Gordion düğümü…
Cihan DENİZ yazdı —
- Kürt Sorunu tüm bölge açısından, hatta Kürtlerin IŞİD ile mücadelede oynadıkları rol düşünüldüğünde çok daha geniş bir ölçekte, adeta bir Gordion düğümü halini almıştır. İçinden geçilmekte olan kaos sonrasında coğrafyanın nasıl bir renge bürüneceğini, bu düğümün nasıl çözüleceği belirleyecektir.
Ortadoğu coğrafyası büyük bir dönüşüm süreci içindedir. Bu süreç, Hamas’ın geçen yıl 7 Ekim’de başlattığı saldırılar ile başlayan Gazze Savaşı ve bu savaşın bir yıl içinde Lübnan’ı, İran’ı da içine alan bölgesel bir savaşa evirilmesiyle daha da hızlanmıştır. Ve Suriye’de ülkeye atmış yıla yakın bir süre hakim olan Esad rejiminin neredeyse birkaç gün içinde cihatçı güçlerin başlattığı saldırı ile çökmesiyle beraber, bu süreç yeni bir aşamaya girmiştir.
On beş yıldır devam etmekte olan iç savaş sonucu ne kadar zayıflamış olursa olsun ve varlığını ancak Rusya, İran, Lübnan Hizbullah’ından aldığı desteklerle sürdürürse sürdürsün, Suriye gibi bölgenin en önemli siyasi aktörlerinden birinde yaşanan bu “ani” ve “beklenmedik” çöküş, sadece bu ülkeyi değil tüm Ortadoğu coğrafyasını yeniden şekillendirecek kelimenin gerçek anlamında bir kaos aralığı yaratmıştır.
Suriye rejimin çöküşü ve destekçilerinin kendi iç sorunlarına da bağlı olarak, en azından şimdilik, denklem dışına çıkması ile beraber büyük güçler ve bölgesel aktörler, ortaya çıkan boşluğu kendi çıkarlarına olacak şekilde veya kendi çıkarlarına en az zararlı şekilde doldurmanın hesaplarını yapmakta ve bu yönde adımlar atmaktadır.
Bu hesapların merkezinde, yaşadıkları topraklar dört ülke arasında paylaştırılan Kürtler ve tam da bu nedenle neredeyse yüzyıldır Kürtlerin topraklarının paylaştırıldığı ülkeler açısından bir iç sorun olmanın ötesine geçip uluslararası bir sorun halini almış olan Kürt sorunu vardır. Öyle ki, tüm Ortadoğu coğrafyasının ve halklarının kaderinin düğümlendiği noktanın Kürt Sorunu olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. Bu sorunun nasıl çözüleceği, diğer bir ifade ile yeni ortaya çıkacak yapıda Kürtlerin yeri ve belirleyiciliği, tüm bölge halklarının geleceğini, özgür ve barış içinde yaşayıp yaşayamayacağını da önemli ölçüde belirleyecektir. Buna bağlı olarak da Esad sonrası süreçte tüm güçler ve aktörler hesaplarını Kürtler üzerinden yapmaktadırlar.
Kürtlerin bölgenin geleceğinde bu kadar belirleyici ve merkezi bir konumda olmalarının en temel nedenlerinden biri de, Kürtlerin temsil ettikleri değerler ve verdikleri mücadele içinde geliştirdikleri ve Suriye’de tüm olumsuz koşullara ve saldırılara karşı hayata geçirmeye çalıştıkları sistem nedeniyle Kürt Sorunu’nun ulusal bir sorun olmanın sınırlarını aşıp biri iktidarcı ve tekçi anlayışa dayanan, diğeri ise toplumun çok kültürlü, halklı, inançlı yapısını esas alan, kadının özgürleşmesine dayanan demokratik, çoğulcu, cinsiyet özgürlükçü bir anlayışa dayanan iki zihniyet arasındaki bir mücadele alanına dönüşmüş olmasıdır. Dolayısıyla da düşmanlık Kürtler kadar Rojava’da hayata geçirilmek istenen sisteme dönük bir düşmanlıktır. Hedef, halkların bir arada birbiri üzerinde tahakküm kurmadan barış içinde ve özgürce yaşayabileceği inancıdır; kadının özgürleşmesi ve eş yaşamdır; toplumun kendi kendini yöneteceği, kendi sorunlarının çözümünün aktörü olacağı yerel demokrasidir. Türkiye ve desteklediği güçler açısından, Kürtlerde kendi egemenliklerine dönük bir tehdit kadar bizzat kendi varlıklarını şekillendiren anlayışın antitezini gördüklerinden, Kürt Sorunu siyasi bir sorun olmanın ötesinde bir zihniyet sorunudur. Ne pahasına olursa olsun Kürt kazanımlarının ortadan kaldırılmasını istemelerinin altında yatan temel neden, Kürt Sorunu’nun bir zihniyet sorunu olmasıdır. Çünkü çok iyi biliyorlar ki, farklı kültür, inanç ve halkların bir arada yaşayabildiği, kadının özgürleştiği bir yapının varlığı, cihatçı çetelerin hedeflediği baskıcı, tekçi ve kadını toplumsal yaşamın dışına iten yapıya en büyük tehdittir. Sonuç olarak, Kürt Sorunu tüm bölge açısından, hatta Kürtlerin IŞİD ile mücadelede oynadıkları rol düşünüldüğünde çok daha geniş bir ölçekte, adeta bir Gordion düğümü halini almıştır. İçinden geçilmekte olan kaos sonrasında coğrafyanın nasıl bir renge bürüneceğini, bu düğümün nasıl çözüleceği belirleyecektir.
Gordion düğümünü kılıç ile parçalayıp tüm dünyayı fethetmenin hayalini kurmaya başlayan Büyük İskender gibi, desteklediği güçler eliyle Kürt Sorununu zor yoluyla ortadan kaldırarak emperyal bir güç olmanın hayalini kuran Türkiye ve desteklediği güçlerin hedeflediği yapı mı hakim olacak yoksa Kürtlerin ve dostlarının her türlü saldırıya ve tehdide karşı kurmaya çalıştıkları yapı mı hakim olacak?
Bölgenin ve halkların geleceğini bu sorunun yanıtı belirleyecek.