Bölgesel savaş alevleri
Ziya ULUSOY yazdı —
- Netanyahu iktidarı, diplomat ve komutanlarını vurarak İran’la kısmi bir savaşı kışkırtıyor. Bu yolla ABD’yi ortak ederek İran’ın Şii güçler ve Filistin direniş güçleri nezdindeki nüfuzunu siyaseten kırmak ve askeri gücünü geriletmek, İsrail ve gerici Arap devletlerinin işbirliğine dayanan, Türkiye’nin de işbirliğine gireceği bir statükoyu kurmayı amaçlıyor.
İsrail siyonist ve dinci faşist koalisyonu, Gazze soykırımını sürdürüyor. Yetinmeyerek Kuzey’de Hizbullah’ı hedef alarak Lübnan’la, İran’la savaşı kışkırtarak bölgesel savaşa dönüştürmeye çalışıyor.
10 ayı bulan savaşta ateşkes görüşmeleri, CIA Başkanı aracılığıyla ve ABD’nin önerdiği uzlaşma koşulları üzerine yürütüldüğü halde, Netanyahu hükümetinin reddiyle sonuca ulaşmıyor.
Rehinelerin kurtarılması için aileler, İsrail kentlerindeki gösterilerde ateşkes istemelerine rağmen, Netanyahu’nun faşist koalisyon hükümeti rehineleri de önemsemeyerek soykırımcı savaşı sürdürüyor.
Aynı zamanda İran diplomat ve komutanlarına, Hamas, Hizbullah ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi liderleri, komutan ve akademisyenlerine suikastler gerçekleştiriyor.
İktidarını sürdürmek ve ezemediği Filistin direniş örgütlerini yok etmek başlıca amaçlarından biri olmasına rağmen, daha ileri amaçları olduğu anlaşılıyor.
Netanyahu’nun faşist koalisyonu, Gazze’yi tümden boşaltmak ve halkını yeni bir Nakba’yla Filistin’den sürmek, Batı Şeria’da direnişçileri ve direniş potansiyelini yok etmek, Filistin halkı için yalnızca zole kentlerde belediye yönetimlerine geriletilmiş en az mevzilerle ilhakı gerçekleştirmek Filistin sorununu tümden devreden çıkarmak istiyor.
Böylece Oslo uzlaşmasıyla sözümona girilen ve El Fetih tarafından kabul edilen iki devletli çözümü oyalayıcı araç olarak kullandıktan sonra, tasfiye ve Arap nüfus çoğunluğu potansiyelini gerileterek Filistin sorununu halletmiş olacak.
Biden yönetimi, sözümona “terör örgütlerini yoketme”yi ve işbirlikçi Abbas yönetiminde Gazze planını dillendirmesine rağmen, vargücüyle Netanyahu hükümetini destekleyerek gerçekte soykırımcı savaşın ve amaçlarının destekçisi oldu. Nitekim Netanyahu’yu Kongre’de alkışlayarak desteğinin tam olduğunu kanıtladı. Trump kanadı ise Biden’dan daha şiddetli tarzda Netanyahu’nun soykırımcılığını ve amaçlarını destekliyor.
ABD, İsrail lobisinin etkisiyle değil, Abraham Anlaşması’nda kanıtlandığı gibi Ortadoğu’da kısmen gerileyen hakimiyetini yeniden kurarak Rusya ve Çin’in nüfuz kazanmasını tasfiye etmek, Çin’in Kuşak-Yol projesine karşı IMEC ticaret yolunu gerçekleştirmek istediği için yapıyor.
ABD emperyalizmi Rusya ve Çin rakip emperyalist odağını ve müttefiklerini bugün Ortadoğu ve Ukrayna savaşlarıyla, yarın olası Tayvan ve Uzakdoğu savaşlarıyla ve ekonomik ambargolarla güçten düşürmek, kendi hakimiyetini yeniden güçlendirmek, İran’ı savaşamaz duruma düşürmek istiyor. Bu nedenle, Netanyahu’nun soykırımcı savaşı ve amaçlarını destekliyor. Abraham Anlaşması’nda yansıdığı gibi, İsrail ve Arap gerici devletlerinin ittifakını sağlamış tarzda hakimiyetini yeniden güçlendirmeyi amaçlıyor.
Netanyahu iktidarı, diplomat ve komutanlarını vurarak İran’la kısmi bir savaşı kışkırtıyor. Bu yolla ABD’yi ortak ederek İran’ın Şii güçler ve Filistin direniş güçleri nezdindeki nüfuzunu siyaseten kırmak ve askeri gücünü geriletmek, İsrail ve gerici Arap devletlerinin işbirliğine dayanan, Türkiye’nin de işbirliğine gireceği bir statükoyu kurmayı amaçlıyor.
Şii Hilali güçlerini (askeri açıdan güçlü Hizbullah, Yemen/Ensarullah, Haşdi Şabi) kıracak ve İran’ı savaşamayacak bir mevziye geriletecek, ağırlıklı olarak hava ve yoğun füze saldırılarına dayanacak bir bölgesel savaş olasılığı güçlenmiş durumda. İsrail’in Lübnan ve İran’daki son suikastleri, Hizbullah, İran ve Hamas’a yönelik olmaları nedeniyle, bunun işareti.
Netanyahu böylesi bir savaşı kışkırtırken, ABD İran’a temkinli olmayı önerir ve kısmi bölgesel savaşı istemediğini dillendirirken gerçekte hibrit savaş taktiği uyguluyor. Analistler her ne kadar Netanyahu’nun Lübnan’da kara savaşını ve İran’la doğrudan savaşı göze alamayacağını belirtiyor olsalar da, İran doğrudan savaştan kaçınsa da, soykırımcı savaşın sürdürülmesi kısmi bölgesel savaşa işaret ediyor.
Erdoğan faşizmi, “İsrail’e gireriz” palavrasını ABD’den Rojava’da işgali genişletme savaşına izin koparmak için dile getiriyor. Savaş’ın bölgesel düzeye sıçramasından yararlanarak, işgalci savaşını genişletmeye, Kurdistan devrimi güçlerini iki bölgede ezmeye, NATO’cu kanatta yer alarak işgallerini ilhak düzeyine çıkarmaya çalışacak.
Olası bölgesel savaş, girilirse başka savaşları “meşrulaştırarak“ yeni paylaşım savaşına gidişi hızlandırsa da, olayların akışı bu yönde.