Gazze-Roboski: Bir zihniyetin anatomisi
Cihan DENİZ yazdı —
- Kötülüğün çok uzun zamandır sıradanlaştığı, ötekine dönük her şeyin mubah görüldüğü bu coğrafya için çok da yeni olan bir şey yok. Bugün Gazze’de yaşananlar bu coğrafyada farklı ölçekte, farklı biçimlerde yaşanmadı mı?
İsrail’in Gazze’ye dönük soykırım düzeyine varan saldırılarına ilişkin en acı ve en katlanılması imkânsız yön kuşkusuz binlerce çocuğun, kadının, sivilin İsrail’in hedef gözetmeyen bombardımanları sonucu ölmesi, yaralanması, belki binlerce çocuğun anne ve babasını yitirip dünyada yapayalnız kalmasıdır; 2 milyondan fazla Gazzelinin kışın ortasında hapsedildikleri açık hava hastanesinde su gibi, gıda gibi, ilaç gibi ısınma gibi en temel ihtiyaçlardan mahrum yaşamak zorunda bırakılmasıdır.
Ama yüreğimizi acıtan, karşılaştığımızda bizi öfkelendiren bir diğer yön ise tüm bunların tüm dünyanın gözü önünde, adeta yapılması en meşru şeymiş gibi yapılmasıdır. Ama en az bunlar kadar acı vereni, uzun vadede en az bunlar kadar zarar vereni siyasetçisiyle, diplomatıyla, askeriyle, din insanıyla, gazetecisiyle, akademisyeniyle İsrailliler, tabii ki her türlü baskıyı ve bedeli göze alıp kendi ülkelerinin yaptıklarına karşı duran onurlu insanlar hariç, yaşanan vahşetin meşrulaştırılması, adeta kutsanmasıdır. Televizyonda, sosyal medya ve buldukları her ortamda bunlar, insani, ahlaki, dini değerleri bir kenara bırakıp, yapılanları haklı gösterecek, bu olmuyorsa normalleştirecek argümanlar üretmektedirler. Belki de daha önce hiçbir zaman bir vahşet en yetkili ağızlardan, yapılanları en ufak bir gizleme, üstünü örtme çabası olmadan, bu kadar rahat ve pervasız bir şekilde savunulmamıştı. Yaratılan bu dalganın sonucunda, sıradan insanlar da, sıradan askerler de, sosyal medyanın da gücüyle, bunun bir parçası oldular. Gencecik insanların gülerek tüm Gazzelilerin ölmesi gerektiğini söylediği, askerlerin gülerek yaptıklarını anlattıkları paylaşımları kanımız donarak izledik. Sıradan insan içindeki karanlığı, kendinden olmayana dönük nefreti gördük.
Tarih boyunca insanlık ezenlerin sebep olduğu nice acıya, katliama, soykırıma şahit oldu. Bugün Gazze’de yaşananlar ne ilk ve maalesef bu anlayış hakim oldukça son da olmayacaktır. Ama burada yeni olan bir şey var. İlk kez kötülük, en ufak bir gizleme çabası olmadan bu kadar sıradanlaşmıştır. Ötekine dönük nefret, bu nefretin bunun nelere yol açtığının hatırası hala insanlık için tazeliğini korumasına rağmen, bu kadar rahat ifade edilir hale gelmiştir. Ama belki de en önemlisi, ilk kez düşman olarak görülenlere dönük hiçbir norm ve ahlaki kısıt olmadan yapılacak her şey bu kadar normal ve meşru kabul edilmiştir. Tüm bunların yarattığı kir ve tahribatın orta ve uzun vadede halklar, ezilenler için ne gibi sonuçları olacağını yaşayarak göreceğiz.
Yeni diyoruz ama aslında özellikle kötülüğün çok uzun zamandır sıradanlaştığı, ötekine dönük her şeyin mubah görüldüğü bu coğrafya için çok da yeni olan bir şey yok. Çok da geriye gitmeden, bugün Gazze’de yaşananlar bu coğrafyada farklı ölçekte, farklı biçimlerde yaşanmadı mı? Siyasetçisiyle, gazetecisiyle, akademisyeniyle iktidar çevreleri bu yaşananları meşrulaştırmak için tüm “hünerlerini” sergilemedi mi? Sosyal medya kanallarında benzer görüntüler servis edilmedi mi?
Tam da bu, gerçekle yüzleşilmediği için Türkiye’de Gazze’de yaşananlara dönük tepkilerde, özellikle de iktidar çevrelerinden yükselen tepkilerde hep bir samimiyetsizlik hissedilmektedir. Bu samimiyetsizliği görmek için sabah akşam İsrail’e lanet edip ama onunla yaptığı ticareti kesmeyenleri görmeye gerek yok. Asıl sorun zihniyette. “Kadın da olsa, çocuk da olsa gereği yapılacak” denilen bir zihniyetin hakim olduğu bir yerde, çocukların güvenlik güçlerine ait araçların çarpması sonucu veya güvenlik güçlerinin attığı veya bıraktığı patlayıcılar sonucu ölmesinin sıradan bir olay sayıldığı ve bunlara ilişkin hiçbir etkili soruşturma ve kovuşturmanın yapılmadığı bir yerde hangi samimiyetten bahsedilebilir?
Türkiye’deki bir üniversitede görev yapan bir kadın akademisyenin Roboski Katliamı’na ilişkin sosyal medya üzerinden yaptığı yorum aslında bu söylenenleri çok net özetlemektedir. İsrail’in yaptıklarını her gün sözde lanetleyen, Gazzeli kadın ve çocuklar için her gün sözde gözyaşı döken bir akademisyen (?), mevzu bahis Kürtler olduğunda, bir anda yüz seksen derece dönüp, çoğu çocuk 34 sivil Kürt’ün savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürüldüğü Roboski Katliamı’nda yaşamını yitirenlerin cenazesinde çekilmiş bir fotoğrafın altına “görüntü çok güzel, daim olsun" diye yorum yapabilmektedir. Bu tek bir kişinin yaptığı bir yorum olarak görülmemelidir. Bu, bir zihniyetin, ötekinden nefret eden, ona her şeyi reva gören, onun acılarına karşı en ufak bir insani duygu beslemeyen bir zihniyetin dışa vurumudur. Ve bu zihniyetin, Gazze’de olanları ne kadar lanetlerse lanetlesin, Gazze’de yaşamını yitiren çocuk ve kadınlardan gülerek bahsedenlerden zerre kadar farkı yoktur. İki zihniyet de birbirinin ruh ikizidir.