Bölgesel savaş tehlikesiyle mücadele
Ziya ULUSOY yazdı —
- Netanyahu çetesi, savaşı tutuşturmak ve bu yolla Filistin sorununu “halletmek” istiyor. Bu amacını gerçekleştirebilir mi? Mümkün görünmüyor. Çünkü bütün saldırganlığına ve silah teknolojisindeki üstünlüğüne rağmen, muhataplarının İsrail içlerini vurma kabiliyeti var.
Netanyahu çetesi, Gazze soykırımını sürdürürken, Kuzey’de Lübnan ve Suriye içlerindeki hava bombardımanlarını, Hizbullah’ın binlerce kadro/taraftarlarına iletişim cihazları üzerinden suikastlerini tırmandırdı. Siyonist Kuzey savaş planını resmileştirdi.
Savaşın İran’ı içine alacak biçimde yayılmasını şimdilik yararlı görmeyen ABD emperyalist yönetimi, Gazze soykırımı ve Batı Şeria’da katliamlar ile, çevre ülkelerde kısmi hava bombardımanlarıyla savaşın sınırlandırılması taktiğini izliyor,
Netanyahu çetesi ise, Filistinlileri soykırımcı savaşla, Batı Şeria’da katliamla tehcir etmek istiyor.
İran yönetimi ve Hizbullah sınırlı yanıtlarla esasen savaşı tırmandırmayı yararlı görmüyor. Suriye BAAS rejimi ise İsrail’in kendisine yönelik saldırılarına bile yanıt veremeyecek denli güçsüzleşmiş durumda.
Fakat buna rağmen Netanyahu çetesi, ABD–İngiliz savaş uçağı gemileri ve hava bombardımanları desteğinden yararlanarak bölgesel savaşı tutuşturmak ve bu yolla Filistin sorununu “halletmek” istiyor.
Netanyahu çetesi amacını gerçekleştirebilir mi?
Mümkün görünmüyor. Çünkü bütün saldırganlığına ve silah teknolojisindeki üstünlüğüne rağmen, muhataplarının İsrail içlerini vurma kabiliyeti var. Ensarullah, İran’dan sağladığı süpersonik füzeyle 2400 km uzaklıktaki Tel Aviv’i, Demir Kubbe’yi atlatarak, vurabildi. Hizbullah’ın elinde de bu imkan var. Dahası kara savaşında İsrail başarısız olur.
Netanyahu çetesi, askeri başarılarına rağmen dünya halkları nezdinde siyaseten kaybetti. Rehineleri gözden çıkararak İsrail halkının bir bölümünde tepki toplamaya başladı.
Netanyahu ve koalisyonu, özellikle hava bombardımanlarını ve suikastleri yoğunlaştırarak, muhataplarına büyük zararlar verme basamağında kalmakla kendisini sınırlamak zorunda.
İran, Hizbullah, Ensarullah bölgesel savaşı göze alabilirler mi? Şimdiye değin sınırlı yanıtlarla bölgesel bir savaşı tercih etmedikleri görüldü. Bölgeye güç kaydıran ABD-İngiliz savaş makinasıyla savaşmanın yararlı olmayacağını hesap ediyorlar. Fakat siyonist savaş makinasının saldırı ve suikastleri, bu cephenin, taraftar kitleleri ve kendi kadroları üzerindeki saygınlığını zedeledi. Bölgenin geniş halk kitlelerinde üzerindeki “güç” etkinliğini de yeniden eski konumu elde etmek için muhtemelen daha etkili askeri yanıtlar verecekler.
Savaştaki bu tırmanışa karşı mücadele işçi sınıfı ve halkların mücadele gündeminde güncelde öne çıkan konulardan.
Her şeyden önce, 3. emperyalist paylaşım savaşının öncü savaşlarının yaygınlaştığı bugünkü koşullarda savaşa karşı mücadele, işçi sınıfı ve halk kitlelerinin dehşet düzeyindeki felaketler içinde yıkımını önleme mücadelesidir.
Bu mücadele savaşın baş kışkırtıcısı ABD-İngiltere-AB ve İsrail blokunu öncelikle hedeflemek zorunda.
Diğer güç odağı Çin-Rusya bloku, nitelik olarak gerici, haksız ve emperyalist olmasına rağmen savaşı tırmandırmada çıkar önceliğine sahip değil.
Bölgesel olarak benzer konuma İran ve himayesindeki güçler sahip.
İşçi sınıfı ve halk kitlelerinin emperyalist ve bölgesel gerici savaşlara kaşı mücadele bilinci ve iradesini inşa etmek için kitle mücadeleleri geliştirilmeli. Bu mücadeleler savaş kudurganlığını baskılama, yapabiliyorsa önleme rolü oynar. Savaş kudurganı yönetimleri ve iktidarları yıkmanın birikimine katkı sağlar. Haksız ve gerici savaşların sonlandırılması talebini, silah sevkiyatlarının engellenmesini, silah sanayiinde grevleri, haksız savaşçı ülke tekellerine boykot ve benzeri eylemleri kapsar.
Öte yandan sınıf mücadelesinin güncel eylemlerini daha da yoğunlaştırmak bu dönemde çok daha yaşamsal. Çünkü bu, savaş kudurganı burjuvazinin mi, proleter enternasyonalizminin mi hegemonya mücadelesinde güç kazanacağı anlamına gelir. Savaş karşıtı mücadele örgütlü ve kitlesel güç birikimini sağlar. Ayrıca savaşa muhatap olan Müslüman halklar arasında demokratik ve komünist örgütleri güçlendirir, savaşa karşı mücadele fedekârlığının İslamcı ve milliyetçi örgütlere akmasını geriletir.
Savaş karşıtı mücadele bölgesel alanda Filistin ve Kürdistan’ın kaderini tayin çözümü için mücadeleyi şart koşar. Türkiye’de savaş karşıtı mücadele, İsrail soykırımına karşı mücadeleyle, Kürt halkına karşı Erdoğan faşizminin soykırımcı savaş ve işgallerine karşı mücadeleyi birlikte yürütmek şarttır.
Savaşa, işgale, soykırıma karşı mücadele devrimleri hazırlamanın önemli bileşenidir.