Onlar şimdi, haydut çetelerine “xulam”dır

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Yarın ne gibi kılığa bürünüp hangi şekle gireceği bilinemez, ama Türk bugün, İslamo faşist çetelerin saflarında “xulamlık” hizmeti veriyor. Vahşilere verdiği hizmetin karşılığı olarak, Suriye halkının malı mülküne, alın teri, emeğine çöküyorlar. Katil çetelerin peşinden giderek, hırsızlık, soygun, talan yapıyor, “ganimet” topluyor, bunlar.
  • Rojava Kürtleri, İslamo Faşist cehennemde tek başına. Dünya, seri katilin cinayetlerine sadece seyirci de değil, katil Xulamı koruyor. Susarak insanlığa karşı işlediği suçu örtüyor. Oysa, bu dünyada her şeye rağmen vicdanın sesi de var.

Kürtler, ücret karşılığında çalıştırılan erkek hizmetkara “Xulam” derler. Kuzey Kürdistan’da (ki öteki parçalarda da böyleydi), zamanla azalmasına rağmen, 1960’lara kadar “hali, vakti yerinde” ailelerin evinde, en az bir yardımcı (xulam) olurdu.

Bir zamanlar Mir’lerin, “Xulamlar”dan oluşan orduları vardı.

Bu girişten sonra, konumuza dönersek Türk devleti, bir İngiliz ve Fransız projesidir. Kendilerine sadakatle hizmet etmesi planıyla, sınırlarını çizip, hukuki temellerini de anlaşmaya (Lozan) koyarak, hukuka dayalı bir devlet kurmaya çalıştılar.

Ama durum, tersine gelişti. Çetin Altan’ın sözüyle Türk devleti, hiçbir zaman hukuka dayalı ilerlemedi. Bir çete devleti olarak yoluna devam etti. Gerekçeler yaratarak, askeri ve sivil darbeler yaparak, yurttaşlarına kaotik süreçler, yasaklar dayatıp eziyet, işkence edegeldiler. Ayakta kalabilmiş tek halk olan Kürtleri, kesintisiz “soykırım” çemberinde rehin aldılar. Kürtler hiç biz zaman yurttaş olamadı. Düşmandı, düşman kaldılar…

Öte yandan, ilk günden itibaren, gücü olana hizmet sunarak, Kürtlerin deyişiyle, “xulam”lık yaparak geçine geldiler. “Efendi devletlerden” aldıkları güçle, komşulara düşmanlık ettiler. Pusu kurup gerekçe yaratarak işgale, hırsızlığa çıkarak yayıldılar.

İlk efendileri İngiliz ve Fransızlardı. Onlardan bekledikleri, mali ve askeri yardım alamayınca, ertesi gün “Komünist Parti” kurup Lenin Rusyası’nın saflarında “devrimci” oldular. İşgal seferlerine kolordu yolladılar.

Ücret olarak aldıkları askeri yardım ve parayla, Yunanlı kalıntıları kovaladılar. Süryani, Keldanilerin kafasını uçurdular. Pontos Rumlarını buharlaştırıp “Kürt soykırımı”nı başlattılar. Yüzyıllar boyunca kan döktüler. Kürdistan’ı yakıp yıktılar.

Suriye’den toprak kopardılar.

Ona, buna hizmet ederek gelişmeye devam ettiler. Hitler bıyığı, traş ve kilot pantolon modasından Amerikan salatası yemeye, Amerikan traşına geçtiler. Amerikan kaşarı yiyip, askerlerine “Amerikan donu” giydirdiler.

Ve hizmette kusursuz görünmek için, Rusya’ya düşman oldular. Kore’ye asker yollayıp öldürttüler. İçerde “Komünist” diye bağırta bağırta adam astılar.

İlerleyen zamanda değişim isteyen üniversiteliler için darağaçları kurdular. Onları kurşunladılar. Bugünkü MHP’nin “besi tosunları”nı, hukuk düzeni diyenlerin üstlerine salıp 6 bin kişinin mezarını kazıdılar.

Her neyse, yarın ne gibi kılığa bürünüp hangi şekle gireceği bilinemez, ama Türk bugün, İslamo faşist çetelerin saflarında “xulamlık” hizmeti veriyor.

“Allahu ekber” diye diye dört iklim, yedi bucak gelen, İslam adına kadınlar, erkeklerin başını kesen, çocuklara tecavüz eden, hırsızlık ve soygunda yoluna çıkanları kurşunlayan çetecileri besliyor, Türk devleti. Onlara insan öldürme, yakıp yıkma eğitimi veriyor, silahlandırıp üniforma giydirerek katliama salıyor.

Bu vahşilere verdiği hizmetin karşılığı olarak, “bizim kimsenin toprağında gözümüz yok” diye diye Suriye halkının malı mülküne, alın teri, emeğine çöküyorlar. Katil çetelerin peşinden giderek, hırsızlık, soygun, talan yapıyor, “ganimet” topluyor, bunlar.

Türk devletinin donatıp yönettiği çeteler, Suriye’de insani damarları kesiyor, katliam yapıyor. Sayısı bilinmeyecek kadar çok insan, can kurtarma derdiyle yollarda.

Bu olayda, katil Tahrir el Şam’dır demek yanlıştır. IŞİD (DAİŞ)’ı, Müslüman Kardeşler çetesi veya El Kaide’yi lanetli göstermek, asıl suçluyu es geçmek, katili görmezlikten gelmektir. Dinciler kiralık adamlar. Asıl katil onları kiralayan, besleyip silahlandırarak meydana salan, Türk devletidir. Gerçek bu…

Rojava Kürtleri, İslamo Faşist cehennemde tek başına. Dünya, seri katilin cinayetlerine sadece seyirci de değil, katil Xulamı koruyor. Susarak insanlığa karşı işlediği suçu örtüyor. Oysa, bu dünyada her şeye rağmen vicdanın sesi de var.

Hamas’ın saldırısından sonra İsrail harekete geçince, dünya Birleşmiş Milletler’le birlikte ayağa kalkmıştı. Aynı dünya körlüğü oynuyor, şimdi. Esat Rejimi bir yana, Suriye’de insani tüm değerler öldürülüyor. Yeri geldiğinde balinanın, kuşun, böceğin yaşama hakkı vicdanı rolüne çıkan dünyalılar kördür. Cinayeti görmüyor. Sağır ve dilsizdir.

Kürtlere gelince: Gün parti çıkarı, kişi menfaati, ideoloji farklılığı günü değil, bir aile olma, ulusal ruhta bir ve birlikte olma günüdür. Ama elinden ne gelirse…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.