Kapandan kurtulmak
Selim FERAT yazdı —
- Taşlar yerinden oynadı. Kurdistan eski Kurdistan değil; bunun etki alanındaki Türkiye de artık eski Türkiye değil! Bu Newroz'u, sakinleşen ve ne yaptığını bilen milyonlarca Kurdistanlının yaşamak mecburiyetinde oldukları statüye kolektif karşı koyuşu olarak algılıyorum.
Geçen Newroz’u daha öncekilerden ayıran ana hattı bulmaya çalışıyorum.
İlk görüş olarak, 80’lı yıllardan şimdiye dek olanların bir doyum noktasına ulaştığının altını çizmek istiyorum.
Varolmak/yok olmak gibi bir tehdit zaman aşımına uğradı.
Varolmak için simgeleştirilen "Jin, Jiyan, Azadî“ sloganı uluslararası bir simgedir.
Bu simge, AKP’den CHP’ye, MHP’de Komünist Parti’ye dek tüm kolonizatörler dünyası için, toplumsal bir dönüşümün hikayesinin özetidir.
Çünkü:
Kürtler Musa Anter’in deyimiyle, Ortadoğu’nun "zencileri“ olduklarının farkına vardılar.
Kürtler Ortadoğu’da ikinci Yahudi topluluğu olmayacaklarında direndiler.
Taşlar yerinden oynadı.
Kurdistan eski Kurdistan değil; bunun etki alanındaki Türkiye de artık eski Türkiye değil!
Bu Newroz, sakinleşen ve ne yaptığını bilen milyonlarca "Kurdistan’lının yaşamak mecburiyetinde oldukları statüye kolektif karşı koyuşu olarak algılıyorum.
Bu Newroz, tetiğe dayanan siyasete son vermek için, kitlelerin tutuldukları sömürgecilik kapanından kurtulmak için, dünyaya yaydıkları sembolik bir başkaldırıydı.
Newroz’u diğer haklar, bunu bir bayram olarak; Kurdistan’lılar Newroz’da, alanlardaki başkaldırıyla, onu varoluş mücadelesinin bir sembolü olarak kutladılar.
80’li yıllardan bu yana dünyadaki tüm Kurdistan’lıların kurtuluş bileşkesi ve toplumsal manifestosuydu.
Kurdistan’lılar:
Kendi kaderinden sorumlu olmak;
Başkasının size layık gördüğü "özgürlük“ dünyasında tutsak kalmamak;
Başkalarının çizdiği sınırlarda "özgür“ olmak, "özgür mahkum olmak“tır diyebilmek;
İnkarı inkar etmek için ayaktaydılar.
Sonrasında seçim gündemde…
Newroz’da seçimlere dair cevaplar aradım.
“Asker çözer, polis çözer, yargı çözerle bu iş olamaz“.
Çözüm sürecinin yeniden başlamasıyla ilgili birçok şey söylenmesine rağmen, seçimlerde Kürtler ne yapacak sorusu hala tartışılıyor.
Belirleyici olan, Kurdistan’daki seçim.
Yerel seçimler, dolaysız kader belirlemede önemli bir ölçü.
Kendi yaşam alanlarınızda, günübirlik yaşama müdahale edebileceğiniz siyasi toplumsal gelişmeler yereldir.
Muş’un bir mahallesindeki sakinler için, Diyarbekir çok uzak, ama mahalle muhtarının yakasına yapışmak için yarım saat yol yeterli.
Ancak işin içinde asker, polis, jandarma varsa, bu da zor.
Böylece işgalden, size yabancı bir gücün güvenlik güçlerinden kurtulmak bir zorunluluk oluyor.
Bu kapandan kurtulmak Kürtlerin kaderini belirleyecek.
"İnsanın özgürlüğü istediğini yapabilmesinde değil, istemediğini yapmak zorunda olmamasındadır." (Jean-Jacques Rousseau)
Bana göre asıl oyun sahnesi Kurdistan’da oynanacak.
İstanbul sadece bir detay. AKP ve CHP arasında bir seçeneğe zorlanmak, kötü bir kader oyununa itilmek oluyor.
Ancak tarihi gelişmeler size, egemenlikten vazgeçmemekte direnen gücü merkezde (İstanbul) silkeleme rolü yüklüyorsa, bunu rafine bir taktikle çözme kabiliyetini gösterme fırsatına sahipsiniz.
DEM Kurdistan DEM’idir.