Seçim ve neticeleri
Ahmet TURHALLI yazdı —
- Aday tespitlerinden tutalım, ittifak politikalarına kadar her şey yeniden masaya yatırılmalı ve en ince detayına kadar tahlil edilmelidir. Kürt ulusal hareketi ve yurtsever Kürt halkı, olup bitenlerin tedbirlerini en kısa zamanda almalıdır.
Bir seçimi daha geride bıraktık. Seçimlere gidilirken muazzam bir güç dengesizliği içerisinde sözde seçim yarışına gidildi. Türk devletinin bütün kolluk kuvvetleri, ekonomik gücü, mafyası, imamları, şeyhleri ve bütün hücreleri harekete geçirildi. Bu vahşi ve sınır tanımaz sisteme karşı, bir bütün halinde mücadele etmeye çalışanlar ise, elli yılı aşkın bir süredir dişleri ve tırnakları ile mücadele eden Kürtler oldu. Millet ittifakı ise, Kürtlerin insani haklarını cesurca savunmak yerine, Kürtlere cüzzamlı muamelesi yaptı. Demokratik değerlerin ve adaletin oluşması için yeterince cesur davranmayan muhalefet, başta Kürtler olmak üzere mağdurların yanında gerektiği gibi dik durmadı. Türkçülük ve ırkçılık hastalığından kurtulamayan muhalefet, yalancı ve talancılıkta zirve yapan iktidara karşı gerekli başarıyı da elde edemedi.
Son 20 yıldır AKP ve MHP’nin Kurdistan ve Anadolu toplumlarına yaşattıklarını, Afrika’nın en ücra köşesindeki topluluklar yaşamış olsaydı, bugünkü muktedirler yüzde 10 dahi oy alamazlar ve iktidarlarını bir gün dahi sürdüremezler. Beceriksiz, sığ ideolojik, Kemalist ve Türkçü saplantılı malzemelerden oluşan bu muhalefet AKP ve MHP’nin iktidarını uzatmaktadır. Erdoğan ve ittifakının, günümüz insanlık değerlerinin hiçbirini karşılayamadıkları ortadadır. Depremde yüzbinlerce insan öldü, milyonlarcası aç ve açıkta, rüşvet, hırsızlık, uyuşturucu satıcılığı, kara para aklama ve insan katletme dışında hiçbir maharetleri olmayan bu yönetim, hala yüzde 40’ların üzerinde oy alabilmektedir. Muhalefet bu durumda dahi büyük farklarla kazanamıyorsa, bu durum muhaliflerin de iktidarın kopyası olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
Erdoğan şahsında Türklük, Türk İslam sentezcileri ve ittihat Terakkiciler, Kürtleri hedef alarak oldukça agresif bir biçimde seçim kampanyası yürüttüler. Bütün kampanyalarını Kürtlerin yok edilmesi üzerine inşa ettiler. Bu konuda adeta Kürt ulusal hareketi ile sandığa gittiler. Açıktan bu kadar agresif propaganda yaptıkları gibi, on binlerce kadrosu zindanda olan partiyi saf dışı bırakarak, yeni kurulmuş bir parti ile Kürtleri seçime soktular. Seçim arifesinde yüzlerce insanı tutuklayıp zindanlara doldurdular. Kürtlerin bu iktidarın yegane muhalifi olduğunu sağır sultan dahi öğrenmiş oldu.
Dikkat edilirse Kürtler dışında onlara ciddi anlamda karşı koyacak toplumsal bir kesimin olmadığını da muktedirler çok iyi tespit etmiş durumdalar. Muhalefet lideri Kılıçdaroğlu'nun adaylık süreci ile birlikte paniğe kapılan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun seçilmemesi için bütün kartlarını açık ve gizli biçimde oynadı. Muhalefetin içini boşaltma planına başlarken, önce ittifakın içinden vuruşlar yaptı. Akşener in çıkışı ile oluşan fitne işe yaramayınca,sahaya Muharrem İnce ile Sinan Oğan sürüldü. Kılıçdaroğlu bu iki adayla yüzde ellinin altına düşürülerek, iş ikinci tura bırakılmak istendi. Anlaşılıyor ki hesaplar sadece bunun üzerine de kurulmadı.
