Apartheid’in Güney’i işgal ve ilhak hayali

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Ve Türkler, Apartheid’in ruhuna tapınıyorlar. Sadece ve yalnız Kürt oldukları için bir halkı kırıyor, kötülük ediyorlar. Dünyanın neresinde bir Kürt varsa izini sürüyor, onu yok etmeye gidiyorlar.

“Apartheid“; insanlık suçu, ırkçı rejimin öteki adıdır. Başka bir deyişle künyesidir. Bu rejimler, Birinci Dünya Savaşı sürecinde kök salmaya, sonrasında da boy göstermeye başladılar.

Kürtlerin coğrafyasını da içine alan bölgede, bu akım, Osmanlı ordusunu yöneten, Alman subayların ruh aşısı ile mayalandı. İttihat ve Terakki ırkçılığı bu mayadan. Özü ise Alman Birliği’ni sağlayıp kavileştiren Otto Von Bismarck’ın görüşleridir.

Ve bölgede, ilk "ırkçı arındırma“ (soykırım) bu dönemde, Ermenilerin ölümü, sürgünü ile başladı. Sonra sıra ötekilere geldi. Kemalistler tarafından da “ırkçı arındırma kemale“ eriştirildi.

Almanya’daki Nazi yönetimi, İtalyan Mussolini faşizmi ve Avrupalı beyaz göçmenlerin oluşturduğu Güney Afrika’daki ırkçı rejim de, birer Apartheid düzenidir. Saldırgan, yayılmacı ve yok edici...

Ancak, bu rejimlerin tümü, sırası geldikçe yok edildi. Hitler, Mussolini düzenleri İkinci büyük dünya savaşının ardında yok edildiler. Güney Afrika’daki Apartheid ise, 1990‘larda tarih çöplüğüne atıldı.

1800’lerin sonunda mayalanan, 1900’lerin başında insanlık suçları saçmaya başlayan bu rejim, Türk devletinin bünyesi ve kişiliğinde yaşıyor. Başkaca da bir örneği, hatta kalıntısı yok.

Ve Türkler, “Atatürk’ün ilke ile inkılapları“ diye diye Apartheid’in ruhuna tapınıyor, ırkçı kötülüklerini uyguluyorlar. Sadece ve yalnız Kürt oldukları için bir halkı kırıyor, kötülük ediyorlar. Dünyanın neresinde bir Kürt varsa izini sürüyor, onu yok etmeye gidiyorlar.

Yeri gelmişken, Hitler ırkçılığının dayandığı bir insan soyu vardı: Germenler. Mussolini Roma’nın izinde gidiyordu. Güney Afrikalı faşistlerin çıkış noktası ise beyaz adamdı.

Türk tipi Apartheid’i ise muhtaç olduğu ahaliyi, yani insanları ithal ve asimilasyon yoluyla elde etmeye çalıştı. Osmanlı’nın hizmetinde dinini değiştirip Müslümanlığa geçmiş Balkanlıları “Türk“ kabul ettiler. Lozan Anlaşması’nın “mübadele“ maddesi gereğince, bunları “ithal“ edip Türk diye nüfuslarına geçirdiler. Kırımdan kurtulup yaşamak için, İslamı kabul eden Rumlar, Ermeniler de sihirbaz değneğiyle Türk olmuş oldu.

Soyunu inkar eden Kürtler de “aniden zuhur“ eden ithal Türklere katılınca Türk Cumhuriyeti’nin nüfus sorunu hal yoluna girmiş oldu. Kürtlerden, Kürt düşmanı cumhurbaşkanı, başbakan, generaller çıktı. Günümüzde, bilineni ile Kürtlüğünden pişman dört kişi bakanlık yapıyordu.

Türk tipi Apartheid, yüz yıllık ömrü boyunca, tüm Hristiyan halkları yok etti. İzlerini silip buharlaştırmaya çalıştılar ve yer yer başardılar. Hırsızlık ve talandan arta kalan bütün varlıklarını bu yolda harcamalarına rağmen, bir tek pasif ya da aktif olarak direnen Kürtlerle başa çıkamadılar.

Başarısızlığın hırsıyla bugün, yok ediciliğe dair tüm güçlerini harcayarak Kürtlere eziyet ediyor, onları hapishanelere sürüklüyor, öte yandan Kurdistan‘ın dağı, taşına, ormanı, tek kalmış ağacı ve sularına saldırıyorlar.

Kendilerini insanlığın utancı suçların efendisi sananlar, öfkelerine yenilmişliğin zavallılığı, belengazlığıyla orta yerde, eli boş kalıyorlar. Çünkü, ölümüne “özgürlük“ diyen Kürtler, inadına direniyorlar. Irkçı barbarlığa huzur yok yani...

Apartheid, “burada bitirdim“ diye sevinirken, Kürt ötede başını kaldırıp “hey barbarişko, ben buradayım“ diyor...

Son günlerde, el etek öpme ile bir yerlerden borç para bulmuş veya arazi, işletme satıp para edinmiş olmalılar ki, Güney işgalini tamamlamaya hazırlanıyor görünüyorlar. Kürdün kanına girmeye giderken, yine Kürtlerin vergileriyle beslenen memur imamlar sala okuyacaklar. CHP’nin şefi de cici muhalefeti temsilen bir kere aç kurt gibi uluyacak.

Bu aşamada, benim naçizane görüşüm: Direnen Kürtler açısında gün; görüş, bakış farkı gözetmeksizin, birlik saflarını kavileştirip kalıcılıkla pekleştirme günüdür.

Öte yandan, uluslararası alan güven tazeleme, dostluklar, ittifaklar kurma çağıdır, bugün. Çağımızda artık, kuş türleri bile tek uçmuyor...

Hey dost! Var olmazsan, ayakların üstünde değilsen dünya görüşü romantizminin kime ne yararı var?

Her şey için, önce var olmak gerekli.

Kürtler kimseden eksikli, hiç bir halktan aşağı değildir. Evinin, giderek yurdunun efendisi olma ona da hak. Öncelik, ona bu hakkın yolunu açmak. Sonrası hayatın inşasıdır ki, nasıl uygunsa öyle olur o da...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.