ABD ve Gazze soykırımı

Ziya ULUSOY yazdı —

  • Siyonist devlet ve başındaki faşist çete, soykırımcı savaşı kazansa da, siyaseten bölge ve dünya halkları nezdinde kaybetti. Fakat barış ve özgürlük sever güçlerin mücadelesi soykırımı önlemeye yetmedi.

7 Ekim eylemini bahane eden İsrail siyonizmi Gazze’de Filistin soykırımını gerçekleştirmeye devam ediyor.

Netenyahu ve dinci faşist çetesi, Filistinli soykırımıyla yetinmiyor. Savaşı Güney Lübnan’a taşımak istiyor. 2006 savaşında Hizbullah’a yenilgisinin intikamını almaya, dahası “savaş gücü”yle bölgedeki başlıca rakibi İran mollalarına gözdağı vermeye de çalışıyor.

Netenyahu, 2023 Eylül BM Genel Kurulu konuşmasında elinde Filistin’in yarı-devletsel varlığına son verilmiş haritayı sallamış, soykırımcı savaşın belirtisini vermişti.

Kuşkusuz Netenyahu çetesine bunu yaptıran İsrail burjuvazisinin ve silah sanayisinin son 20 yıldaki hızlı gelişmesi ve vardığı düzeydir.

Fakat Netenyahu çetesini soykırım ve sömürgecilikte pervasızlaştıran daha öndeki etken ABD emperyalizminin siyonist devlete mali-askeri bütünsel desteğidir. Trump ve Biden her iki yöneticiyle ABD, siyonist devleti aralıklı savaş saldırılarında desteklemekle kalmadı. BM kararlarına aykırı olarak Golan’ın ilhakını ve başkentin Kudüs’e taşınmasını onayladı. “Yüzyılın Antlaşması”, “Abraham Antlaşması” ile hasım Arap devletlerinin İsrail’le resmen de anlaşmalarını sağladı. İsrail limanlarından güzergahı geçecek IMEC uluslar arası ticaret yolu girişimini Çin’in Kuşak ve Yol projesine rakip olarak başlattı.

Biden, Netenyahu çetesine zaman zaman uyarı yapsa da, mali ve silah, hatta İngiltere’yi de yanına alarak uçak gemileri ve füzelerle  savaş desteğini sürekli kıldı. Siyaseten de AB ülkeleri başta gelmek üzere burjuva devletlerin siyonizmin soykırımcılığı desteklemesini sağladı.

ABD, Netenyahu çetesinden yalnızca Lübnan’nın işgalini istemeyerek ve Filistin yarı-devletinin Abbas yönetiminde devam etmesini önererek farlılık gösteriyor. Soykırımı bütünsel destekten sonra bu küçük farklılığın elbette pek önemi de yok.

ABD, bölgenin petrol vanalarını emperyalist rekabette elinde tutmak, bölgede Çin’in insiyatif almasına fırsat veren hakimiyet gerilemesini gidermek, İran’a ve rakip emperyalistlere gözdağı vermek, dahası bölgeyi ABD liderliğindeki emperyalist blokla tamamen bütünleştirmek amacında. Birkaç temel başlıktan oluşan bu amacı için İsrail’in soykırımcı savaşını destekliyor, savaş makinasını yetkinleştiriyor.

Siyonist devlet ve başındaki faşist çete, soykırımcı savaşı kazansa da, siyaseten bölge ve dünya halkları nezdinde kaybetti. Fakat barış ve özgürlük sever güçlerin mücadelesi soykırımı önlemeye yetmedi.

Dönem emperyalist rekabetin şiddetlendiği, emperyalist ve bölge devletlerinin savaş kudurganlığını tırmandırdıkları, yeni emperyalist savaş baltalarını keskinleştirdikleri bir zaman.

Emperyalistler ve bölge güç odağı devletleri, Netanyahu çetesinin suçlarından ve ABD desteğinden cesaretlenerek benzer suçlar işlemeye heves ediyorlar, edecekler. Verili bu koşullarda Erdoğan’ın, Suudi hanedanının bölgede işgalci savaşlara girişmesi de bunu kanıtlıyor. Erdoğan 7 Ekim’in öngününde yoğunlaştırarak Rojava’da ve Medya Savunma Alanları’nda savaşı sürdürüyordu. Şimdi daha heveslice sürdürecek.

Emperyalist ve bölge devletlerinin işgalci savaşlarına karşı mücadele, bugün sınıf savaşının önplandaki görevleri arasında. Silahlanmaya, başta NATO olmak üzere, yeni kurulanlar dahil bütün savaş paktlarına karşı mücadele taleplerini işgalci savaşlara karşı mücadeleyle birlikte ileri sürmek ve işçi sınıfı ile ezilenlerin eylemlerinde yükseltmek günceldir. Savaşlar yalnızca yıkım getirmekle kalmıyor, soykırımı da kanıksatıyor.

Bugün emperyalist kapitalizmde siyaseten faşizmin tırmanışı, burjuvazinin rakibe karşı ve krizden savaşla çıkma ihtiyacının ürünü. Özellikle emperyalist merkezlerde halk ancak  milliyetçi saldırganlık ve faşizme aldatılarak/şartlandırılarak kitleler seferber olabilir.

Bu gerçekler de gösteriyor ki, savaşa karşı mücadele işçi sınıfının burjuvaziye ve faşizme karşı mücadelesiyle bu momentte birleşmiştir.

 Bölgesel ve emperyalist burjuva devletler, halkları kendi soykırımına ikna ederlerken, rakibin ve başkasının soykırımını kınama örtüsüyle gizlemeye çalışıyorlar. Bu demagojiyi sürekli çürüterek, savaşa, işgale, faşizme ve soykırıma karşı mücadele güncelde yükseltilmelidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.