Takip ettiğim seçimlerin sonuçlarında, işin basın ve medya ayağı da ihmal edilmemiş. Bütün yandaş medyayı yanına aldıkları halde, muhalif medya diye Halk TV, KRT, hatta ANKA haber ajansı dahi içeriden satın alınmış gibi yayınlar yaptılar. Erdoğan ve Türkçü devlet bu defada işini şansa bırakmadı. Filhakika Türkçülük düşünce sistematiği ve yaşam biçimi, 21. yy ile uyuşmamaktadır. 21. asrın akıl yapısı katı Türk ırkçılığını ve yaşam biçimini daha fazla taşıyamayacaktır. Dünya muktedirlerinin çelişki ve çatışmalarından yararlanarak ömrünü uzatan bu sistem, uzun vadede kendini sürdüremeyecektir.
Kürt muhalefeti de bu süreçte gerekli başarıyı yakalamadığı gibi beklentilerin altında kalmıştır. Kan, gözyaşı ve olağanüstü çaba ile oluşturulmuş olan bu emeklerin böylesine çarçur edilmesine asla müsamaha gösterilmemelidir. Altı milyon oy potansiyelinden üç buçuk milyona düşürülen oyların hesabı mutlaka verilmelidir. Bunun sebepleri araştırılmalı ve neticeleri Kürt toplumu ile paylaşılmalıdır. Kan ve göz yaşı ile oluşturulan bu değerlerin heba edilmesine asla müsaade edilmemelidir.
Bu düşüşün ve gerilemenin sebebi, sadece devletin baskıları ile izah edilemeyecek kadar yalın ve açıktır. Kimlerdir bu başarısız politika ve pratiği bizlere dayatanlar, bizi marjinal bir gruba dönüştürmek isteyenler? Bunlar anlayış ve şahıslar biçiminde tespit edilmeli ve mutlaka hesap sorulmalıdır.
Aday tespitlerinden tutalım, ittifak politikalarına kadar her şey yeniden masaya yatırılmalı ve en ince detayına kadar tahlil edilmelidir. Kürt ulusal hareketi ve yurtsever Kürt halkı, olup bitenlerin tedbirlerini en kısa zamanda almalıdır.
Aday tespitleri yapılırken hangi ölçüler esas alınmaktadır? Kime ve neye göre adaylar belirlenmektedir? Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan bu derece ağır tecrit altındayken, Kürtlerin kahraman çocukları kimyasal silahlara karşı bu denli direnirken, diktatör ve sisteminin bu seçimlerle alt edilmesi imkan dahilinde iken, kimler kitle potansiyelimizi böyle hoyratça kullanmaktadır? Ulusal mücadelemizin bu alanda otuz yıldan fazla bir deneyim ve tecrübesi varken, bizler nasıl bu durumu sineye çekebiliriz?
Hepimiz şapkalarımızı önümüze koyup ciddi bir biçimde muhasebettünefs yapmalıyız. Sömürülen ve yok olma ile karşı karşıya olan bir milletin öncüleri ve öncülük rolü üstlenenleri, bütün işlerini bu hakikat içerisinde değerlendirmelidirler. Varsa eksik ve yetmezliklerimiz, tevbe etmeli ve milletimizden özür dileyerek, istifa ederek arka saflarda mücadele etmeliyiz. Eksikliklerimizin öz eleştirisini açık yüreklilikle yapmalı, geleceğimizi sağlam temeller üzerine inşa etmeliyiz. Aksi takdirde başkalarının kendilerini yaşatmalarına zemin olmaktan öteye gidemeyiz.