CHP’nin Saray’da ve Bahçeli’de aradığı
Ziya ULUSOY yazdı —
- Özel CHP’si, aldığı desteği faşizmle uzlaşma/işbirliği için kullanarak, halklarımızın faşizmden kurtulma isteğine elbette ihanet ediyor. Çünkü, uzlaşma/işbirliği faşizmden kurtuluşu sağlayamayacağı gibi, faşist çeteyi saldırganlık ve işgalci savaş kudurganlığında cesaretlendirir.
Burjuva fraksiyonların karşıdevrimci birliğinin burjuvazinin hakimiyetini güçlendireceği, çatışmasının ise zayıflatacağı tarihsel deneyimlerle kanıtlanan bir gerçek.
Erdoğan faşizminin burjuva muhalefete saldırgan tavrı ve baskısı, burjuva fraksiyonları çatışmaya iten rol oynadı.
Fakat CHP ve diğer burjuva muhalefet partileri kendilerini aynı sertlikte savunmaya geçmediler. Erdoğan- Bahçeli çetesini yatıştırma, uzlaşma ve işbirliği çizgisi izlediler.
Erdoğan -Bahçeli çetesi, işçi sınıfı, ezilenler ve Kürt halkına saldırırken, eldeki kitle desteğini saldırılarını “meşrulaştırma”nın dayanağı olarak kullanageldi.
CHP, burjuvazi adına ve burjuva egemenliğinin siyasi bunalıma batmasından kaçınma çizgisinde “merkez parti” işlevini yerine getirdi.
Bu rolü, bazı sol akım ve liberal akımların belirttiğinin tersine tarihsel süreçteki devlet kuruculuğundan gelmiyor. Sermaye oligarşisinin, TÜSİAD’ın, işçi sınıfı ve halklara karşı faşist çetenin diktatörlüğünü desteklerken, burjuva fraksiyonların iktidar dümenine geçebilmesi “hak eşitliği”ni gözeten çizgisinden kaynaklanıyor.
Erdoğan -Bahçeli çetesinin, soykırımcı ve işgalci savaşlarla, diğer burjuva fraksiyonlara hükümete geçme hakkı tanımayan tavrıyla, bölge ülkeleriyle savaş kışkırtıcılığıyla yol açacağı bunalımı önlemenin çizgisi, TÜSİAD ve emperyalistlerin cephaneliği içinde yeralıyor.
Kılıçdaroğlu bu çizgiyi izledi. Bu çizgide biri hariç bütün savaş tezkerelerine oy verdi. HDP’li vekillerin dokunulmazlığının kaldırılması için ilgili anayasa maddesi değişikliğine yeterlilik için CHP’li vekillerden evet oyu ekledi. Burjuva muhalefeti birleştiren “merkez partisi” rolünü fedakârca- partisel menfaatinden feragat ederek- yerine getirdi. Kurucusu olduğu devletin Erdoğan-Bahçeli devleti haline dönüştürülmesine sessiz kaldı. Seçimlerde faşist baskı ve hilelere, vekilliklerin ve belediyelerin faşist gaspına sınıfının menfaati için karşı çıkmadı.
Özel CHP’si, 31 Mart seçim galibiyetinden sonra bu çizgiyi geliştiriyor. Saray’ı ve Bahçeli’yi bu çizginin sonucu olarak ziyaret ediyor, faşist çetenin iktidarının meşruluğunu “makama saygı”yla ilan ediyor. Bahçeli’yi ziyaret ederek kanlı elini sıkmaktan onur duyuyor.
Özel CHP’si bu çizgiyi ilerleterek Erdoğan-Bahçeli çetesinin faşizminden parlamenter rejime yumuşak geçişe ikna etmek için faşist çeteye güvence vermeye çalışıyor.
Antifaşist kitleleri, faşizmle uzlaşma/işbirliği tavrına ikna için Denizler’in anmasına da katılıyor, polis saldırısı karşısında yüzüstü bıraksa da Taksim’e yönelik Saraçhane 1 Mayıs’ına himayeci olarak da katılıyor. AHİM kararlarının uygulanması, Kavala ve Demirtaş’ın serbest bırakılmasını faşist çeteden rica ederek de, antifaşist güçlerin ağzına bir parmak bal çalmakla yetinmeyi de aynı hedefi için kullanıyor.
Erdoğan-Bahçeli çetesinin seçim yenilgisiyle kendisini gösteren kitle desteğindeki kayıp, yoksullaştırılan halk kitlelerinin tepkisi ve halklarımızın faşizmden kurtulmak için seçimde aldıkları tavrın bir sonucu.
Özel CHP’si, aldığı desteği faşizmle uzlaşma/işbirliği için kullanarak, halklarımızın faşizmden kurtulma isteğine elbette ihanet ediyor. Çünkü, uzlaşma/işbirliği faşizmden kurtuluşu sağlayamayacağı gibi, faşist çeteyi saldırganlık ve işgalci savaş kudurganlığında cesaretlendirir de.
Özel CHP’si Saray ve çeteyle işbirliği çizgisini “dış politikada işbirliği yapmamız gereken konular var” diyerek de gerekçelendirdi. Bu itiraf beklenenin tersine Özel CHP’sinin Erdoğan-Bahçeli çetesinin yeni bir işgalci savaşı başlatmasına destek vereceğini gösteriyor.
Özel CHP’sinin faşizmle uzlaşma/işbirliği arayışı, Bahçeli’nin yerini Özel’in alacağı değişiklikle veya üçlü “milli mutabakat” cephesi yoluyla parlamenter rejime geçiş aldatmacasıdır.
İşçi sınıfı ve halklarımız, CHP’nin Erdoğan faşizmiyle bu işbirliği çizgisindeki arayıştan demokratik ve sosyal kazanım elde etmeyecek. Eğer hedeflenene varılırsa, burjuva fraksiyonların kolektif çıkarını gözeten gerici faşizan parlamenter bir rejim sağlanacak, ama aynı zamanda, bu burjuvazinin gerici hakimiyetine yenilenmiş kitle desteği kazandıracak.
İşçi sınııfı ve halklarımızın faşizmden kurtuluşu kendi bağımsız eyleminin geliştirilmesi yoluyla sağlanacak, bu mücadele aynı zamanda toplumsal kurtuluşun örgütlü devrimci gücünün gelişmesinin de güvencesi olacaktır.