Eşbaşkanlıkta ısrar özgürlük ve demokraside ısrardır
Cihan DENİZ yazdı —
- Eşbaşkanlıktan vazgeçme, Kürt sorunu dahil her konuda radikal demokratik duruştan vazgeçmek demektir. Eşbaşkanlığı tartışmak, bilerek veya bilmeyerek buna hizmet edecektir.
Seçime neredeyse bir ay kaldı ama bırakalım toplumu siyasi partilerde bile her hangi bir seçim heyecanı yok.
Çok da şaşırtıcı değil bu durum. Heyecan yok çünkü. Yeni bir söz yok, yeni öneriler yok, toplumun gerçek sorunlarını çözme iddiasında yeni öneriler yok. İktidarın ve muhalefetin toplumu kutuplaştıran siyasetinden, toplumun gerçek sorunlarına dair söz söylenmemesinden bıkmış toplumun gündemi de doğal olarak seçimler değil. Toplumun gündemi seçimlerden çok seçimler sonrasında ülkeyi bekleyen ekonomik kriz. İnsanlar kimin belediye başkanı olacağını değil, dolar’ın kaç lira olacağını merak ediyor.
Aslında 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerin yaklaşmasıyla beraber Türk siyasetinin nasıl tükendiği, kirlendiği, toplumdan ve sorunlarından ne derece uzak olduğu gerçeği ile bir kez daha kendini gösterdi.
Seçime dair siyasi partilerin, siyasetçilerin, adayların gündemi partiler arası kirli pazarlıklar, aday yapılmayan siyasetçilerin partilerinden istifa edip asla gitmem dedikleri partilerin kapısını çalması ve diğer, aslında zerre kadar toplumu, ezilenleri ilgilendirmeyen konular.
Adaylara ve diğer konulara toplumdan yükselen tepkiler ise siyasetin soğuk koridorlarında kaybolup gidiyor. Sözde ana muhalefet partisinin tüm tepkilere, itirazlara rağmen Hatay’da mevcut adayda gösterdiği ısrar, tek başına sözde muhalif siyasetin toplumdan nasıl koptuğunun bir özetidir aslında.
Diğer sözde muhalif partiler için de durum pek de farklı değil. Kime muhalif olduğu belli olmayan, toplumun en geri hassasiyetlerini kaşımak dışında topluma ne önerdiği anlaşılamayan bir çizgideler.
İktidar açısında da daha fazla rant, yer altı yer üstü zenginliklerinin daha fazla talanı dışında söylenen yeni bir şey yok.
Türk siyasetindeki bu kirlilik ve yozlaşma karşısında Kürt siyaseti, sözü ve önerileriyle çok farklı bir yerde durmayı başarmaktadır.
Kürt siyasetinin geçmiş seçim süreçlerinde ortaya çıkan sorunların da bir özeleştirisi ve dayandığı siyasi anlayışın bir gereği olarak belediye eş başkanlıkları için adayları önseçimle belirlemesi, tüm eksikliklere ve acemiliklere rağmen, Kürt siyaseti ile coğrafyadaki hakim siyaset anlayışı arasındaki farkı çok net ortaya koymaktadır.
Ama Kürt siyasetini diğerlerinden asıl ayırt eden özelliği, eşbaşkanlıktır. Kürt siyaseti, etkin oluğu her alanda, en küçük bir dernekten, siyasi partilere, belediyelere kadar her kademede eş başkanlık sisteminin hayat bulması ve kurumsallaşması için mücadele etmektedir.
Eşbaşkanlık, tek bir kişinin değil ortak bir aklın hakim kılınmasını amaçlayan bir ortak yönetme kültürüdür. Ve binlerce yıllık erkek egemen zihniyetin her açıdan talan ettiği bir coğrafyada kadın özgürlük mücadelesinin en büyük kazanımıdır. Dahası, toplumun yaşadığı tüm yakıcı sorunların temelinde eril zihniyet yattığı için, aslında eşbaşkanlık aynı zamanda toplumsal özgürleşme mücadelesinin çok önemli bir kazanımı ve olmazsa olmaz bir şartıdır.
Belki de bu denklemin en iyi farkında olan bizzat iktidarın kendisidir. Örgütlü kadın mücadelesinin kendi emelleri önündeki en büyük engel olduğunun bilincinde olan iktidar, tam bu nedenle bu mücadelenin en önemli kazanımlarından olan eşbaşkanlığı daha ilk günden itibaren hedef haline getirmiştir. İlk önce eş başkanlığı tanımayan, sadece resmiyetteki başkanları muhatap alma siyasetini güden iktidar süreç içinde bir yanda özellikle belediyelerdeki eş başkanlığı kriminalize edip davalar ile bu uygulamayı hedef almaya başladı. Ama bu açık saldırılardan daha önemlisi, özellikle Kürt siyaseti içindeki kimi “erkekler” üzerinden eş başkanlık tartıştırılıp onu boşa çıkarmayı çalıştılar; ki bu kirli taktik bugün de kullanılmaktadır.
Bir yandan iktidarın baskı engellemeleri, diğer taraftan içteki “erkek” direnci, aslında Kürt siyasetini radikal özünden koparıp onu düzen siyasetinin içine çekmeyi amaçlamaktadır. Diğer bir ifade ile, eş başkanlık üzerinden Kürt siyaseti yeniden dizayn edilmek istenmektedir. Eş başkanlık tartışmasıyla Kürt siyasetini hakim kirli siyaset bataklığının içine çekilmeye çalışılmaktadır.
Dolayısıyla da, eşbaşkanlıktan taviz Kürt siyasetinin kendi öz-değerlerine yabancılaşması, rant ve sömürüden başka bir şey üretmeyen tekçi ve eril siyaset zihniyete teslim olması anlamına gelir. Eşbaşkanlıktan vazgeçme, Kürt sorunu dahil her konuda radikal demokratik duruştan vazgeçmek demektir. Eşbaşkanlığı tartışmak, bilerek veya bilmeyerek buna hizmet edecektir.
Bunun karşısında, Kürt siyaseti kendi projelerini, kendi kavramlarını tüm saldırılara, tüm çarpıtmalara karşı korumalı, büyük mücadeleler ve bedeller ile yarattığı kazanımlara sahip çıkmalıdır. Kirli, yozlaşmış ve birilerinin cebini doldurmaktan başka bir şeye hizmet etmeyen siyasetsizlikten kendini korumanın ve gerçek siyaset yapmanın yegane yolu budur.