Keçi ahırındaki iki izmarit
Veysi SARISÖZEN yazdı —
- Bahtiyar'ın ahırında yeni delil olarak iki sigara izmariti bulunmuş. Cumhuriyet Gazetesi bu haberi neden verdi? Türk jandarmasıyla dalga geçmek için mi, yoksa tıpkı benim yazımda yaptığım gibi Türk jandarmasının delilleri bulmak için ne kadar itinayla çalıştığını göstermek için mi?
Gazetelerden birinin manşeti: Narin cinayetinde yeni delliler bulundu. Haber Cumhuriyet Gazetesi’nin evvelki gün yayınlanan nüshasında yer alıyor.
Vatandaş tam katilin bulunmasından umut kesiyorken, bir sevinç, bir sevinç ki sormayın!
Belli ki Erdoğan “sürpriz serisinin” sonuna geldi. Artık “petrolde yüzeceğiz, uzayda gezeceğiz” müjdelerinin yerini bir ayı aşkın zaman boyunca “müjde Narin cinayetinde yeni delillere ulaşıldı” haberleri aldı. Millet uyanır uyanmaz “yeni delillerin” bulunmasıyla bir tuhaf olmaya başladı.
Her gün yeni bir “delile” ulaşılıyor. Yaşasın! Türk jandarması çalışıyor. Nefesi katilin ensesinde. Cinayet 21 Ağustos’ta işlendi. Bugün Eylül’ün 24’ü. On gün Ağustos’tan, 24 gün de Eylül’den. Etti mi sana tastamam 34 gün. Dile kolay! Kahraman Jandarma ve onun başındaki İçişleri Bakanı gecesini gündüzüne katmış, kan-ter içinde çalışıyor. Bravo yani! Dünyada ne kadar firari katil varsa bizim jandarmayı pür dikkat izlemekte. Haklılar. Bulundukları ülke Türk jandarmasının bu delil bulma performansından hareket edebilir, birkaç tabur Türk jandarmasını kendi ülkesindeki katillerin peşine takabilir. “Biz yeterince delil bulamadık, bi zahmet siz de bir bakın” diyebilir. Firari katiller korkudan titriyorlar, “Türk jandarması köydeki delil bulma işinden fırsat bulur da peşimize takılırsa yandık” diyorlar. Hatta Osmanlının kuşattığı Viyana’da vaktiyle çocukları “uyu, yoksa Türkler gelir” diye korkutup uyutuyorlarmış ya, şimdi de bir türlü yakalayamadıkları katillere “teslim olun, yoksa Türk jandarması gelecek” çağrıları yapılıyormuş. Ben Viyana’da yaşayan bir ahbabımdan işittim. En az yirmi azılı firari katil bu çağrı üzerine “işimiz bitti, geride bıraktığımız, Avusturya jandarmasının bulamadığı suç delillerimizi Türk jandarması nasılsa bulacak” diyerek, kendi delillerini torbalara doldurup, birer ikişer teslim olmaya bile başlamış.
Siz Narin’in köyünde avare-kasnak, miskin miskin ceset arayan jandarmaya bakmayın. O jandarma dünyanın diyemesem de, en az Ortadoğu’nun, Kuzey Afrika’nın, Balkanlar’ın, Kafkasya’nın jandarması. Kül yutmaz. Katil ardında bir milyon delil bıraksa da yorulmaz, üşenmez, gece demez, gündüz demez bir milyonuncu delili ele geçirmeden işin ucunu bırakmaz.
Neden bırakmaz? Çünkü jandarma katili yakalamanın marifet olmadığını, asıl olanın delillere ulaşmak olduğunu bilir.
Neden bilir?
Çünkü katili o gün yakalasa gözü kapalı Adalet Tanrıçası’na meftun adil, müstakil, vicdanı, insafı tam Türk savcısı ile yargıcı Jandarma’ya “yıkıl huzurumdan, Türk adaletine bu sümsük katil değil, delil lazım bre utanmaz adam” diyeceğini bildiği için, katilin değil, delillerin asıl olduğunu bilir. Burası Dingo’nun ahırı değil, “hukuk devleti.”
