Direnenin hakkını teslim etmek!
Fehim IŞIK yazdı —
- 100 yıldır sürdürülen soykırım politikası sonuca varmadı. 100 yıldır süren bedeli ağır devasa bir direniş ile soykırım siyaseti yerle bir edildi. Bunca bedelin üzerine bir adım atılıyor ise direnenin hakkı teslim edilmeli.
Devleti yöneten ve yönetmeye aday olanların kafası karışık. Sonda diyeceğimizi başta diyelim.
Bu karışıklığın temel nedeni Kürt soykırımını tamamlayamayan İttihat Terakki aklının ne yapacağını bilemez duruma gelmesidir.
Soykırımcı aklın pratiği
“Türkiye’de Türk’ten başka kimse yoktur” diyenler, Cumhuriyet öncesi ve sonrasında adım adım katlettiler, sürgüne yolladılar, kalanları asimile edip kimlik ve kültüründen kopardılar, özcesi Türk olmayana her türlü uygulamayı mubah gördüler.
Ermeniler, Süryaniler, Rumlar, Lazlar ve diğer Türk olmayanlar hep bu aklın hedefinde oldular.
Bu halkların birçoğuna dönük uygulamalarda kabul etmek gerekir ki bir başarı var.
Başarı, katlederek yok etme, kalanları da kendine benzetmedir. Bunu yaptılar.
Hiç vazgeçmeksizin aynı uygulamalara Kürtler de tabi tutuldu. Ancak şunun da hakkını vermek gerekir ki, Kürtler konusunda istedikleri sonuca varamadılar.
Tek partili sistemde her kötülüğü pervasızca yaptılar. Kadınların karnını deşerek ana rahmindeki çocukları katledecek kadar vahşileştiler. Hesap verecekleri kimse yoktu.
Ardından, çok partili sisteme geçerek demokratikleştiklerini iddia ettiler. Bu arada Batı ile ilişkileri adım adım rayına oturttular. Ticaret yollarını açtılar.
Ancak oluşan boşlukların birinden kimlik, kültür ve dil mücadelesi veren, özgürlük talep eden Kürtler, diğerinden ise dünyadaki sol dalganın da etkilediği devrimci gençliğin öncülüğünü yaptığı sosyalist örgütlenmeler çıktı.
Darbe mekaniğinin devreye girişi
Direniş etkili olunca, bu kez devreye darbeleri soktular. Türkiye 10 yılda bir, direnişi kırmak ve faşist nizamı rayına oturtmak amaçlı iktidarı doğrudan devralan askerle tanıştı. Bu manada bilindik son darbe 12 Eylül 1980 faşist darbesiydi.
Bitmeyen darbeler süreci
Son darbe henüz bitmiş değil. Öncesinde darbeler birkaç yıl kalır, askerler devleti kendince dizayn eder, ardından iktidarı sivillere devrederdi.
Bu kez darbenin sürekliliği sağlandı. Ara darbelerle devletin tek sahipli, tek kimlikli, tek dinli, tek mezhepli kimliği hep askerin denetiminde oldu.
PKK’nin silahlı mücadele vermeye başlaması, bu mücadelenin giderek büyüyüp etkili olması nedeniyle, devlet hep teyakkuzda oldu ve iktidarı hiçbir zaman tam anlamıyla devretmedi, dersek yerinde olur.
Arada umut veren, değişim yaratmaya muktedir iktidar odakları çıkmadı değil. 1990’larda iktidar ortağı olan SHP ile 2000’lerde tek başına iktidar olan AKP, esasen umut veren, değişim yaratmaya aday iktidar odaklarıydı.
Süreklileşen darbe mekaniği
Ancak darbe dinamiği hiçbir zaman devreden çıkmadığı için bu iktidarlar da kısa sürede İttihat Terakki aklından farklı davranmadı. En ağır cinayetlerin SHP iktidarında, en ağır savaşın AKP döneminde yaşanması tesadüfi değil.
Şimdilerde artık bir dönemin daha sonuna geliyor. İktidar odağının değişeceği belli. Ancak bu kez yaşanan tahribat çok korkunç…
Tahribatın derinliği
Cumhuriyet tarihinde adına sivil denen bir yönetim eliyle bu kadar katliam, cinayet, yolsuzluk ve hırsızlığın yaşandığı bir başka dönem gösteremezsiniz. Yoksulluk ve işsizliğin neden olduğu ekonomik kriz, Cumhuriyet tarihinin en kötü tablosunu yaratmış durumda.
Muhalefetin kafa karışıklığı
İktidarı devralmaya hazırlananlar bu tahribatı düzeltmeye adaylar. Ancak kafaları karışık. Çünkü hakikati hala anlamak istemiyorlar. Onlara göre hakikat sistemin bekası. Kendi yarattıkları tekçi sistemin bu tablonun müsebbibi olduğunu görmek istemiyorlar.
Hakikati görememek
Peki, hakikat ne? Çok belli. Israr ve inatla sürdürülen savaş politikaları bir işe yaramamış, ne Kürt, ne de Kürdistan yok edilebilmiş değil.
1984’ten bu yana silahlı mücadele veren Kürt hareketinin de, 1990’larla birlikte sahneye çıkan demokratik Kürt siyasetinin de, devasa bir politizasyon ile atılan her adıma, anında cevap verebilen milyonlarca Kürdistanlının da, artık önü kesilemiyor. Yeni bir dönem yaşanacak ise bunlar olmadan adım atılması mümkün değil.
Yerle bir edilen soykırım siyaseti
100 yıldır sürdürülen soykırım politikası sonuca varmadı. 100 yıldır süren, bedeli ağır devasa bir direniş ile soykırım siyaseti yerle bir edildi. Bunca bedelin üzerine bir adım atılıyor ise direnenin hakkı teslim edilmeli.