KDP'nin yeni Şengal planı
Rojbin EKİN yazdı —
- Kaybedilenlerin yasını tutmak en çok da onların payına düştü. Kutsal beyazın üstüne siyahı geçirmiş ve yas mevsiminden çıkmamaya yeminli her biri. Hayattan henüz vazgeçmemişlerse de onları güzel kılan her şeyden vazgeçmişler. En çok da saçlarından, örüklerinden.
- Şengal’in gerçek sahiplerine yönelik saldırılar devam ediyor. Merkezi Irak hükümeti ve KDP yönetiminin, Şengal için öngördüğü gelecek Ekim 2020 anlaşması. Neçirvan Barzani’nin yabancı güçler olarak tanımladığı ve hedef haline getirdiği güçler YBŞ ve YJŞ çatısı altında bir araya gelen Êzîdî genç kadın ve erkekler.
Şengal Soykırımı’nın 10’uncu yıldönümünde yeniden kadınların dilinden, anlatımlarından acı hikayelere tanıklık ettik. Kaybedilenlerin yasını tutmak en çok da onların payına düştü. Kutsal beyazın üstüne siyahı geçirmiş ve yas mevsiminden çıkmamaya yeminli her biri. Hayattan henüz vazgeçmemişlerse de onları güzel kılan her şeyden vazgeçmişler. En çok da saçlarından, örüklerinden. Mezar taşlarına asılmış, 10 yıldır gören ve görmek isteyen herkese başından geçenleri anlatıyorlar.
Yüzleşmek ve hesaplaşmak istiyorlar. Bunun mümkün olabileceği zamana kadar hafızayı koruyan güç olarak kalmayı seçmiş her biri. Onlara yaşatılanlara katlanmak, o zulmün bedenlerinde, hafızalarında bıraktığı acının izleriyle yaşamak çok zor. Ama onlar izlerine rastlayamadıklarıyla bir şekilde buluşabileceğinin umudunu taşıyor hala. Gerçekle karşılaşmadıkları sürece kaybettiklerini hep yaşıyor hayal edecekler. Yaşadıkları onca şeye rağmen, aklımızın ve yüreğimizin bile kaldıramayacağı her türlü işkenceden geçmiş bir kadının yaşamayı seçmesinin bir nedeni de bu. Başına gelmiş tüm kötülüklere rağmen yaşamla bağını koparamıyorsa en büyük sebebi de bu.
Rakamla ifade edilen soykırım gerçeği için şöyle deniliyor; 10 bin Êzîdî öldürüldü veya esir alındı. 250 binden fazla kişi yerinden edildi. 7 bin kadın ve kız çocuğu köleleştirildi. 2 bin 600 kadın ve çocuk hala kayıp. 94’ün üzerinde toplu mezar bulundu, ancak yalnızca 61’i kazıldı. Ve cümlenin sonunda da “bir nesil kaybedildi” deniliyor.
Evet, bir nesil yok oldu. Ama buna sebep olanlar hesap vermeyecek mi? Bu toplumdan özür dilenmeyecek mi? 3 Ağustos 2014’te DAİŞ Şengal’e saldırdığında Êzîdî toplumunu savunmak ve korumak yerine kaçmayı seçenler, türlü çabalarla kendilerini aklamaya çalışıyor hala. KDP ile birlikte basını da son 10 yıldır bu amaç için çalışıyor. Soykırım tanığı kadınların ifadelerine, hikayelerine KDP basını belki de herkesten çok fazla yer veriyor. Yaşananlara, soykırım gerçeğine duyarlılık gibi gösterilse de ama aslında ihaneti örtmenin çabası. Gazeteci Berfin Hêzil’in ekibiyle birlikte çektiği görüntüler olmazsa, belki de zamana ve yalana yenilecek hakikat. Zaten hala tüm çabalar da bunun için.
