Demokrasi İttifakı’nda netlik
Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —
- Demokrasi İttifakı, toplumsal muhalefetin her kesiminin yer alabileceği bir ittifaktır. Böyle tanımlanmıştır. O halde buna göre yaklaşılmalı hem liberal ve pasif hem de dar-sol söylem ve milliyetçilik etkileri aşılmalı, eğitimle derinlik ve netlik sağlanmalı ve bu temelde radikal demokrasinin toplumcu dili konuşturulmalıdır.
50. Direniş yılına büyük bir Newroz başarısıyla girildi. Bu Newroz zaferin önünü açtı. “O halde her şey bundan sonra Newroz gibi olmalıdır” sonucu çıkarıldı. Büyük bir moral kazanıldı. Zafer inancı pekişti. Bu yolda doğru yürümesini bilenler elbette zaferi de yaratacaklardır.
Her şey Newroz gibi olmalıysa o halde mücadele tarzımızı, tempomuzu, üslubumuzu bir kez daha gözden geçirmeliyiz. Newroz halkların ortak direnişini ve zaferini ifade ediyor. Demokratik ulus perspektifi tam olarak bunu karşılıyor.
Somut duruma bakıldığında, gelinen aşamada Kürt-Arap ittifakı Ortadoğu çapında halkların umudunu yeşertmeye adaydır ancak henüz potansiyelini tam açığa çıkarabilmiş değildir. Çok önemli bir mesafe alınmış olsa da bunu yeterli görmemek ve Ortadoğu demokratik devriminin öncülüğünü geliştirecek kadar ilerletmeyi hedeflemek gerekiyor.
Türkiye’de ise demokrasi ittifakı bu umudu taşımaktadır. Halkların, gençlerin, kadınların, emekçilerin ittifakı Newroz ile birlikte yeni bir ivme kazanmış durumdadır. Kürt parti ve örgütlerinin ittifakıyla Newroz’a gidildi ve halkımız bu ittifakı meydanlarda onayladı.
Şimdi demokrasi ittifakına öncülük yapan 7 parti 1 Mayıs’a Newrozun zafer ruhuyla yürünmesi için hamle halindedir. Bu birlik çabaları tarihi değerdedir.
Ancak HDP cephesinden kimi söylemlere daha dikkatli yaklaşılması gerekiyor. Bunun başında da HDP’nin bir Kürt Partisi gibi sunulması ve kimi temsilcilerin sadece Kürt halkı adına konuşması, sıklıkla bu dili kullanması gelmektedir.
HDP’nin bir Kürt Partisi olup olmadığı tartışmaları çok geride kaldığı halde son zamanlarda bu söylemlerin çok olağan şekilde dillendirildiği görülüyor. Özellikle 6 partinin Millet İttifakı etrafında yaptıkları görüşmeler ardından o masada bulunulmadı diye “Kürtsüz demokrasi olmaz!” söylemlerinin HDP üzerinden ifadeye kavuşturulması, HDP eşittir “Kürt halkı” veya “Kürt Partisi” algısının oluşturulması, öte yandan demokrasi ittifakı içinde de HDP’nin Kürt tarafı olarak gösterilmesi büyük bir yanlıştır.
Açık konuşmakta yarar vardır: HDP’yi Kürt Partisi, temsilcilerini de Kürt temsilcisi olarak göstermek ve Bakurê Kürdistan’a sıkıştırmak AKP’nin özenle çalıştığı ve kısmen başardığı bir senaryodur. Kürt halkı başta olmak üzere tüm demokrasi güçleri için en büyük siyasi tuzak budur.
Burada hangi parti programı gözetiliyor? Hangi teoriyle, hangi akılla hareket ediliyor? Bu soruların yanıtı için sadece HDP programına bakılsa bile “Kürt Partisi” ve onun temsilciliği gibi bir misyonun olmadığı net olarak görülür.
Kongrede resmileşmiş program çerçevesi HDP’nin sadece “Kürt Partisi” olarak sunulmasını kabul etmiyor. Temsilciler için bunun bağlayıcılığı vardır. O halde neden bu tuzaklara ve manipülasyonlara zemin veriliyor?
Her şeyden önce bu bir zihniyet ve anlayış sorunudur. Kadın özgürlüğüne ve direnişçi gençlik ruhuna dayanan, onların öncülüğünde Kürt sorununun çözümü başta olmak üzere emeği, ekolojiyi, demokrasiyi esas alan bir zihniyet durumu Türkiye’nin tüm sorunlarına gerçek bir çaredir. HDP programı bunu esas almaktadır.
Bu perspektifte ülkenin bir numaralı sorununun Kürt sorunu olduğunu söylemek gayet doğal ve gereklidir. Ancak bunu yaparken HDP’yi sadece “Kürt Temsilcisi, Kürt Partisi” olarak sunmak ise aynı oranda yanlıştır.
Amed’den İstanbul ve Ankara’ya dek hemen her kademedeki temsilcinin dilinden HDP’yi Kürt Partisi gibi sunan değerlendirmeler duymak kaygıları artırıyor. Burada ince bir ayrım çizgisi vardır. Bunu nasıl değerlendirmek gerekiyor?
Bu bir muğlaklık mıdır? Evet muğlaklık olarak yansıyor. Bir kolaycılık mıdır? O da doğru, en uzak duranlara değil de toplumun en örgütlü ve bilinçli kesimine hitap etmek işin kolayına kaçmaktır. Üstelik bu kesime de soyut ve içi boş bir barış söylemiyle doğru öncülük edilmeyeceği açıktır. Seni yok etmek isteyen bir soykırım sistemi var ve tarihinin en vahşi saldırılarını gerçekleştiriyorken genel bir barış söyleminden ziyade faşizmi yıkacak direniş duruşu esas olmalıdır. Demokrasi ittifakı da bu temelde büyür.
HDP çizgisine dayatılan muğlaklık ve yüzeysellikler sadece uyarılarla aşılamaz; HDP programı temelinde her kademenin eğitimi şarttır. Bu anlamda siyaset akademisine dönüş gerekiyor.
Böylesi tedbirler alınmazsa tüm bu yanlışlar normal görülmeye devam edilecek ve düzeltilmeyecektir.
HDP programına göre netlik sağlandığında bunun demokrasi ittifakına yansıması da çok güçlü olacak; tüm Türkiye çapında yeni bir ivmeye yol açabilecektir.
Demokrasi İttifakı, toplumsal muhalefetin her kesiminin yer alabileceği bir ittifaktır. Böyle tanımlanmıştır. O halde buna göre yaklaşılmalı hem liberal ve pasif hem de dar-sol söylem ve milliyetçilik etkileri aşılmalı, eğitimle derinlik ve netlik sağlanmalı ve bu temelde radikal demokrasinin toplumcu dili konuşturulmalıdır.