Irkçı cumhuriyetin çocukları
Ahmet KAHRAMAN yazdı —
- Türk’ün cumhuriyeti, öyle bir cumhuriyet ki insanlık yangınıdır. İşgal ettiği topraklarda yaşayan, tüm yerli halkların kanıyla sıvalıdır, bu cumhuriyet. Hala direnen Kürtlerin yüz yıllık katilidir.
Türkler, “cumhuriyet” kavramını çok abarttılar. Bu kavramı kutsayıp, bulunmaz bir matah olarak sundular ve tapındılar.
Bu kutsama ve kutsala tapınma, tam bunlara göre ve yakışandır. Ayrıca, kutsayıp tapınmaya da hakları vardır. Bırakın gururlansınlar.
“Ata Türkleri’nin deyişiyle “çünki”, Türk’ün cumhuriyeti, tastamam yüz yıldan beri, rap rap yerinde sayan yer yüzünün, yaşayan tek ırkçı kalesidir. Roman icadı cumhuriyeti, ırkçılığa kılıf yaparak kutsayan, insanları kanı ve göz yaşıyla cilalayan devlet ve ona tapınan devletin halkı yoktur.
Oysa her cumhuriyet, bir matah değildir. Kanlı rejimlerin tümü birer cumhuriyetti. Rusların egemenliği altındaki tüm topraklar birer cumhuriyetti. İspanyol, Portekizlerin Falanjist rejimi, Alman Nazilerinin düzeni, Lenin ve Stalin’in kurduğu imparatorluk, İtalyan Mussolini diktatörlüğü, Latin Amerikalı generaller düzeni, Güney Afrika ırkçılığı “Cumhuriyet”ti. Türklerin cumhuriyeti şekline, şemaili, işleyişine bakın ve ağlayın ki o da bir cumhuriyet.
Türk’ün cumhuriyeti, öyle bir cumhuriyet ki insanlık yangınıdır. İşgal ettiği topraklarda yaşayan, tüm yerli halkların kanıyla sıvalıdır, bu cumhuriyet. Hala direnen Kürtlerin yüz yıllık katilidir. Ermeninin, Rum’un, Yahudi ve Süryanilerin kanlısı, haklar, özgürlüklerin hırsızı, “ekmek çalan”, mala, mülke çökendir, bu cumhuriyet.
Hadi, gururlanarak tapının cumhuriyetinize. Üstünden akan kanı, irin ve göz yaşlarını da yalayarak…
Oysa, bugün birer demokratik ada olan, dününün sömürge imparatorlukları Belçika ve Hollanda’nın cumhuriyeti yoktur. Bu ülkeler birer Kraliyettir. İskoçya ve İrlanda’nın yanı sıra, tekmil işgal toprak halkılarının hakkını teslim eden, oysa dün “üstünde güneş batmayan imparatorluk” olan Britanya’da da rejimin adı Kraliyettir.
Bırakın kavramlara tapınmayı, insan olun.
Türk’ün Cumhuriyeti olmuş, kime ne? Yakaladığına kan kusturuyor.
Cumhuriyet bugün bir mafya düzeni. Mafya iktidar katlarında ağırlanıyor.
Kendinizi tutun, tiksinip kusmayın ama, Türk cumhuriyetinin baş büyükleri, her gün, her ay, her yıl, kanına el batırdıkları Kürt sayısıyla övünüyorlar. Kürt öldürmek Türk’ün devletinin bekası için gerekliliktir. Katilin cinayet işlemesi de vatana hizmettir, yani.
Kuzeyli iki genç, çocukların elindeki ekmeği de çalan katillere karşı bir intihar eyleminde bulununca, bunu bahane edip, Doğu Kürdistan (İran) hariç, Kürdistan’ın bütün parçalarına saldırdılar. Savaş suçuna batarak Ekmek fırınlarını, buğday siloları, su depoları, elektrik trafolarını bombaladılar ki, yakışanı yaptılar. Hep böyleydi, bunlar. Ukraynalı Gogol da uzun yıllar önce, aynen bunu yazıyordu: “Çalamadıklarını, yakıp yıkıyorlar” diye.
Bu hücumda, Şengal de hedefti, saldırdılar. Çünkü, buradaki dertleri büyüktü. Geçmişte, “IŞİD kılığında” Şengal’e saldırıp soy kurutmak üzere cinayetler işlemiş, ama yenilmekten kurtulamamışlardı. Bu bahaneyle, orada intikam arıyorlardı kendilerine. Ama eli boş kaldılar.
İlk defa, Amerika’nın Rojava’daki varlığına saldırdılar. Halbuki “bila çıkar” ve salt sevabına Kürtlerin yanında gözüken kimi Kemalistlerin, işkembeden fırlayan bir yalanı daha puç oldu. Demek ki, “Amerika Türklerin yanında” değilmiş.
Bir başka görüntü: Almanya’nın Köln şehrinden. Türk ırkçılığı saldırganlığına karşı düzenlenen gösteride, tarihte ilk kez, İsrailli bir grup genç, bayraklarıyla Kürtlerin yanındaydı. Yanılıyorsam beni düzeltin lütfen, bu her yönüyle bir ilkti. Bugüne dek Türklerin yanında, havaya kalkan bir başka devlet bayrağını hatırlamıyorum.
Oysa bu büyük bir eksiklik. Kürtler kanlıları, salt işgalcileriyle meşgul. Başka hiçbir halk ve devletle halleri sorunları yoktur, olmamalıdır. Dostlukla kalkan her el sıkılmalıdır.
Bu olayla, yüz yıl önceki durakta uyumuş, orada beyni uyuşmuş, dünyadan bihaber kalmış “ergen yaş eşiğindeki Kemalist” edayla, Kürtleri dünyaya, dünyayı Kürtlere düşman gösteren masalı da kof, büyük bir bühtan ve kuru yalan çıktı.
Hey, Kürt’üm artık Arap, Pers ve Türk etkisinden, onların kültür vadilerinden kurtulma zamanıdır. Gün, dünyada dostluklar kurma, dayanışmaya gitme zamanıdır. Düşmanının düşmanı, senin düşmanın değildir Kürt. Bu alışkanlığı aşıp, özgürlüğün ılıman sularında yüzesin sen de…