Hakikate Kürt’ün penceresinden bakmak

Rojbin EKİN yazdı —

  • Türk askerinin o gidip de üzerine çadır kurduğu dağların sahipleri var, işgal ettiği şehirler kimsesiz değil. O coğrafya Kürt coğrafyası ve Kurdistan. Biz savaşın gerçeğine buradan bakıyoruz ve bizim için hakikat bu...

Aslında bir Paris yazısı yazacaktım. Her biri bir ülkeye bedel o eşsiz kadınların yüreğimizde açtıkları yaranın ağırlığıyla, dayanılmazlığıyla yıllardır nasıl yürüdüğümüzü anlatacaktım. Bir yemin gibi adeta sayısız kez “Unutursak kalbimiz kurusun” dediğimizi...

Şu zamanda ezilen herkesin zerresine muhtaç olduğu adaletin peşine 2013 yılından bu yana nasıl düştüğümüzü. Bizlere namluyu doğrultan, tetiği çeken katilleri ve onların arkasındaki asıl güçlerin ifşa edilmesini nasıl talep ettiğimizi. Neden yediden yetmişe tüm Kürtlerin, dostlarının katliamların gerçekleştiği gün Paris yollarına düştüğünü anlatacaktım...

Oraya gelen herkesin aslında en çok da kendisini aradığını yazacaktım. Paris’te neyi kaybettiğimizi... Işığı anlatacaktım. Karanlıkta daha fazla artık yürünemeyeceğini, Paris’in artık hepimiz için nasıl bir ışık arayışı ve kavgasına dönüştüğünü belirtecektim.

Dağların inadı ve isyanını üzerine geçirmiş bir halkı, kadınları kimsenin ışığı bulma arayışından, kavgasından alıkoyamayacağını yazacaktım ve bin yıl da geçse, yüzyıl da geçse bu davanın peşini bırakmayacağımızı haykıracaktım.

Bu birkaç satır duygularımın, Paris şehitlerine bağlılığımın özeti...

Konuyla bağlantılı ve yazımın da asıl konusu 23 Aralık günü yaşananlar. Aslında herkes o gün ne olduğunu sanal mecra üzerinden dolaşanlarla anlamaya çalıştı. Paylaşılanlardan anlaşıldığı kadarıyla Türk ordusu gerilladan ağır darbe yemişti. Bu yüzden de sanal mecra Türk milliyetçisi ve faşistlerinin öfkesinden neredeyse yıkılıyordu. Artık bildik bir ezbere dönüşen ve 100 yıldır bu ezberin pratik uygulamalarına maruz kalan Kürtler yine yok edilmesi gereken düşman olarak ifade ediliyordu. “Köklerini kurutacağız, mecliste kravatlı terörist istemiyoruz” söylemleri gün boyu akıp gitti. Cenazeleri çıplak bir şekilde teşhir edilen, boynuna ip bağlanarak sürüklenen gerilla cenazesi görüntüleriyle tehdit edildi Kürt halkı. Ki aslında o görüntüler bile Türk ordusunun nasıl bir savaş suçu işlediğinin kanıtı.

Nihayet konuya ilişkin HPG Basın İrtibat Merkezi açıklama yaptıktan sonra gerçeğe vakıf olabildik. Türkler tarafından önce 3, sonra 6 ve son olarak da 12 olarak açıklanan kayıpların aslında doğru olmadığı, gerillanın Xakurkê ve Metîna'da gerçekleştirdiği eylemlerde Xakurkê’de 27, Metina’da da 9 Türk askeri öldürülmüştü. Üstüne Zap da eklenince sayı arttı. Sayı fazla olunca bu sefer hakikatin üstünü örtememiş, hepsi olmasa da bir kısmını açıklamak zorunda kalmıştı Türk ordusu. Türk milliyetçileri ve ulusalcıları bir viraneyi andıran ‘sözleşmeli’ paralı bir askerin evine asılan büyük Türk bayrağını paylaştı hep. Kayıplarına bağlılık ve başsağlığı mesajları bu fotoğraf karesi üzerinden verildi. Görmek isteyenler için aslında o kare Türkiye gerçeği. Hasılıkelam...

Ama hiç kimse o yoksul Türk ailesinden çıkıp kendi evinden kilometrelerce uzakta bulunan bir Kürt dağında, kendi ülke sınırlarının dışında neden savaştığını ve öldürüldüğünü gerçek anlamda sorgulamadı. ‘Bölücülükle mücadele’ paranoyasına tutulan ve adeta bununla zehirlenen bir kitleden bundan öte ne beklenebilir ki? O askerin katıldığı her sınır dışı operasyon için ne kadar ücret aldığı mesela sorgulanmıyor. Kısacası hakikat bilinmek isteniyorsa Hakkari Dağ Komando Tugayı’nın oluşumuna bakmak yeterli.

...

İntikam naralarından sonra gözler her zaman olduğu gibi yine Rojava’ya çevrildi. 12 yıldır kesintisiz bir şekilde savaş koşulları içerisinde ayakta kalmaya çalışan ve her gün bedel ödeyen Rojava halkı bir kez daha Türk devletinin ve ordusunun hedefi haline geldi. Gerçeğin üzerini örtmekte mahir olan mevcut faşist iktidar saldırı emri verdi ve tıpkı 1 Ekim 2023 tarihinde Ankara'nın Çankaya ilçesindeki Kızılay semti üzerinde yer alan Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gerçekleşen eylemden sonra Rojava’ya yönelen saldırıların bir benzeri daha yaşandı. Hem kendilerini hem de Türk milletini böyle sakinleştiriyorlar. Daha çok Kürt öldürerek, daha çok Kürt coğrafyasına saldırarak. Kürt’ün malına, mülküne ve varlığına daha çok zarar vererek sakinleşiyorlar... İsrail’i Filistin halkına yaptıklarıyla suçlayan bu devlet ve millet, Kürtlere neler yaptığını görmüyor.

...

Her kavganın bir nedeni var. Kürtlerin de yüzyıldır neden Türk milliyetçiliğiyle, faşizmiyle savaşmak zorunda kaldığını anlatmayacağım. Çünkü bu çok uzun bir hikaye. Sadece şunu söyleyeyim; Türk askerinin o gidip de üzerine çadır kurduğu dağların sahipleri var, işgal ettiği şehirler kimsesiz değil. O coğrafya Kürt coğrafyası ve Kurdistan. Biz savaşın gerçeğine buradan bakıyoruz ve bizim için hakikat bu...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.