Bunu da düşünün derim.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.