Bugün değilse, ne zaman ayağa kalkacağız?

Demir ÇELİK yazdı —

  • Ülkenin zifiri karanlığa doğru hızla yol aldığı bu süreçte, artık duygusal yaklaşımlara yer yoktur. İtiraz ederek ayağa kalkmanın, isyan ile bize ait olan yaşamı inşa etme zamanıdır.

Çürümüşlüğün ve kokuşmuşluğun zirve yaptığı, insani değerlerin hiçleştirildiği bir ülkeden kim ne bekler?

Her gün onlarca kadının katledildiği, faillerinin bulunmadığı, bulunsa bile hafifletici sebepler ileri sürülerek serbest kaldığı…

Kürtlerin, Alevilerin, öteki halklar ve inançların inkâr edildiği, katliam ve soykırımlara tabii tutuldukları, faillerinin cezasızlıkla taltif edildikleri…

Yüzbinlerce Kürt’ün, Alevi‘nin yerinden, yurdundan edildiği, kutsal topraklarından koparıldığı…

Onbinlerce Kürt gencinin yeni yaşamı başka diyarlarda kurma umuduyla sürgüne çıktıkları…

Binlerce akademisyenin, onbinlerce meslekten insanın onca deneyim ve birikimlerini hiçe sayarak bilinmezliklere yüzlerini döndükleri…

Her gün iş cinayetinde işçilerin hayatını kaybettikleri…

Güvencesiz ve sendikasız çalışma koşullarında hayatını kaybedenlere, “işin fıtratı” denildiği…

‘Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti’ denilerek farklı halklardan ve inançtan çocukların Türk ve İslam yapıldığı…

‘Bir Türk Dünyaya Bedeldir’ denilerek koskoca gezegende yaşayan milyarlarca insanın hiçleştirildiği…

Êzîdî, Alevi çocuklarına zorunlu din dersinin dayatıldığı, milyonlarca farklı inançtan ve dinden çocukların imam ve vaazların rehberliğinde başkalaşıma uğratıldığı…

Kadim Raa (Rêya) Heq inanç ocaxlarının kapatıldığı, Alevi Bektaşi ve Cemevi Başkanlığı üzerinden Alevilere yeni bir gömlek biçildiği…

Alevi inanç ve itikadının yasak olduğu…

Kültürel soykırımla Alevilere başkalaşımın dayatıldığı…

Kürt dil ve edebiyatının hayat bulduğu, kültürel ve sosyal aydınlanmanın yaşandığı Kürt medreselerinin kapatıldığı…

Kürt inkârının devam ettiği, Kürt dilinin yasak olduğu…

Asimilasyon ve kültürel soykırımla Kürt ve Alevi hafıza ve belleğinin silinmek istendiği…

Kürt’ün seçme seçilme hakkının gasp edilerek Kurdistan’a kayyum adı altında sömürge valilerinin atandığı bu ülke, annemizden, babamızdan en içten ve karşılıksız sevgiyi görüp yaşadığımız yer olduğu için sırtımızı dönemiyoruz. 

Dilsel, kimliksel, kültürel ve inançsal değerlerinizle yoğrulup şekillendiğimiz mekan olduğu için ahdı vefa duyuyoruz.

Sosyal, siyasal ve kültürel varlık olmamızdan ileri gelen insani eylem ve edinimlerinin gerçekleştiği coğrafya olduğu için unutamıyoruz.

Bu nedenle onca çürümüşlüğüne ve kokuşmuşluğuna rağmen bir yerine birkaç kez düşündüğümüz, yüzümüzü döndüğümüz yer olmaya devam ediyor. 

Ancak durum göründüğünden öte derin krizlere gebedir. Krizi doğru yönetmek ve kazanmak için riskleri ve  tehditleri iyi analiz etmeli... 

Fırsat ve olanakları da iyi değerlendirmeliyiz.

Ülkenin zifiri karanlığa doğru hızla yol aldığı bu süreçte, artık duygusal yaklaşımlara yer yoktur.

İtiraz ederek ayağa kalkmanın, isyan ile bize ait olan yaşamı inşa etme zamanıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.