Yerel seçimde bir zemheri zürafası
Veysi SARISÖZEN yazdı —
- Hem PKK’ye karşı AKP-MHP ile aynı safta olacaksınız, hem “teröre karşı ordumuzun yanındayız” diyeceksiniz, hem de savaşın “baş komutanını” seçimde devireceksiniz. Yapamazsınız.
Ben de CHP’liler gibi konuşayım: “Tam seçim eşiğinde yine başladılar.” Nasıl başladılar? “Tam seçim eşiğinde…” diye başladılar. Artık hepimize gına geldi. Her seçim eşiğinde bu tayfa “Kandil askerlerimizi öldürecek” diye şikayet edip durur.
Neymiş? PKK aslında AKP’yi destekliyormuş. Askerleri öldürerek AKP’ye “tam da seçim eşiğinde ortamı kutuplaştırma” fırsatı veriyormuş.
Sanırsınız PKK “seçimden seçime” eylem yapıyor. Yıl 365 gün, ordu vuruyor, gerilla da onu vuruyor. Yani savaş var.
Adam mayosunu giymiş, denize girecekmiş. “Tam evden çıkmış ki”, ne görsün, kar yağmıyor muymuş? “Hayret" demiş, "ne zaman denize girmeye niyet etsem, kar yağıyor.” Meğer aylardan Aralık’mış. Yani Zemheri. O hesap işte.
Sen kırk yıldır süren bir savaşı umursamadan “seçim kazanmaya” heves edersen, “tam seçim öncesinde PKK askerlerimizi öldürdü” diye zırvalamaktan yakanı kurtaramazsın.
Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Miyase İlknur’u okuyunca, onu Zemheri’de denize girecekken tipiye tutulmuş bir halde gözümde canlandırdım. Gelin yazısından bir parçayı okuyalım:
“Partilerin seçim kampanyaları başlamadan ilk gong sesi her defasında Kandil’den gelir. Ya kent merkezlerinde bombalı saldırı ya da güvenlik güçlerimize yönelik kanlı bir eyleme imza atarak seçim sathı mailine girildiğini haber verir. Bu gelenek yerel seçim öncesinde de bozulmadı. Irak’ın kuzeyinde Pençe-Kilit Harekâtı kapsamında faaliyet gösteren üs bölgesine saldıran terör örgütü PKK 12 askerimizi şehit etti.”
Vah vah… Miyase İlknur “faaliyet gösteren üs” diyor. Ne üssüymüş o? Nasıl bir “faaliyet” gösteriyormuş? Petrol mü arıyormuş? Uzay istasyonu mu kurmuş? Yoksa dağ başında kayak faaliyeti mi var?
Miyase İlknur hızını alamamış. Bir de şunları döktürmüş:
“Kış aylarında genelde eylem yapmayan ve eylem için baharı bekleyen terör örgütü PKK’nin bu kez konsept değişikliğine gitmesinin başlıca nedeninin yaklaşan yerel seçimler olduğuna kuşku yok.”
Bak sen! Demek ki, HPG “konseptini” yerel seçimlere göre ayarlıyormuş. Yazarımızın bundan kuşkusu yokmuş. Ben ise yazarın akli melekelerinden kuşku duymaktayım. Ordunun, yüzlerce askerinin mevzilendiği saldırı üssüne, karda, fırtına da kilometrelerce yol yürüyüp yanaşan, ben diyeyim üçer kişiden iki-üç timlik, sen de beş-altı timlik gerilla demek ki AKP’ye kazandırmak için ölümü göze almış… Eksi on derecede tel örgüleri kesmiş, mayınları temizlemiş, o göz gözü görmez havada uçurumların kıyılarından üslere sızmış, askerlerle göğüs göğüse çarpışmış…Neden? Yerel seçimde CHP’ye kaybettirmek için!..
Ey akıl, geldiysen Miyase İlnur’un kapısına üç kere vur. Belki açar da aklını başına alır.
Bu yazara anlatmaya değmez ama, yine de “konsept” hakkında biri iki laf edeyim.
“Konsept” değiştiren TSK. Baharla birlikte işgal ettiği yerlerden, her yıl kış geldiğinde geri çekilirken, şimdi Güney Kurdistan’daki işgalini “kalıcılaştırmak” için artık geri çekilmiyor. Şu anda en az 40 kilometre derinlikte üslenmiş. Kerkük’ü zorluyor. Bu askeri taktik ile Kerkük seçimlerine Barzani lehine, içi MİT kaynayan Türkmenleri de “siyasal alana” sürmüş.
Belli ki gerilla, ordunun bu işgal yeltenişine karşı Başûr Kurdistan’ını savunmak için “karşı konsept” geliştirmiş,
CHP’ye yakın emekli generaller ve albaylar bile “kış ortasında 40 kilometre derinlikte ne işimiz var” derken, bizimki “tam yerel seçim eşiğinde PKK konsept değiştirdi” diyor ya, emin olun içimden yazara acımak geliyor.
Şimdi şu gerçeği en köşeli şekilde vurgulamak isterim:
Savaş varsa, yalnız ekonomi çökmez, yalnız mafya ülkede cirit atmaz, yalnız toplumsal ahlak yıkıma uğramaz, Kürt halkına düşman edilmiş Türk seçmen, Miyase İlknur’un partisini değil, iktidarda kim varsa onu destekler. Savaş varsa sistem içi muhalefet kesinlikle seçim kazanamaz. Hem PKK’ye karşı AKP-MHP ile aynı safta olacaksınız, hem “teröre karşı ordumuzun yanındayız” diyeceksiniz, hem de savaşın “baş komutanını” seçimde devireceksiniz. Yapamazsınız.
Muhalefet demek, ıvır zıvır konularda değil, en temel sorunda muhalefet etmek demektir. Kolay değildir. “Savaşa hayır, biz barış getireceğiz” dediğinizde “önce” oy kaybedersiniz. “Sonra” 12 askeriniz can verince “yeter, askerlerimiz ölmesin, barış” dediğinizde oylarınız kıpırdar. “Meğer 12 asker değilmiş, koca yüz kişilik bölük yok olmuş, derhal barış” dediğinizde oylarınız artmaya başlar. O zaman gerillanın “tam da seçim sath-ı mailinde eylemlerinden” cin çarpmışa dönmez, “ilk hedefimiz barıştır, ileri” deme cesareti bulursunuz.
İşte o zaman “seçim kazanırsınız.”
Sakın yanlış anlaşılmasın. CHP’ye “PKK’yle ittifak yapın” diyen yok. Siz devlet olarak ona düşmansızın, o da size düşman. Savaş halindesiniz. İktidar “savaşa devam” derken, muhalefet “barış” dediğinde, ne demiş olacaksınız?
“Düşmanla barış” demiş olacaksınız.
Yani ben Miyase İlknur’a “PKK düşmandır” dediğinde kızmam. Ama “barış düşmanla yapılır” gerçeğini görmüyorsa, yapacak bir şey yoktur. Zemheride denize girmeye kalkıp, tipiden şikayet etmeye devam…