Biz nar ağacıyız, sen dar ağacı...

Rojbin EKİN yazdı —

  • Nar ağacı Kürtlerin inancında sonsuz yaşam, kutsal olanla, çoğalmakla ve ateşle özdeş. Evet, biz Nar ağacıyız, İran rejimi ise bir dar ağacı, sadece ölümü doğuran bir ağaç...

Kurdistan'ın her dört parçasında Kürt halkı ve kadınlar varlık ve özgürlük mücadelesi veriyor. Kurdistan'ı işgal altında tutan mevcut ulus devlet rejimlerine karşı son yüzyılın en çetin mücadele süreci yaşanıyor. Topyekün soykırım saldırılarına karşı büyük bir direniş var. Özgürlük ve direniş dinamiği güçlü olan Rojhilat Kurdistan'ı son iki yıldır İran rejim gerçeğini değiştirmek ve özgür yaşamın koşullarını oluşturmak için direniyor.

Hem zindanda hem de dışarıda devam eden bu direnişin kıvılcımları, 16 Eylül 2022 yılından bu yana İran geneline bir ateş topu bırakarak yayılıyor. Dünya genelinde de etkisini sürdüren, 'Jin Jiyan Azadî' serhildanı ve yarattığı etki soykırımcı İran rejiminin kuşkusuz en büyük korkusu. Daha önce de İran rejiminin baskıcı politikalarına karşı gelişen tepki hareketleri ve ayaklanmalar olsa da, 'Jin Jiyan Azadî' serhildanı 21'inci yüzyıl tarihine ismiyle ve etkisiyle adını yazdıran en büyük serhildan. İdeolojik ve felsefik anlamda da diğerlerinden çok daha güçlü. Kürt kızı Jîna Emînî'nin katledilmesi ardından Kürt kadınları tarafından yaygın bir şekilde kullanılan 'Jin Jiyan Azadî' sloganı etrafında gelişen ideolojik ve felsefik örgütlenme, İran rejim gerçeğiyle hesaplaşmayı sürdürüyor.

Özgürlük için ayaklanmış kadınların gücüne, bilincine ve örgütlülüğüne dayanan bir hareketin, bu aşamadan sonra idamla, zindanla korkutulması mümkün görünmüyor. İran rejimi bu aşamadan sonra toplumun başka kesimlerini susturmayı, bastırmayı başaracağını düşünse bile, kadınları susturamayacak, onları özgürlük arayışından, mücadelesinden alıkoyamayacak. Çünkü değişim ve özgürlüğün en dinamik gücü onlar.

25 Ocak günü aralarında 2007 yılından bu yana tutsak edilen Zeynep Celaliyan'ın da bulunduğu 61 kadın siyasi tutuklu, siyasi tutsakların idam edilmelerinin önünü almak için açlık grevine başladı. Dışarıdan aydın, sanatçı ve gazetecilerden de kadın tutsakların başlatmış olduğu açlık grevine destekler geldi. Ancak gündeme daha yeni girmişken, 29 Ocak günü İran rejimi 4 Kürt devrimciyi idam etti. Her dördü de ölüm için daha çok gençti. İran rejimi idamı, başta Kürtler olmak üzere İranlı diğer farklı etnik ve kültürel yapılara karşı sistematik bir soykırım politikası olarak sürdürüyor. Son çeyrek asırdır İran rejimi bu korkunç katletme yöntemini muhalif tüm kesimleri sindirmek için kullanıyor.

Ama görmekten kaçındığı bir gerçek var, tam da kurduğu dar ağacının dibinde boy veren. Bu şekilde katledilmekten daha yüce duygular, daha büyük idealler, özgürlük tutkusu, inanç ve aşk var... "Biz ölümden daha büyüğüz" diye haykıranlar var.

İlk değildi kuşkusuz, İran rejimi varlığını sürdürdükçe son da olmayacak. Ama yine de haberi duyan herkesin üzerine büyük bir sorumluluk yükledi son idamlar. Büyük bir tepkiye ve öfkeye yol açtı. Yaslarını tutanlarla birlikte, 'yıkılsın İran rejimi' diyenler ve davalarını sahipleneceğini söyleyenler de vardı. Onlar ise son sözlerini yas tutmamak, ağlamamak ve mücadeleleriyle onur duymak üzerine kurdu. Öyle hatırlanmak ve hafızalarda sadece giden ömürleriyle değil, inançlarıyla, davalarıyla kalmak istediler. Bunu vasiyet olarak bıraktılar. Doğduğundan beri saçları kesilmeyen Pejman Fatihî'nin 5 yaşındaki oğlu Sabah'ın kesilmiş uzun örükleri, tutulmaması söylenen yasın sembolü olarak kaldı birçoğumuzun hafızasında.

Mücadele arkadaşları, aile fertleri onlar için Nar ağacı dedi. Nar ağacının 5 bin yıl öncesinin hafızalarda kalan anlamını, Kürtlerin ilk inancı ve Nar ağacının dayandığı kökleri bilerek bu benzetmeyi yaptılar. Çünkü nar ağacı Kürtlerin inancında sonsuz yaşam, kutsal olanla, çoğalmakla ve ateşle özdeş.

Evet, biz Nar ağacıyız, O (İran rejimi) ise bir dar ağacı, sadece ölümü doğuran bir ağaç...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.