Efrînli Zozan’ın gelecek hayali, Türkiye’nin bölünme korkusu
Rojbin EKİN yazdı —
- Zozan Xelîl, günlerdir Türk devletinin üzerine kıyametler kopardığı, kendisi için bir beka sorunu yaptığı ve 11 Haziran’da yapılacak olan Kuzey ve Doğu Suriye yerel seçimlerinde Girkê Legê belediye eşbaşkan adayı olarak yarışacak. Efrîn gibi diğer kentlerin de birer kadın kenti olmasını hedefliyor. Demokratik ve ekolojik bir belediyecilik ve hizmet anlayışıyla çalışacağını söylüyor Zozan Xelîl.
- “Geride ne bıraktın, en çok neyi özlüyorsun” diye soruyorum. Bir mezarı dahi olmayan kızkardeşi Eylem’i, Efrîn’in taşını, toprağını, tüm yeşili ve daha nicesi, şimdiki ömrünü ve gelecek tüm yıllarını bırakmış geride Zozan da, diğer tüm Efrînliler gibi. Rüyaları, hayalleri Efrîn. Ruhunun orada olduğunu söylüyor.
Bu bir göç hikayesi değil. Efrîn’den Dêrik’e kadar uzanan bir yolculuk. O yolculuk boyunca kendisini kökleriyle vareden genç bir kadın var. Mücadeleyi yaşamının mihenk taşı yapmış bir kadın... Hayatta insan neyden zorla kopartılmışsa, o zora inat üzerine kuruyor sonraki yaşamını. Geride bırakmak zorunda kaldığı her şey için üzgün ve yaralı olsa da hayal ettiği gelecek için, bir gün yeniden geri dönebilmek için çalışıyor ve kavga ediyor.
Adı Zozan Xelîl. 1996 yılında Efrîn’de dünyaya geliyor. İlk ve orta öğrenimini Halep’te tamamlıyor. 2012 yılında ailesiyle birlikte Efrîn’e dönüyor. Devrim içerisinde devrimler yaratan Rojava Devrim’nin başarısı için çalışıyor. Anadiliyle okuma ve yazmayı öğreniyor ve sonra öğretmen oluyor. Kendi anadiline bağlı, Kürtçenin eğitim ve öğrenim dili olması ve geliştirilmesi için çabalıyor. 2018 yılına kadar, yani Efrîn Türk devleti ve ona bağlı çeteler tarafından işgal edilene kadar da öğretmenlik yapıyor. İşgal ile birlikte yerinden zorla edilmiş 200 bin Efrînliden biri olarak Cizre Kantonu’nun Derîk kentine bağlı Girkê Legê ilçesine yerleşiyor.
Zozan’a göre Cizre Kanton’unun diğer yerleşim yerlerine göre Derîk ve civarı biraz daha yeşil ve bir Efrînli için diğer yerlere oranla daha yaşanılır bir yer. Sevmiş Derîk’i de Zozan. Efrîn’de yarım bıraktığı her ne varsa onları tamamlama azmiyle yaşama sarılmış şimdi.
“Geride ne bıraktın, en çok neyi özlüyorsun” sorusuna gözyaşlarıyla birlikte cevap verse de iddialı, inançlı ve başarı azmi var. Bir savaşçı olan, Efrîn direnişinde kaybettiği ama bir mezarı dahi olmayan kızkardeşi Eylem’i, Efrîn’in taşını, toprağını, tüm yeşili ve daha nicesi, şimdiki ömrünü ve gelecek tüm yıllarını bırakmış geride Zozan da, diğer tüm Efrînliler gibi. Rüyaları, hayalleri Efrîn. Ruhunun orada olduğunu söylüyor. Ama bedenini de bir yere sığdırmalı. Yaşama devam edebilmek için bir aidiyeti olmalı. Bütünleşme hissine kavuşmalı. Bedenini ayakta tutabilmeli. Bu hissi, bu gücü Zozan öfkesinden, intikam hırsından alıyor. Evet Efrîn onun için çok güzel, ama ülke dediği tüm toprak parçası için mücadele etmeyi en temel sorumlulukları arasında görüyor.
