Katilin yüz yılı…

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Recep Erdoğan öldürdükleri Kürt sayısıyla övünüyor. Boşuna aramayın, insanlık refleksi yüz yıl önce öldü bu coğrafyada. “Bu canilik, kan seviciliği ne?” diyen olmadı, bugüne dek. Bu topraklarda önce vicdanları öldürdüler. Ölüden ses çıkmaz… Ne diyeyim ben, katilin yüz yılı…

Elbette, “ben Türk’üm” diyenlerin tümü katil değildir. Türk toplumunda, insan gibi insanlar da var elbette. Yağmur damlası kadar temiz yazarlar, sanatçı ve aydınlar vardı, günümüzde de var.

Ancak İttihatçıların devamı olan ve “Atatürk milliyetçiliği” (Kemalizm) denilen ırkçılıkla barbar bir toplumsal ruhun yaratıldığı da gerçektir.

Kemalistlerin terörle derin uykuya yatırdığı kalabalıklar, yakın tarihe kadar Atatürk ulusal kurtuluş savaşı ile mazlum ve masum milletlere örnek, eşi bulunmaz bir rehber olmuş masalı anlatılıyordu. Bizim kuşak okul sıralarında, bu masalları dinleyerek büyüdü. Sonra baktık ve gördük ki, anlatılan her şey palavra.

Gerçek başka yerdeydi. Sahipsiz, güçsüz, kuvvetsiz Ermenilerin, Rumlar ve Süryanilerle, Yahudilerin canı alınmış, kalanı sürülmüş, Kürtler soykırıma tabi tutulmuştu. Gerçek tekti. Halkların köküne kibrit suyu dökülmüştü.

Sonra, bu söylem tedavülden indi. Yerine, “ben adamım, o kötü” pazarında “kahrolsun emperyalizm” naraları başladı. Sansüre rağmen, bunların gerçekte emperyalizmin neferi, kendi namlarına emperyalistlik oyununda katil olduklarını gördük.

Ve bunlar şimdi, “ben temizim, İsrail kirli” deme pazarında at koşturuyor, “katil İsrail” naraları patlatıyorlar.

Oysa, bu taklalar onları temize çıkarmıyor. Tersine, dünya ölçeğinde cinayetlerinin gündeme gelmesini sağlıyorlar.

Onların “katil” dedikleri İsrail’de ise en azından, vicdanın sesi var. İnsanlar, Hamas’la savaşta, iktidara ırkçı destek gazı verme yerine, topluca sokaklara çıkıp “savaşkan hükümet istifa” diye haykırıyor ve bu ses tüm dünyada duyuluyor.

En azından ülke halkı, Türkler gibi açlık çekerken bile kölece boyun eğme durumunda değil.

İsrail demokratik bir ülke. Bireylerin hakları, söz söyleme özgürlükleri ve en önemlisi ses veren vicdanlar orada.

Dünya görüşü şöyle ya da böyle, ama öbür yanda insanlar “askerliğe gidip katil olmak veya ölmek istemiyorum” sedalarıyla gösteriler düzenliyorlar.

Öte yandan “Allaha şükür oğlum şehit oldu” diyen Türk analarının sesi kulaklarımızda yankılanıyor. “Allaha şükür” diyen ana sonra bağlanan maaş, bağışlanan evle seviniyordu.

Oysa, İngiliz ve Fransızların ortak yapımı olan Türk devleti daha ilan edilmeden önce Kürt kanlısıydı. Katiller sıram sıramdı. Kürtler yüz yıldan beri de soykırım altında.

Kürtlerin vergisiyle geçinen, ekmeklerini yiyen, madenlerini, suyunu çalanlar Kürt öldürüldükçe ellerini ovuşturuyor, bu arada ölü soymaya, hırsızlık ve soyguna atılıyorlar…

Bir gün olsun, “insanlığa derman” adına üç kişi bir arada sokağa çıkıp katile “sen de dur” demedi.

Şimdi katillerin yüz yılı…

Atatürk mirasının en sıkı sahibi Recep Erdoğan’ın öldürdükleri Kürt sayısıyla övünüyor. Boşuna aramayın, insanlık refleksi yüz yıl önce öldü bu coğrafyada. “Bu canilik, kan seviciliği ne?” diyen olmadı, bugüne dek. Bu topraklarda önce vicdanları öldürdüler. Ölüden ses çıkmaz…

İsraillilere katil diyorlar ama, bu satırların yazıldığı sırada bile yüz yıllık katil Suriye ve Irak Kurdistan’ın köylerini, yaylalarını bombalıyor, savaş dışı kadınları, gücü, kuvveti olmayan çocukları katlediyordu.

İsrail katil ama, Türk değil. O askeri, polisi ve milis güçleriyle sürek avına çıkılır gibi, govend oynayan kadın, çocuk avında.

Ne diyeyim ben, katilin yüz yılı…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.