Yeniden inşa çalışması yapmak
Demir ÇELİK yazdı —
- Kendi tarihsel bellek ve hafızası yerine ulus- devletin çerçevesini çizdiği bir hafıza ve belleğe ikna edilen Aleviler bu süreci tersine çevirmenin örgütlü gücüne erişmek durumundadırlar. Bu amacı gerçekleştirmek üzere Aleviler sekiz alanda örgütlenmeyi başarmak zorundadır.
Günümüzde kapitalist modernite bireyselliği adeta kutsama derecesinde ön plana çıkarmıştır. Kentleşme ve küreselleşme Otantik Alevi toplumsallığını çözmekte ve dönüştürmektedir. Modernite dönüşen ve örgütsüz kalan bu toplumsallığa bireyciliği dayatmaktadır. Dolayısıyla geleneksel anlamda Alevi olarak var olmayı adeta imkânsız kılmaktadır. Bir başka deyişle Otantik Alevilik “bir toplum dini” iken, Kentli Alevilik, “birey dini” olma durumu ile karşı karşıyadır. Bunun sonucu olarak hem öğreti, hem ibadet hem de inançsal ve sosyal ilişkiler alanında, bireyin belirli bir yapının varlığına ihtiyaç duymaksızın Aleviliğini yaşayabilmesi mümkün görünmemektedir. Kapitalist modernitenin kapalı-kompakt toplum yapılarını çözüp bireyselliği dayatması sonucu, Aleviler artık soy esasına bağlı bir Alevilik aidiyetinden ziyade, tercih ve liyakate dayalı bir aidiyeti yaşamaktadırlar. Bunun sonucu olarak Alevi ortak belleğinde, çok ciddi düzeyde başkalaşım ve değişim yaşanmaktadır. Kerbela kültü, Hz. Ali cenkleri ve muhtelif evliya menkıbeleri yanı sıra Maraş, Çorum, Madımak ve Gazi katliamları, Diyanet, asimilasyon tartışmaları, cem evi statüsü gibi konular ortak hafıza durumuna gelmişlerdir. Tarihsel bellekteki bu kayma, tarihi inancın ahlaki ve politik değerleri, sosyal ve kültürel yaşam değerleri Alevi belleğindeki canlılığını yitirirken, Atatürk ve Cumhuriyet değerleri ön plana çıkmıştır. Ulus- devlete kadar, Otantik Alevilerin değerleri de kahramanları da farklıydı. Ancak ulus- devlet inşası sonrası süreçte Aleviler, Kemalizm'i benimseyerek tarih algılarında, Atatürk’ün karizmasını tartışılmaz bir konuma yerleştirmişlerdir. Bunun da yaşanan başkalaşımda payı çok büyüktür. Artık kendi tarihsel bellek ve hafızası yerine ulus- devletin çerçevesini çizdiği bir hafıza ve belleğe ikna edilen Aleviler bu süreci tersine çevirmenin örgütlü gücüne erişmek durumundadırlar. Bu amacı gerçekleştirmek üzere Aleviler sekiz alanda örgütlenmeyi başarmak zorundadır.
1- Ocax inşası çalışması:
Genelde Aleviler, özelde Raa(Rêya)Heq inancı inançsal, dilsel, kimliksel, düşünsel ve kültürel değerlerini binlerce yıl dikey olmayan yatay Ocax sistemi sayesinde yaşamış, bugünlere taşırmışlardır. İnanç alanındaki örgütlenme en başta Ocak, Mürşit, Pîr, Talip ve Musahip bağlarının yeniden güçlü kurulması ve yaşanmasını gerektirir. Pîr- Talip bağı yeniden kurulmadan inanç alanında yol almak zordur. Pir- Talip ilişkisini sadece Çıralıx ilişkisine indirgemek kapitalist bencilliğin ve maddiyatçıllığın yaklaşımdır. Devleti olmayan, iktidara bulaşmadan binlerce yıl devletlerin yanı başında yaşatılan bu toplumsallığı, Ocaxlar sistemi, aşiretler konfederasyonu ve ziyar u diyarlar gibi üç toplumsal form üzerinden yaşatılmış, musahiplik ve kirvelik kurumları üzerinden toplumsallaştırılmıştır. Coğrafyasından, köklerinden koparılmış, yapısal ve kurumsal organlarından yoksun bırakılan biz Aleviler; 21.yüzyılın olanak ve imkanları dahilinde ve açığa çıkan yeni paradigmalar ışığında nasıl sonuç alıcı bir düzeye kavuşturabiliriz sorusuna yanıt olmak zorundayız. Bu amaçla her Ocax’ tan Pîrlerimiz ile konferans ve sempozyumlarda buluşmalı, Alevi kavram ve kuramları anadilde yeniden güncellemeliyiz. Bu temelde de;
- Pîrlerin ve Anaların nitelikli öncülük yapabilmeleri için meclisleşmeye gitmelidirler.
