“Türk” kavramını “barbarlığın adı” yaptınız

• Aşağılık olan başkasının yurduna, malı mülküne göz koymaktır. Bir halkın yok edilmesinde huzur aramaktır, aşağılık olan haller. Aşağılanmak darbe yapmaktır. Hakkari’de olduğu seçilmiş Kürt belediyeciliğine zorla çökmektir.

Kürt Ramazan Şimşek’in, “Bajaré Kurdan Amedé da” işlettiği “Pine” adındaki kahvehane, Kürtlere Kürtçe hizmet verdiği için, geçenlerde şafak vakti, zırhlı savaş araçları kullanan, çelik kasklı, çelik yelekli polis ordusu tarafından, düşman kalesi misali basıldı. “Kale kapısı“ balyozlarla kırılarak, Yeniçeri misali içeriye huruç edilerek, Ramazan Şimşek esir alındı.

Kürtçe çay, kahve içmek ve okumak için kitap isteyen konuklarına, Kürtçe hizmet vererek, “asil kan Türk ırkını aşağılama” suçu işlemekten, elleri arkadan kelepçelendi ve sorguya götürüldü.

Sonra, “Türkleri aşağılama” suçuna, “Türk devletine hakareti ve devleti bölme girişimleri”ni ekleyerek tutuklanmak üzere, Saray ayarlı Türk adaletine havale etti. Adalet, ilk hamlede “Türkleri aşağılama işini” yaymaması için, yargılanmasına devam edilmek üzere onu, ev hapsiyle tecrit cezasına çarptı, yurt dışına çıkışını da tabii ki yasakladı.

Oysa, bu işin bir “halbukisi” vardı. Türkleri aşağılayanlar da başka yerdeydi. Kim Türk veya Türk var mı (ki Biyoloji bilimcisi Sinan Canan’a göre, Türk yoktur) tartışması bir yana, İttihatçılar, ırk olarak Türk değillerdi. Yönetiminde Osmanlı “tabiyetinden” her ırktan (Kürt, Ermeni, Yahudi, Rum, Arnavutlar ve başkaları) kişi vardı. Ama, içlerinde hiç Türk yoktu. İttihatçı üç şef de Türk değildi. Lakin Türk ırkçılarıydı.

Onların başlattıklarını sürdüren Kemalistler devamı, yani onların B takımıdır.

Her neyse, İttihatçı ırkçılık bir meteor gibi kayıp kayboldu. Geride işledikleri cinayetlerin kara lekesi kaldı. Dünya ülkeleri tek tek, Türkleri Ermeni soykırımdan suçlu buldu. Bugünkü kuşakları, katil evladı olarak damgaladılar.

Bugünkü dönmeler, yani Yeniçeri gibi devşirmeler, gururla İttihatçılar (Kemalist) yolunda yürüyorlar.

Batı dünyası daha dün, Êzîdî Kürtlere uygulanan soykırımı onayladı. Bu kırımda da, Yeniçeri benzeri devşirmeler IŞİD’in suç ortağıydı.

Tekrar geçmişe dönersek, Ermeniler güçlü entelektüel kadrolarıyla dünyayı ayağa kaldırıp, katillerin katilliğini onaylattılar. Ama yüz yıldır kırılan Kürtler sahipsizlikten bunu başaramadı. Oysa, Kürt’ün Kürtçe konuşunca onuru incinip kendini aşağılanmış hisseden Türk’ün önderleri, bir zamanlar “Zilan deresi insan cesetleriyle doldu” diyerek katillikleriyle övünüyorlardı. Türk basını dağ başındaki mezarın taşına “Kürtlerin hayali burada yatıyor” diye yazıyordu. Atatürkleri, “Dersimde çıban başı kesilip atılmıştır” diyerek soykırımla kendini yüceltiyordu.

Kürtçe karşısında onuru hazik ve nazik olanlara sormak gerek: Hani nerede bu toprakların, senden binlerce yıl önceki yerlisi Rumlar? Süryaniler, Keldaniler, Kıptiler?

Eğer onurun var ve aşağılandan rahatsız isen, elindeki Kürt kanı ne? Yüz yıldır bu halkı kırıyorsunuz. Buna rağmen kana doymuyor, katillikle kendinizi aşağılanmış hissetmiyorsunuz, ama Kürtçe ses duyunca “bana aşağılık dedi” deyip insan tutukluyorsunuz...

Oysa aşağılık olan barbarlıktır. Barbarca durum, duruş, eylem ve davranışlardır. Eli kanlı katillik, yurt hırsızlığı, soyguncu, emek talancılığıdır.

Onur kırıcılık ve aşağılanmayı mı görmek istiyorsun? Aşağıdaki cümleyi oku ve gör:

“Irak ve Suriye’nin kuzeyinde terör üreten bataklıklar kurutulmadan Türkiye huzura eremez.”

Bu cümle, Kürt düşmanlığı ile beslenen senin Türk cumhurbaşkanına aittir. Göz dikip sana vaat ettiği topraklar da, teslim olup baş eğmediği, sizin gibi olmadığı için, sizin terörist dediğiniz Kürtlerin yurdudur. Aşağılık olan budur. Başkasının yurduna, malı mülküne göz koymaktır. Bir halkın yok edilmesinde huzur aramaktır, aşağılık olan haller.

Aşağılanmak darbe yapmaktır. Hakkari’de olduğu seçilmiş Kürt belediyeciliğine zorla çökmektir.

Hey Türk, sana söylüyorum: Uyan artık. Devşirmeler, yüz yılı aşkın zamandan beri “Türküm, soyum yücedir” diye diye senin adına cinayetler işleyerek, seni evrene aşağılık bir katil olarak gösteriyorlar. Kürt Ahmed Arif’in sözüyle “Haberin var mı, taş duvar?..”