“Dingo’nun ahırı” elbette değil. İtirafçı mı, suç ortağı mı, katil mi olduğu bilinmeyen, ama işin başında göz altına alınıp konuşturulan Bahtiyar’ın ahırı. Yani adam itiraflarda bulunduktan bir ay sonra aranan ahır.
Duyduğuma göre 10 metre boyunda, 20 metre eninde, yani toplam 200 metre kare bir ahır. Diyeceksiniz ki, göller ve adalar dahil kapladığı gerçek alan 814 bin 578, izdüşüm alanı ise 783 bin 562 kilometre kare olan, Kuzey Kıbrıs’dan, Efrîn’e, oradan Serêkaniyê’ye, şu aralar Başûr Kürdistanı’na kadar işgal ve ilhak topraklarını katarsanız hesaba gelmeyen Türkiye topraklarının yanında Bahtiyar’ın ahırı nedir ki? Bu uçsuz bucaksız demokrasi ahırında Türk jandarması gerillanın ayakkabı numarasını bile görüyorken, Bahtiyar’ın ahırı hava civadır.
Görünüşte haklısınız. Ama bilin ki Bahtiyar’ın ahırında delil aramak gerillanın ayakkabı numarasını kayda almaya benzemez. Düşünün bir gerillanın ayakkabı numarası kaç olabilir? Deyin ki 36-45 numara arasında bir şey. Soylu kafadan bir numara uydursa, isabet oranı 9’da 1’dir. Bu polis hafiyesi “O gerillanın ayak numarası 41 dese yanılmaz, binlerce gerilla arasında 41 numara mekap giyen yüzlerce gerilla olduğuna göre, Soylu “bildim işte” diyebilir.
Bir de katilin bıraktığı delili düşünün. Aklınız çıkar. Cinayet aletinden, bir mikron boyutunda DNA’ye kadar milyonluk delil ihtimalini hesaba katıp size çok küçük görünen ahırın mikron hesabını yaparsanız, anlarsınız ki, ortada yanlış hesaplamadıysam 200 milyon mikron karelik bir ahır ortaya çıkar. Ya, işte böyle. Jandarma 34 gündür her –milimetre bile değil- mikron karelik alanda katili ortaya çıkaracak, işlediği suçu delillendirecek. Buna ömür mü dayanır! Kartal gözlü jandarma iki büklüm olmuş bir mikron karelik gözün görmediği, elin tutmadığı zifiri karanlık bir mikro mekanda katilin delilini yakalamak için ter döküyor.
Torunum “zifiri karanlık” kelimelerini okuyunca, “dede jandarmalarımız neden el fenerlerini kullanmıyor?” diye soruverdi. “Evladım dedim, elektrik fenerinin ışığı da maddi bir şeydir, jandarmamız uyanıktır, delili aydınlatayım derken ışığın etkisiyle delili karartma ahmaklığını hiç yapar mı?”
Torunum “dede abartma” diyerek yazımın başında sözünü ettiğim gazete haberini okumaya başladı:
“TV100'ün haberine göre komşu Nevzat Bahtiyar'ın ifadeleri kapsamında 34’üncü günde yeni deliller bulunduğu ifade edildi.
Narin Güran cinayetiyle ilgili soruşturmada Nevzat Bahtiyar’ın ek ifadesinden sonra soruşturma genişletildi.
Bahtiyar'ın evinde ve ahırında yeni deliller arandı. Arama sonuçlarında yeni bulgulara erişildi.
Gönderilen deliller arasında Bahtiyar'ın ahırında bulunan 2 sigara izmariti de yer aldı. İzmaritlerde DNA'lar aranacak. İzmaritlerin kaç günlük olduğu da saptanacak.
Jandarma, Bahtiyar'ın evinde ve ahırında aralıksız olarak nöbet tutuyor.”
"Hay Allah" demişim.
Neden nöbet tutuyor?
Keçiler kaçmasın diye mi, yoksa katil ahırda keyifle geviş getirsin diye mi?
Cumhuriyet Gazetesi bu haberi neden verdi?
Türk jandarmasıyla dalga geçmek için mi, yoksa tıpkı benim yazımda yaptığım gibi Türk jandarmasının delilleri bulmak için ne kadar itinayla çalıştığını göstermek için mi?
Ben aradan çekileyim, soruların cevabını sırtı jandarma dipçiğiyle nasırlaşmış Kürt köylüsü versin.