Suruç katliamı ve mücadele

Ziya ULUSOY yazdı —

  • Suruç ve diğer kitlesel katliamları gerçekleştiren Erdoğan faşizminden hesap sorma isteği, talebi, işçi sınıfı ve ezilenlerin kitlesel eylemlerinde dile getirilmeli, halka geniş ölçüde mal edilmelidir.

Suruç katliamının 9. yıldönümü. Katliamda yaşamını yitiren yoldaşları bir kez daha saygıyla anıyorum.

Erdoğan faşizmi, iki tip terörle şok ve dehşet yaratmaya girişerek kendisini kurtabildi.

Birincisi kategoride Amed-HDP mitingi, Suruç, 10 Ekim Ankara Gar, Antep Kürt çocuk sünneti düğünündeki barışçı kitlesel gösteri ve halk toplantılarına yönelik katliamalardı.

İkincisi ise, yine sivil halkın ve direnişçilerin birlikte katledildikleri Cizre-Sur vahşetindeki kitlesel katliamlardı. Bu ikinci tip saldırılar, Efrîn, Serekanîyê işgalleri ve işgallerdeki kitlesel katliamlar ve direnişçileri imhayla devam etti.

Tabii ki devrimcileri öldürme bu süreçte yoğunlaştırıldı.

Özellikle barışçı kitle gösterileri ve halk toplantılarına karşı kitlesel katliamlar, korku yaratarak halka boyun eğdirmeyi amaçladı .

Geçmişte burjuva devlet kitlesel katliamları, polisiye-askeri güçleri ve MİT içinde örgütlediği kontrgerilla örgütlerine ve vurucu güç olarak kullandığı Ülkücülere yaptırırdı. Erdoğan faşizminin elinde bunlara ek olarak bulunması zor IŞİD, ÖSO ve benzeri vurucu güçler vardı.

Bu paramiliter güçler içinden IŞİD gibi intihar bombacıları engellenebilmesi çok güç olan yöntemle katliamları başarma özelliğine sahip. Erdoğan faşizmi IŞİD ve diğerlerini Rojava devrimine karşı ve Suriye gerici iç savaşında kullandığı gibi, Kürtlere ve devrimci harekete karşı kitlesel katliamlarda da kullandı. Rojava’da yakalanan IŞİD unsurlarının açıkladığı gibi, özellikle IŞİD’in Türkiye örgütlenmesi tamamen MİT’in kontrolüne girmişti. Suruç ve diğer kitlesel katliamların katillerini yöneten İlhami Bali -tabii ki MİT eliyle- Türkiye’deki hastanelerde serbestçe tedavi görüyordu. Kuzey Suriye’deki IŞİD çete ve yöneticileri, Cerablus işgalinde yaşandığı gibi el sıkışarak H. Akar’ın işgalci ordusunun ÖSO örgütlenmesine dahil edilecekti. IŞİD lideri Bağdadi’nin Idlib’de Türkiye işgali altında sınırda saklanması da bu ilişkinin düzeyini gösterecekti.

Vurgulayalım ki, bu kitle gösteri ve toplantılarında faşizmin IŞİD’i kullanarak gerçekleştirdiği katliamlara karşı  tedbir almanın yollarını ve yöntemlerini irdelememek miting ve yürüyüşleri düzenleyenler başta gelmek üzere devrimci ve antifaşist hareketin ortak hatasıdır. Dahası öngörüsüzlük ve tedbir almayı önermemek hepimizin ortak olduğu günahımızdır.

Nitekim Erdoğan faşizmi örgütlediği bu kitlesel katliamlarla ve ardından yükselttiği Cizre-Sur vahşetiyle demokratik kitlede korku yaratma hedefine az çok ulaştı da. Faşizme karşı kitlesel mücadele yolunu boğdu ve kitle hareketini geriletti.

Emperyalist hükümetler, Suruç ve Ankara Gar katliamları vesilesiyle, katil Erdoğan’a başsağlığı dileyerek, katili gizlemeyi ve Erdoğan’la işbirliğini de yansıttılar.

Geçen süreçte SGDF’li sosyalist gençler, Suruç Aileleri ve devrimci gençlik örgütleri ile 10 Ekim Derneği, bu kitlesel katliamları gerçekleştiren Erdoğan ve tetikçilerine karşı kampanyalar gerçekleştirdi ve çalışma yürüttüler. Erdoğan faşizminin katliamcılığı gerçeğini halk kitlelerinde bilince çıkarmaya ve faşizme karşı mücadeleyi kitleselleştirmeye bu yolla da katkıda bulunmaya çalıştılar.

Suruç ve diğer kitlesel katliamları gerçekleştirdiği için Erdoğan faşizminden hesap sormanın kitleselleştirilmesi mücadelesi sürmeli. Çünkü işlediği tüm suçlara karşı mücadelenin kitleselleştirilmesi (ve tabii ki kitlelerin güncel talepleriyle mücadelelerin geliştirilmesi) yoluyla işçi sınıfı ve halk kitleleri faşizme karşı mücadelede büyük güç haline getirilebilir.

Bu nedenle Suruç ve diğer kitlesel katliamları gerçekleştiren Erdoğan faşizminden hesap sorma isteği, talebi, işçi sınıfı ve ezilenlerin kitlesel eylemlerinde dile getirilmeli, halka geniş ölçüde mal edilmelidir.

Erdoğan ve tetikçileri Konya’da futbol maçında, Brüksel’de sokaklara kitlesini çıkararak kitlesel katliamlarını kutlama cesareti gösterebiliyorsa, kitle eylemlerinde Suruç, 10 Ekim ve diğer kitlesel katliamların hesabını soran şiarları yükseltmekten çekinmenin faşizmle mücadelede ne denli zararlı olduğu kendiliğinden açığa çıkar.

Faşizme yarayacak çekingenlik kırılmalı. Suruç için adalet mücadelesine omuz verilerek güçlendirilmeli, kitlelerin eylemlerinde Suruç ve diğer kitlesel katliamların hesabını sorma şiarları yükseltilerek antifaşist mücadelenin kitlesel boyutu güçlendirilmeli, faşizmin yıkılışı yakınlaştırılmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.