- Cenaze erkanı ve sırlanması başta olmak üzere inancımız değerlerinin anadilde aktarılması, hizmetlerin anadilde yürütülmesini esas almalıyız.
- Musahip ve kirveliği tarihsel misyonuna göre yeniden gündemleştirmeliyiz.
- Çocukların kırkını çıkarma, cenazenin kırkını ve nikahı inanç ritüellerine göre yapmalıyız.
2-Örgütlenme alanı: Alevilerin biri inanç alanı, diğeri de toplumsal ve siyasi alan olmak üzere toplumun kendisini bu iki alan üzerinde örgütlemesi artık zorunlu olmuştur. İnanç kültürünün özü toplumsal ve siyasi alan örgütlenmelerine de yansıtıldığı oranda çözüm gücü olunur. İnanç ve toplumsal alanı dergâhlar üzerinden örgütlememiz gerekiyor. Dergâhları Alevi canların ihtiyaçlarının karşılandığı mekâna dönüştürebilirsek başarılı olabiliriz.
a- Kadın meclisi: İnancımızı esas olarak yaşatan ve toplumsallaştıran Ana Kadın ve Pîrlerdir. Doğa gibi doğuran, besleyen, büyüten, hastalıktan koruyan, toplumu sevgi ve barışta olduğu kadar eşitlikçi, ortaklaşmacı inanç değerlerinde buluşturan kadındır.
b- Gençlik meclisi: Gençliğin değişimci, dönüştürücü, direngen ve mücadeleci dinamizminin siyasal, toplumsal, inançsal ve kültürel aydınlanmasında önemi büyüktür. Gençlik özgün özellikleri ile özerkçe kendisini meclislerde örgütlediği oranda, hem kapitalist modernitenin kötülüklerinden kendisini ve inancımızı korumuş olur.
3-Akademik alan; İnancın tarihini, coğrafya ve mekanla olduğu kadar, dil, kültür ve sanatla olan ilişkisini açığa çıkarmayı amaç edinen her akademik çalışma her şeyden önce idari ve mali açıdan özerk olmalıdır. İdari ve mali özerkliği olan akademi, sosyal bilim sayesinde herhangi bir kaygı duymadan geçmişin hakikatini açığa çıkarabilir.
4- Sosyal alan; Sosyal bir varlık olan insan çoğu zaman sürece, bireye ve topluma duygusal yaklaşır, etki-tepki ile hareket eder. Bu anlamda insanlarımızın beklentilerini ve ihtiyaçlarını karşılaması çalışmaları toplumsallaşmada oldukça önemli bir çalışma olmaktadır.
5- Siyasal alan; İnanç kimliği için inancını yaşama, bunun için gerekli ritüellerini yerine getirme ve aynı inancı yaşayanlarla bunu yapmak esas iken, toplumsal ve siyasi olarak da değişik kurum ve örgütler içinde yer alma, özellikle kendilerine yakın, kendilerini en iyi temsil eden bir siyasal partide yer almak demektir.
6- Basın ve yayın alanı: Bilgi ve iletişim çağında yaşıyor olduğumuzu göz önünde bulundurarak yeni insani ilişki kurgulamak ve hayata geçirmek durumundayız.
7- Diploması alanı: Devletsiz halklar ve inançlar diplomasisi; örgütlü gücün başka güçler karşısında temsil edilmesi, yaptırım ve caydırma gücüne kavuşturulması çalışması olarak görülmelidir. BM, UNESCO ve AK(Avrupa Konseyi) başta olmak üzere uluslararası kurumlarla ilişkiye geçerek dilimizin, kültürümüzün ve inancımızın korunmasını sağlayan, uluslararası statüye kavuşturmanın çalışmalarını yürütmeliyiz.
8- Mali alan; Dergâhlarımız üyelerinin ve bir bütün Alevi canların ekonomik sorunlarına çözüm geliştirmek üzere yerellerinde üretim ve tüketim kooperatiflerine gitmelidirler.
AB fonları ve dergâhın olduğu ülke ve eyaletlere kültürel faaliyetleri üzerinden proje yapmaları ve sunmaları, mali kaynakların çeşitlendirmesi çalışması içinde olmalıyız.