Gerçeği unutmayanların gözünde soykırıma yol açanlar da DAİŞ kadar suçlu ve yargılanmalarını talep ediyorlar. Bunu soykırım zamanlarında hayatta kalmayı başaranlar, kendilerini asıl savunan gücün kim olduğuna tanıklık edenler ve yaşamanın en önemli şartının bu çağda kendini savunmak olduğuna inanan Êzîdî kadınlar söylüyor. 74’üncü Ferman’dan çıkartmış oldukları en büyük sonuç kendi kendilerini savunmak ve örgütlenmek. 25 Temmuz’da Irak’ın başkenti Bağdat’ta gerçekleşen ve Êzîdî Özgür Kadın Hareketi’nin öncülük ettiği (TAJÊ) 3’üncü Irak Kadın Konferansı’nın sonuç bildirgesinin en önemli maddelerinden biri de DAİŞ çeteleri kadar Êzîdî toplumunu savunmaktan kaçanların da yargılanması talebiydi. Bu bildirgede soykırımı resmen tanıyan ülkelere ve uluslararası kuruluşlara çağrıda bulunularak, “Soykırımdan sorumlu DAİŞ çeteleri ve işbirlikçilerinin yargılanması için harekete geçin. Uluslararası bir mahkemede yargılansın” deniliyor.
Burada işbirlikçi olarak işaret edilen güçler merkezi Irak hükümeti ve KDP yönetimi. Aslında bunu talep eden güçler tasfiye edilmek isteniyor. Ekim 2020 anlaşmasıyla da bu tasfiye planlarına meşruluk kazandırıldı. Şengal’in yeniden inşası, geleceği konuşulurken Merkezi Irak Hükümeti ve KDP yönetiminin ısrarla 10 Ekim 2020 anlaşmasının yürürlüğe konulmasına bu kadar önem vermelerinin nedeni bu. Irak ve Hewlêr’de gerçekleşen bu yılki soykırım anmalarında da yine bu anlaşmanın önemine işaret edildi. Neçirvan Barzani’nin yabancı güçler olarak tanımladığı ve hedef haline getirdiği güçler Şengal Direniş Birlikleri (YBŞ) ve Şengal Kadın Birlikleri (YJŞ) çatısı altında bir araya gelen Êzîdî genç kadın ve erkekler.
KDP’nin baskıcı otoriter politikalarına ‘yeter’ dedikleri, kendi kendilerini yönetmeye, savunmaya karar verdikleri, 74’üncü Ferman zamanlarında kendilerini savunmasız bırakıp gidenin, kaçanın KDP olduğunu söyledikleri için ‘terörist, yabancı’ güç olarak addediliyorlar. 2017 yılından bu yana Êzîdî toplumunun öncüsü haline gelmiş kişiler bu konuda KDP ve Irak hükümetiyle işbirliği içerisinde olan soykırımcı Türkiye tarafından hedef haline getirildiler. Yine PKK’nin varlığı gerçekçe gösterilerek, PKK’li oldukları lanse edilerek katledilmelerine meşruluk kazandırıldı. Şengal’in gerçek sahiplerine, güçlerine yönelik bu saldırılar hala devam ediyor. Êzîdî toplumunu kendi kendini savunma özgürlüğünden, iradesinden ve geleceğini tayin etme hakkından bu şekilde uzaklaştırmayı hedefliyorlar. Ekim 2020 anlaşmasıyla merkezi Irak hükümeti ve KDP yönetiminin Şengal için öngördüğü gelecek bu. Bu planın ve anlaşmanın yürürlüğe girmesi demek, Êzîdî toplumunun gelişecek başka soykırımlara açık olması demek.
Soykırımın 10’uncu yıldönümünde konuşulması ve üzerinde kararlılıkla durulması gereken Şengallilerin, Êzîdî kadınların geleceklerini belirleme iradelerine saygı göstermek ve bunu desteklemek olmalı. Şengal Özerk Yönetiminin tanınması, Êzîdîlerin özgür geleceğini garanti altına alabilecek tek makul ve doğru yoldur.