Türk bayrağıydı, terörizm bayrağı oldu
Ahmet KAHRAMAN yazdı —
- Türklere ait bilinen bayrağın, kadim zaman korsanlarının ‘kuru kafa ve insan kemiği’ motifli bayrağı misali, uluslararası İslamcı teröristlere bayrak olduğu rivayet değil, gerçektir.
Çin’in Uygur Bölgesi, Asya içleri Kırgızistan’dan, Çeçenya’dan, Afganistan’dan yola düşüp Ortadoğu çöllerinde birleşen, kafa kesen İslamcı haydutlar, hırsızlar ve tekmil tecavüzcüler Türk diktatör Recep Erdoğan’ın başkomutası ve Türk bayrağı altında Suriye’yi ve Rojava’yı işgal ve talan taarruzunda.
Türklere ait bilinen bayrağın, kadim zaman korsanlarının ‘kuru kafa ve insan kemiği’ motifli bayrağı misali, uluslararası İslamcı teröristlere bayrak olduğu rivayet değil, gerçektir. Milyarlarca insan gibi, bizler de vahşi teröristleri, Türk ordusunun üniforması içinde ve NATO silahlarıyla şerefmiş gibi Halep kalesine, İslamcıların kara bayrağı yerine Türk bayrağı asarken gördük. O kadarla da sınırlı değildi. Katillerin kolları da, göğüsleri de Türk bayrağı motifiyle süslüydü. Yere oturttukları, esirleri tarayan tüfeklerinin kundağı da Türk bayrağıyla süslüydü.
Şapkalarının altından İslamcılara has uzun saçı sarkan talancıların ganimet çokluğundan ağızları kulaklarındaydı. Kürdün sözüyle ‘Lanet gelsin’. Holları, koyunları hırsızlık malıyla dolu bu katiller güruhu Erdoğan’ın askerleriydi.
Yeni değil
Türk devletinin İslamcı teröristlerle bütünleşmesi yeni değildir. Erdoğan’ın Afganlı terörist Hikmetyar’ın ayaklarının dibine diz çökmesi, dünyaya verilmiş ilk görüntüydü ve görmezlikten gelindi. Müslüman Kardeşler çetesini, Suriye’de iktidar ortağı yapmadığı için, Esad rejimine savaş açması, alkış ve destek atışlarıyla karşılandı. Esat, Batı ile uzlaşmadığı için, Erdoğan ve İslamcı teröristlerin yıkım ve talanı destek gördü.
Katiller ve tecavüzcülerden ordular
Erdoğan rejiminin, IŞİD’in başını ihbar etmesi, terörle mücadele diye ödüllendirildi. Oysa Bağdadi’nin ölümü, Erdoğan’ın dev adımlarla, İslami terör liderliğine tırmanışıydı. Erdoğan, başsız kalan katiller, hırsızlar, soyguncular ve tecavüzcülerden kiralık Özgür Suriye ve Suriye Milli Orduları yarattı. Tel Rifat’tan sonra Minbic üstüne salınan bu orduların başkomutanı Recep Erdoğan’dır…
Batı hep göz yumdu
Batı dünyası, NATO’ya topuk gösterip Rusya’nın kucağına gitmesin diye Türk terörüne göz yumdu. 2015 yılında Paris’te yayımlanan Charlie Hebdo dergisine saldırı ve 2019 yılında Hollanda’daki saldırının ana bağlantıları derinliğine araştırılmadı. Kürtler, Ortadoğu’da İsrail’den sonra Batının tek doğal müttefiğiydi. İslamcı terörle savaşında da onlarla ortaktı. Buna rağmen Türk saldırlarına göz yumdular. Kürtleri yalnız bıraktılar.
Astana’da kurtlar sofrası
Rusya, İran ve Türk diktatörler, Kazakistan’ın başkenti Astana’da bir masa kurdular. Bunlar birbirinin gırtlağına diş geçirmek için, uygun anı bekleyen kurtlardı. Masanın ortasına bir Kürt silüeti konmuş, onların analarını görmemesi için ne yapılması gerektiğini tartışırken, o arada Suriye’yi aralarında paylaşmış ve paylarına razı havalarındaydı. Ancak dünya halleri değişkendi. Rusya, Ukrayna bataklığına saplandı. İran, İsrail’e karşı İslamcı Hamas’ın ardında durunca, yediği darbelerle sarsıldı. Ve hayatı boyunca, başkasının güçsüzlüğünü fırsat bilip atağa geçen Türkler, Kürtlerin “Bextê Romê tuneye” sözünü bir kere daha gerçeğe dönüştürdü.
İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler’den geçinen, ancak yenildiğini gördükleri gün savaş ilan edenler, bu kez Rusya ve İran’a topuk gösterip, islamo-faşist çetelerin başına geçerek Suriye ve o arada Rojava’yı işgal hamlesine geçtiler.
Kurtlar sofrasının yiyicileri Rusya ve İran şimdi İslamcı çeteler diye diye Türklerle savaşıyorlar.
Kürtler yine yalnız
Bu savaşın nerede ve nasıl duracağı belirsiz. Ama Kürtler yine Türklerin hedefinde. Bu satırlar yazılırken, Kürtler birkaç cephede savaşıyordu. Ve Batılı müttefikleri yanlarında değildi. Elbette, bu konuda Kürtlerin de hataları var, ama bunları irdelemenin yeri ve zamanı değil.
Hamas ve Hizbullah’ın yasını tutanlar
Ancak Hamas ve Hizbullah’ın yasını tutan, Türklerin seri katilliğine karşı kendini savunmaya, ‘terör’ demek için mikrofona fırlayıp, Bahçeli’nin kanlı eline övgü dizenler ortada yoktu.
Yeni süreç
İslamo-faşizmin bu hırsızlık ve talan hamlesi son değil, kan davasının yeni bir başlangıçtır. Yaşayanlar göreceklerdir. Bu olanlar, Kürt ulusalcılığında yeni bir motivasyon…