Zozan Xelîl, günlerdir Türk devletinin üzerine kıyametler kopardığı, kendisi için bir beka sorunu yaptığı ve 11 Haziran’da yapılacak olan Kuzey ve Doğu Suriye yerel seçimlerinde Girkê Legê belediye eşbaşkan adayı olarak yarışacak.
134 belediye için yapılacak seçimlere katılacak 5 bin 331 adaydan biri o da. Efrîn’e yeniden dönmenin umudu onun için de saklı. Ama o zamana kadar ülkesinin diğer coğrafyalarını da Efrîn gibi yeşillendirmeyi, güzelleştirmeyi planlıyor. Tıpkı Efrîn gibi diğer kentlerin de birer kadın kenti olmasını hedefliyor. Demokratik ve ekolojik bir belediyecilik ve hizmet anlayışıyla çalışacağını söylüyor Zozan Xelîl.
…
Dünyanın hiçbir yerinde olmayan, kadınlara tam eşitlik sağlayan bir sistem içerisinde kadınlar belediye eşbaşkanlığı için seçilecek adaylarını yaptıkları ön seçimlerle belirledi. Sadece kadınlar sandık başına gitti. Bu gerçekten eşsiz bir demokrasi ve eşitlik örneğiydi. Tam demokrasi ile yönetildiğini iddia eden hiçbir ülkede bugüne kadar denenmemiş bir yöntemdi bu. Bu küçücük, ama içine dünyaları sığdıran bu coğrafyada ortak ve özgür yaşam deneyimleri tarihin en güçlü örnekleri arasında yerini alacak.
Gelecek için vadettiklerini açıklamış oldukları deklarasyon yoluyla duyurdular. Peki Türkiye için bir bölünme korkusuna dönüşen vaatleri neler biliyor musunuz? Toplumsal sözleşmeyle de güvence altına alınan eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet tüm siyasal alanlarda uygulanacak. Kadın ve erkek, toplum ve doğanın özgürlük temelinde yaşayabilmesi için çalışılacak ve bu haklar korunacak. Hiç kimse, dili, inancı ve kimliğinden dolayı ötekileştirilmeyecek, ayrıştırılmayacak, tüm farklılıklar coğrafyanın tarihsel, kültürel mirası kabul edilerek korunacak.
Belediyelerde kadınların özerk ve bağımsız olarak örgütlenebilmeleri için kadın meclisleri, kadın koordinasyonu ve kadın sözcülüğü birimleri oluşturmayı, kadın projeleri için ayrı bir bütçe oluşturmayı, kadın ve çocuklara yönelik her türlü şiddetle mücadele kapsamında kadın danışma birimleri kurmayı, zorla yerinden edilen, şiddete maruz kalan ve mağdur olan evsiz ve göçmen kadınlar, engelliler ve çocuklar için yaşam alanları inşa etmeyi, kadınları ekonomik alanda daha çok desteklemeyi, ekonomik projeler oluşturmayı, kadınlar için kültür, spor, pazar alanları, kadın parkları, özgür kadın alanları oluşturmayı, doğayı, her türlü bitkiyi, suyu, toprağı, havayı, tarihi ve kültürel mirası korumayı planlıyorlar. Böyle bir amaç için çalışacaklarını söylüyorlar. Tabii deklarasyon ve planlamaları sadece bunlarla sınırlı değil. Daha da çok. Ben sadece dikkat çekmek istediğim yerleri aldım.
Geleceğe dair plan ve projeleri kapsamında Türkiye’nin toprak bütünlüğüne zarar verecek herhangi bir eylem planlaması yok. Aksine hem Türkiye’nin hem de gelişmiş demokratik bir sisteme sahip olduklarıyla övünen tüm ülkelerin örnek alması, dersler edinmesi gereken bir deneyime hep birlikte şahitlik ediyoruz.
Bu sürecin sonucu ne olursa olsun, Efrînli Zozan ve işgalci Türk devletinin soykırım saldırılarından yara alan Kuzey ve Doğu Suriyeli tüm halklar ve kadınlar tıpkı bugün olduğu gibi gelecekte de öğretmeye, üretmeye demokrasi, eşitlik ve özgür yaşam dersi vermeye devam edecek.