New York’ta bir emperyalist

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Recep, uçaklara yüklediği Alman yapımı son sistem Mercedes’ini, koruma ordusu ve alkışçılarını, danışmanlar taburunu, mutfak personeli, uşakları, peşkirci, ibrikçi, makyajcıları, Saray’ın aşçı ve garsonlarıyla, Amerika’nın gökdelenler ormanı New York şehrine iniyordu.
  • Recep, Birleşmiş Milletler toplantı salonunda, cami avlusunda eline verilene benzer bir metin spikerliğini yapıyordu. Metni okurken Kürdistan parçalarında işgalci, Osmanlılar gibi hırsız, talancı, soyguncu olduğunu ve de üstünden akan Kürt kanını yok, karşısında oturanları ellerindeki kanı göremeyen kör sanıyordu. Kendince haklı da. Kürtler, yer yüzünün yalnızlarıdır çünkü…

 

Yüz yılımız gücü ele geçirince, Kürtçe deyimle “kendini şaşıran” ulu önderler galerisidir. Kendi halkını soyan hırsızlar, ülkelerini işgal eden katiller galerisi…

Öte yandan “itibar” diye diye, halkının parasıyla lükse batan, görkeme bulanan, saraylar, köşklere sığmaz olanların gösteri sahnesiydi, yaşadığımız yüz yıl.

“Saray efradıyla” tatile, dış gezilere çıkan Ortadoğuluları da gördük, yüz yılımızda.

 Ama hiç biri, “itibarda tasarruf olmaz” sözünün mucidi ve hayatında bir tek bu sözünün uygulayıcısı olan, "Pexas Recep” kadar olamadı.

Recep bey, “itibarına layık” olmak için, kat kat çelik zırhlı makam arabasını, koruma ordusunu, karşılayıcı ve şak şak eden alkışçılarını da yüklerken, dış gezilerde bir ilktir. Ayrıca, bir ilki daha başararak, geçtiğimiz yüz yıl miadını doldurup ölen, gömüldüğü yerde çürüyüp toprağa karışan “vahşi emperyalizmi”, yeni baştan yaratandır, o.

Mesela o, geçtiğimiz günlerde tüm görkemiyle, Amerika’nın New York şehri sokaklarında, kişiliğiyle bütün Türk’ün görkemini sergilerken, aynı gün çalacak bir şey bulamayan adamlarını seyrettik, medyadan. Kökünden söktükleri zeytin ağaçlarını, kamyonlara yüklemiş, satmaya götürüyorlardı.

Olsun hırsızlık da vahşi emperyalizmin öteki adıydı.

Ve adam, Osmanlının hırsız ruhunu çağırıyor, çağrının izinden giderek, emperyalistlerin yüz yıl önce terk ettikleri Afrika’ya açılıyordu. Maksat emperyalistlik olsun diye Kongo’da çöpçülük alıyordu. Halkı açken bir başkasının Birleşmiş Milletler’e olan borcunu kapatıyor, Somali’de bekçilik hizmeti ve çöpçülük alıyor, halkını öldürmesi için Etiyopya’ya damadın dronlarını pazarlıyor, sonra Kürtlerin kelle avcılığından diplomasi şefliğine terfi eden Hakan Çavuş, “biz Afrika’da da varız” diye övünüyordu.

Ama vahşi emperyalizmi, gücü olmayan ülkeler üzerinde deniyordu. Silahı, uçağı, hatta çocuk oyuncağının gelişmişi olan, dronları bile bulunmayan Kürdistan parçalarını işgal ve talan ediyordu. Ermenistan’ı vurması için Azerileri silahlandırıyor, dişleri dökük Irak’ı, Irak’a bağlı Güney Kürdistan’ı “müzevirlik”, fesatlık, öte yandan tehditle arka bahçe haline getiriyor, bunun adı “ben emperyalist oldum, her yerde varım” oluyordu.

Ve Recep hazretleri aç, açlıktan kurtuluşu toplu ağlama ayinlerinde arayan, açlık bunalımında birbirini, eşlerini, fazlalık gelen evlatlarını vuran, intihar salgınında can verenlerin ekmek parasıyla, “itibar cilalama” gösterilerine çıkıyordu.  

Amerika’ya parmak sallamak için, Birleşmiş Milletler toplantısını bahane edip, uçaklara yüklediği Alman yapımı son sistem Mercedes’ini, koruma ordusu ve alkışçılarını, danışmanlar taburunu, mutfak personeli, uşakları, peşkirci, ibrikçi, makyajcıları, Saray’ın aşçı ve garsonlarıyla, Amerika’nın gökdelenler ormanı New York şehrine iniyordu. Sıcağı sıcağına şehir sokaklarında “refahın şatafatı, Türk’ün gücünü sergileyen bir gösteri ile kendini alkışlatıyordu. Ve sefaletin gösterisi, Türk’e açlığını unutturma afyonu olarak, tekmil televizyonlarında yayımlanıyordu.

Gülünç haller kimilerinin gurur duyması, onurlanmasıydı, bu coğrafyada.

Aynı Recep, Birleşmiş Milletler toplantı salonunda, cami avlusunda eline verilene benzer bir metin spikerliğini yapıyordu. Metni okurken Kürdistan parçalarında işgalci, Osmanlılar gibi hırsız, talancı, soyguncu olduğunu ve de üstünden akan Kürt kanını yok, karşısında oturanları ellerindeki kanı göremeyen kör sanıyordu.

Kendince haklı da. Kürtler, yer yüzünün yalnızlarıdır çünkü…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.