Sömürgeci sınırsız heves

Ziya ULUSOY yazdı —

  • Türk burjuvazisinin bütün klikleri, emekli general Pekin dahil, bu kliklerin güçten düşmüş eski kudretli temsilcileri, sömürgeciliğin yayılmacılığı ve işgalcilikte yarışıyor, her işgalci saldırıda ve suikastte kendilerinden geçiyor, “çok şükür güçlendik, daha fazla işgal, daha fazla suikast“ diye Erdoğan’a tempo tutuyorlar.

Erdoğan’nın faşist medyasında E. Orgeneral İ. H. Pekin, rejime önerileri içinde Talabani’ye suikast yapılmasını önerdi.

Kirli savaşın istihbarat şefi, Kürt halkına karşı işlenen savaş suçlarını görevdeyken çokça işlemiştir. Bazılarının emrini bizzat vermiştir. Zindanlardaki devrimcilerin katledilmesini, zamanın sivil-asker yönetimini destekleyerek onaylamıştır.

Bugün, başka bir ülkenin seçilmiş yöneticileri Talabani ve YNK’lilere yönelik suikast önererek daha ağır savaş suçunun yolunu gösteriyor. Hatta “zaten yaptık da şimdi devam etmeliyiz” diyerek, sömürgeciliğin kuralsız savaş suçlarını itiraf ediyor, Netanyahu’nun cellatlarından farksızlığını gösteriyor.

Erdoğan faşizmi, milliyetçi ve ulusalcı (ikisi de aynı kavram olmasına rağmen siyaseten birincisi MHP’yi diğeri ise Kemalistleri ifade ediyor) kitleyi, büyük devlet şovenizmiyle arkasına bağladı. Bu manevrayla, zindana attığı generallerin bir kısmını serbest bırakır, bir kısmına görev verirken, itaat etmeyenleri yeniden zindana attığı 28 Şubatçı’lar şahsında tehdit ederek itaatkâr kuyrukçusu durumuna düşürdü. Perinçek ve yol arkadaşı Pekin, faşizmin bu yolcuları içindeler.

Erdoğan-Bahçeli çetesi, ulusalcı Kemalistlere, CHP yönetimine uzanan kesimleri Kürt halkına düşmanlık ve yayılmacı işgalcilikle belirlenen büyük devlet şovenizmiyle arkasına bağladı.

Erdoğan-Bahçeli faşizmi, burjuvazinin kolektif çıkarlarının bekçisi ve askeri gücü olan devleti, Erdoğan-Bahçeli çetesinin devleti yaptı.

“Derin devlet Erdoğan’ı başına alarak yönetiyor“ iddiası tamamen subjektif. Öyle olsa Erdoğan-Bahçeli çetesi 28 Şubatçı’ları zindana ikinci kez atabilir miydi? Derin devletin görevdeki unsurları yeni iktidar terkibinde hakim olan Erdoğan-Bahçeli çetesinin emrine girdiler.

Burjuvazinin ekonomik çıkarları bütün kliklerin ortaklığı. Burjuvazi büyüyen sermayesini nemalandıracağı, hatta petrol deposu Musul-Kerkük hayaline kavuşacağı hevesiyle, tabii ki işçi sınıfını yoksullaştırabilen aşırı kârı sağlamasını nedeniyle, TÜSİAD’ı Erdoğan’ın zaman zaman azarlamasına bile katlanıyor. Bu çıkar hevesi Erdoğan-Bahçeli çetesinin Osmanlıcı yayılmacılık hevesi/hayaliyle birleşen düğüm noktası.

Bu ortak bağın birleştirdiği Türk burjuvazisinin bütün klikleri, Pekin dahil bu kliklerin güçten düşmüş eski kudretli temsilcileri, sömürgeciliğin yayılmacılığı ve işgalcilikte yarışıyor, her işgalci saldırıda ve suikastte kendilerinden geçiyor, “çok şükür güçlendik, daha fazla işgal, daha fazla suikast“ diye Erdoğan’a tempo tutuyorlar.

Öte yandan Netanyahu’nun soykırımcı savaş övünçlüğü/başarısı Erdoğan-Bahçeli çetesinin iştahını kabartıyor. Filistinlilere sahte gözyaşı örtüsünün altından, keyfi işgalcilik ve güç gösterisi atmosferinin kendilerine fırsat doğurduğunu bu çete düşünüyor.

ABD ve AB emperyalist ittifakının savaş tırmandırıcılığı Netanyahu çetesinin olduğu kadar Erdoğan-Bahçeli çetesinin de savaş kudurganlığını tırmandırmasına elverişli atmosfer yaratıyor. Dünyasal ve bölgesel “canavarlar“ çoğalıyor ve cirit atıyor.

Emperyalist kapitalizmin büyük güçleri, krizi savaşla atlatabilecekleri politikalar inşa ediyor.

Bu elbette halklar için bölgesel ve dünyasal felaketler anlamına geliyor.

 Ama ne ABD ve AB’nin şefleri ne de Netanyahu ve Erdoğan gibi savaş kudurganları felaketler üretmekle sevinmesinler. ABD, 80 yıla yakın zamandır "en güçlü benim, istediğimi yaparım“ saldırganlık ve savaşçılığını geliştirdi. Dünya halkları ve işçi sınıfnın haklı tepkisini topladı. Bundan sonra da bu tepki büyüyecek.

Fakat bölgesel savaşçı çeteler, yönetimi altındaki halkları sömürgeci büyük devlet şovenizmiyle zehirleyerek savaş arabasının arkasına şimdilik bağlamış durumdalar.

Pekin, suikastlerin hızlandırılarak devam etmesini isterken, programcı ağzından salya akıtarak "dünyada bu işlerin piri biziz, Teşkilat-ı Mahsusa kurduk değil mi?“ diye el yükseltiyor.

Erdoğan-Bahçeli çetesinden diğer kliklere uzanan ittifak sınırsız sömürgeci hevesleriyle hareket ediyor.

 Faşizm Türk halkımızın genişçe kitlesini sömürgeci büyük devlet şovenizminin etkisi altında şimdilik tutabiliyor. Kendisini de yoksulluğa ve faşizme mahkum eden bu durumu daha fazla sürdüremez ve artan kuvvetlilikte destekleyemez.

İşçi sınıfı ve emekçilerin güncel kitlesel mücadeleleri geliştirilerek, faşist çetenin işgalci savaşlarına karşı ses ve eylemler yükseltilerek, Türkiye’nin İsrailleştirilmesi engellenmeli, enternasyonalizm, özgürlük ve sosyalizm yolunda ilerlenmeli.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.